Bandırma’da yaşanan kuduz olayları bitmek bilmiyor bir türlü…
Tam geçti, unutuldu derken bir bakıyorsunuz, kentin bir başka yerinden bir kuduz olayı daha yaşanıyor.
Kuduz, bugün Avrupa’nın unuttuğu, Kuzey Amerika’da ise yılda bir ya da iki kez rastlanan bir hastalık.
Artık, kuduzdan ölüm olayları, Afrika’nın geri kalmış ülkelerinde bile çağdışılık olarak görülüyor.
Ama bizde, geçtiğimiz günlerde doğuda bir çocuk hayatını kuduzdan dolayı kaybediyor.
Kendinizi hangi Afrika ülkesi ile kıyaslarsanız kıyaslayın…
Allah göstermesin, ama Bandırma’da da kuduzdan bir ölüm olayı yaşanılırsa, hiç kimse şaşırmasın.
Yakındır.
Bizdeki kuduza karşı savaş, sadece sokak köpeklerinin toplanarak itlaf edilmesi olarak yorumlanıyor.
Bunu da hayvanseverler, tüm Türkiye’ye olduğu gibi AB ülkelerine de bu şekilde pompalıyor.
Bu arada hiç kimse Bandırma’da bu kuduz olayının neden bu kadar yayıldığını düşünmek, araştırmak ya da algılamak istemiyor.
Tabii ki, kuduz çağdaş bir kent için ayıplanacak bir durumdur.
İnsana “bu kentin yöneticileri ne iş yapıyorlar?” diye sordururlar.
Hatta geçtiğimiz günlerde, büyük bir gazetenin bölge ekinde, vahşet olarak lanse edildi.
Bunu gören hayvanseverler de, hemen ayaklanıp, “Bandırma’da yine hayvan katliamı yaşanacak!..” diye ortalığı ayağa kaldırmaya başladı.
Ama, çok isterdim ki bu hayvanseverler, bu kadar kuduz hayvanın Bandırma sokaklarında neden böylesine cirit attığını da sorgulasınlar.
Hem de kimin neden olduğuna da!.. Bakalım yine böyle suçlamada bulunabilecekler mi?
Ben de bir hayvanseverim. Çocukluğumdan beri, kedi-köpekten tutun da, güvercine-tavşana kadar çok değişik cinste hayvan besledim.
Apartmanda oturduğum için de bu hevesimi şimdilik kuş ve balıkla gidermeye çalışıyorum. Ama bu özlemi içimden atamıyorum tabii ki…
İyi güzel de, hayvanseverlerimiz sokaklarda besledikleri kedi-köpek-lerin toplanmasına bile karşılar.
Peki, bu arada hep merak ediyorum da, insanseverler nerede?
Tamam, hayvanlar öldürülmesin, koruma altına alınsınlar, aşılansınlar, bakımları falan da yapılsın da…
Ya insanlarımız ne olacak?
