Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

Tezatlar Ülkesiyiz Vesselam

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
17 Eylül 2007
Cihan HAYIRSEVENER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Aslında 12 Eylül sıralarında yazmak istediğim bu yazıyı yazmak, bugüne kısmet oldu.

O günlerde belediye meclis toplantıları ve Bandırma ile ilgili konuların ağırlığı, yazının da gecikmesine neden oldu.

12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümünde, bu yıl her nedense bir hayli tepkisel etkinliklerin düzenlenmesi dikkatimi çekti.

Ülkenin hemen hemen dört bir yanında toplanan bir takım sivil toplum örgütleri, 12 Eylül darbesinin ülkeyi içine soktuğu kaosun bir ucundan tutup, dile getirerek, darbecileri kınadılar, yargılanmalarını ve hesap vermelerini istediler.

Bu saatten sonra da olacağını hiç aklım kesmiyor.

Zaten kimisi çoktan Hakk’ın rahmetine kavuştu, kalanı da 80’i çoktan aştığı için böyle bir yargılamanın yapılacağını pek sanmıyorum.

Yalnız, anlayamadığım bugün böylesine büyük tepkiler gösterenlerin, o günlerde neden seslerinin soluklarının çıkmadığıdır.

Diyelim ki, askeri idare nedeniyle ilk 5-6 yıl hiç kimse tepkisini gösteremedi…

İyi de, o günler çabuk unutuldu galiba.

Sokaklara dökülüp de, 12 Eylül darbesini yapanları baştacı yaptığımız günler de mi unutuldu?

Kenan Evren’in düzenlediği mitinglerde, koca koca meydanlar insan almıyordu. Metrekareye neredeyse 10 kişi sığmaya çalışıyordu.

Bugün 12 Eylül’e karşı olan ne kadar yazar-çizer takımı varsa, o günlerde şakşakçı yazılar yazıyordu.

Kimse de, o yazıları yazsın diye kafasına silah dayamıyordu üstelik.

Dikkat ediyorum da, o günlerin en hızlı 12 Eylül savunucuları, bugünlerin en hızlı 12 Eylül karşıtları arasında yer alıyor.

Bu bile ne kadar büyük tezatlar ülkesi olduğumuzun ya da ne kadar çok riyakarların bulunduğunun bir göstergesidir herhalde.

Aklı başında, demokrasiye inanan, cumhuriyet rejimine sahip çıkan herhangi birisinin, darbe yanlısı olabileceğini hiç düşünmüyorum.

Darbeler, bir anlamda o ülkedeki demokrasinin olmadığının ya da çok zayıf işlediğinin de bir göstergesi değil midir zaten?

Demek ki, bizim ülkemizde de sık sık darbelerin olması, demokratik bir rejimi hâlâ bünyemize sindiremediğimizin de açık bir kanıtı.

Öyle, hamasi nutuklar atmayla da olmuyor ki…

O günleri hatırladığımızda, ülkenin kan gölüne döndüğünü hepimiz biliyoruz.

İnsanlar, tiplerine bakılarak, kılık kıyafetlerine dikkat edilerek, kategorize ediliyor, karşı tarafın eline geçtiklerinde ise ya komaya sokulana kadar dövülüyor veya öldürülüyordu.

Şimdi 12 Eylül darbesine karşı çıkanların, biraz da 12 Eylül öncesini hatırlamalarında yarar vardır.

Bir cumhurbaşkanını dahi seçemeyen, Meclisi kilitleyen iki liderin, bağıra bağıra gelen darbede hiç mi dahli yoktur da, onlara kimse tek bir söz söylemez?

Yıllar yılı birbirleriyle kedi-köpek gibi (ki, kaldı ki birbirleriyle koyun koyuna yatan kedi köpeklerin bulunduğu bir dünyada bu deyim bile yanlış düşüyor artık) geçinemeyen ve her fırsatta birbirlerini iğneleyip aşağılamaktan kusur kalmayan bu iki lider, ülkeyi getirdiği uçurumun kenarından aşağıya itmekte de hiçbir sakınca görmedi.

Her nedense, biz olayları çok çabuk unutup, öncesi ve sonrası ile değerlendirmiyoruz.

Tamam, darbeler demokrasilerde olmayan bir müdahale şeklidir, ama uzlaşmaz tavır sergilemek olan bir şekil midir acaba?

12 Eylül sonrası yaşanılan idamlar, kaybolmalar, hapisler dile getiriliyor da, 12 Eylül öncesi ne için öldürüldüğü bilinmeyen binlerce gencin günahı neydi peki?

Onları hiç kimsenin andığı dahi yok!.. Bir iki önemli ismin dışında. Ne için can verdi o kadar gencecik insan?

Demokrasi ise onlar için de geçerli değil mi?

Hep, bardağın boş tarafına bakmaya nereye kadar devam edeceğiz acaba?

Yine o günlerde, hatta demokrasiye geçiş dönemlerinde, meydanları dolduran onbinler, ellerinde taşıdıkları pankarlarla, “Paşam, bizi yine bu siyasilere bırakmayın!..” diye haykırmıyorlar mıydı?

Bunun ötesinde, birileri sürekli askeri darbeye teşvik etmek için, adeta yalvarmıyor muydu?

Eğer ortada bir kabahat varsa, darbeciler kadar bu darbe teşvikçilerinin ve şakşakçılarının hiç mi kabahati yok?

Bizler, yıllar yılı Amerika’nın tayin ettiği yönetim şekliyle idare edilmeyi göze aldığımız müddetçe, daha çok Kenan Evren’ler gelip geçecektir.

Her zaman yaptığımız gibi kolaycılığa kaçıp, aradan zaman geçtikten sonra, darbe yapanları lanetliyor, hesap vermelerini istiyoruz.

Tutku verdiler!.. Ne olacak?

Sanıyor muyuz ki, suçlu bulununca içeri atılacaklar. Eğer böyle bir kanı varsa, bu kanıyı taşıyanlara acırım doğrusu.

Neden hiç birimiz ABD’ye posta koyamıyoruz.

Bu ülkenin anayasal kurumlarına ne oldu?

Sivil toplum kuruluşları bu konularda neden fikir üretmezler.

Öbür türlüsü daha kolay çünkü!..

Adamın biri kalkmış, 12 Eylül darbesine televizyon ekranlarından küfür yağdırıyor adeta. Ordunun ne faşistliğini bırakıyor, ne darbeciliğini ne de gericiliğini.

Hatta, bugünkü dini ağırlıklı siyasetin iktidar olmasını da 12 Eylül darbesine ve dolayısıyla Kenan Evren’e atfediyor.

Sonra da, bugüne gelince cumhuriyetin koruyucusu, demokrasinin kollayıcısı, laik ve sosyal hukuk devletinin teminatı olarak da yine orduyu gösteriyor.

Zihniyete bakın zihniyete…

Sonra, yaptığı gafın farkına varıyor ve diyor ki; “O zamanki ordu öyleydi, şimdiki ordu böyle…”

Aklı sıra düzeltiyor.

Peki, değişen ne? O günkü ile bugünkü arasında ne gibi fark var.

Biz burada binlerce yıllık bir Türk Ordusu’ndan bahsetmiyor muyuz yoksa?

Sınırlarımızın bekçisi, vatanın savunucusu, bayrağımızın koruyucusu ordu 25 yılda değişti mi?

Şimdi, son günlerde bir de anayasa tartışmaları ülke gündeminde sıkca yer almaya başladı.

Malum, 1982 Anayasası kabul edildiği günden bu yana tartışma konusu oldu.

1983’te geçtiğimizi sandığımız demokratik hayatın bu aşamaya gelişinden beri en çok tartışılan konuların başında Anayasa’nın geldiği su getirmez bir gerçek.

O yıllardan bu güne kadar gelen her iktidar, seçime katılan her parti ve keza istisnasız ülkede ne kadar demokratik toplum kuruluşu varsa, herkesin birleştiği tek ortak nokta, Anayasa’nın değiştirilmesiydi.

İşin ilginç yanı da, hemen hemen her parti ya iktidara geldi, ya da iktidarın ortağı oldu.

Seçim öncesi ya da muhalefette söylenen sözler, iktidara gelince en çabuk herhalde bizim ülkemizde unutuluyordur.

İktidar koltuğuna oturan veya yanına kurulan her siyasi parti, söylediği bu anayasa değişikliği söylemini anında unuttu!..

Bu kadar da balık hafızalı partilere ve onların anlı şanlı liderlerine biz yıllar yılı oy verdik, baş tacı ettik.

Hatta, ülkeyi 12 Eylül darbesine götürenleri bile ödüllendirip, birini başbakan, diğerini de cumhurbaşkanı yaptık.

Böylesine alicenap bir toplumuz işte!..

Neyse, biz yine anayasa değişikliği tartışmalarına dönelim…

Dediğimiz gibi 25 yıl değiştirmekten bahsedip de, değiştirmeye yanaşmayan partiler, sivil toplum kuruluşları ve kimi kamu kurumundan emekli olan önde gelen isimler, bir anda mevcut anayasanın savunucu durumuna geçtiler!..

Allah Allah… Böylesine bir tezat olabilir mi?

Peki, iktidarda siz varken neden değiştirmediniz?

Hemen bir saptamada bulunayım da, yanlış anlaşılma olmasın; şu aşamada ortalarda dolaşan anayasa taslaklarına baktığımızda, yapılmak istenilen değişiklikleri onaylamak mümkün değil.

Başta, Türk adının kaldırılması, laiklik ile oynanması, son derece sakıncalı ve ülkeyi de gerecek girişimler. Allah korusun, önümüzdeki süreçte, Yugoslavya’ya dönüştürecek değişikliklerin yapılması, yapanların da AB’ye ve ABD’ye hizmet etmekten başka bir gerekçesinin olmadığının da göstergesidir bence.

Benim özellikle vurgulamak istediğim, yıllar yılı anayasa değişikliği yapacağı sözü verip de, bu milleti kandırıp, oylarını toplayan, iktidara geldiğinde de unutanların, birden bire neden anayasa savunucusu kesildiğidir?

Sonuçta, demokratik bir toplum olma konusunda çok fazla ilerlediğimizi söylemenin mümkünü yok.

Aradan yarım yüzyıldan fazla bir zaman geçmiş, biz hâlâ çok partili rejimin ne olduğunu kavrayamamışız ve kavranmasını da engellemişiz.

Sonra da birileri bize öğretmeye kalkıyor…

Biz uyuduğumuz müddetçe de öğretecekler!..

Paylaş
Etiketler: 12 eylül12 Eylül 1980 darbesininaskeri idaredarbesivil toplum örgütleri
Önceki Yazı

Ne Çabuk Tüketiyor Ve Esgitiyoruz

Sonraki Yazı

Eğitimin Son Durumu

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Eğitimin Son Durumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap