Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

Önce İnsanlık Sonra Meslek

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
31 Ağustos 2007
Cihan HAYIRSEVENER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bizim meslekte, öteden beri süre gelen bir tartışma yaşanır gider; “Önce insanlık mı, yoksa gazetecilik mi?” diye…

Kimileri, önce mesleğinin ön planda geldiğini dile getirerek, dünya yıkılsa mesleğini yapacağını, ardından insan olduğunu söylerken, kimisi de tersini.

Her zaman dünyaya insan olarak gelip, insan olarak yaşayıp, insan olarak öldüğümüz gözönüne alınırsa, mesleğimizin insanca yaşamanın sağlanabilmesi açısından ancak bir araç olduğunu düşünmüşümdür.

Bu nedenle de benim felsefem “Önce insanım, sonra gazeteciyim”dir.

Zaman zaman mesleğimizin gereği öylesine ilginç olaylara tanıklık yapıyoruz ki, son derece büyük çelişkiler yaşadığımız da ayrı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Fakat, o anda ister istemez durum muhakemesi yapmak zorunda kalıyorsunuz ve görüyorsunuz ki, insanlığınız istem dışı önplana çıkıyor.

Geride bıraktığımız haftalar içerisinde ülkemizde son derece ilginç gelişmeler yaşandı.

Cumhurbaşkanı seçimi ve hükümetin kurulması olayları öncesini hatırlarsanız, ülke gündemine bir anda Emin Çölaşan’ın 22 yıl çalıştığı gazete olan Hürriyet’ten kovulduğu, hemen akabinde de aynı gazetenin müzmin muhalif yazarlarından Bekir Coşkun’a yönelik bir sahiplenme kampanyası damgasını vurdu.

Emin Çölaşan, bu ülkenin yetiştirdiği en cumhuriyetçi, laik ve demokrat gazeteci ve yazarlardan biri olarak tanınır. Bundan da hiç kimsenin şüphesinin olacağını düşünmüyorum.

Ayrıca, belediye başkanı olduğundan beri de müzmin bir Melih Gökçek karşıtı olduğunu da bilmeyen yoktur. Belki bugüne kadar Gökçek ile ilgili binlerce yazıyı kaleme almıştır.

Kimi görüşe göre, Hürriyet gazetesinin hükümetle daha yakın olup, Aydın Doğan’ın POAŞ’tan doğan milyonluk cezalarının affedilebilmesi için Emin Çölaşan harcanmıştır. Çünkü kendisi, hükümet aleyhine yazı yazmamayı kabul etmemiş ve muhalif kalmakta ısrarcı olmuştur.

Kimine göre ise (ki, gazetenin genel yayın yönetmeni de bunu öne sürüyor) fikri sabit bir şekilde, takıldığı konuları sürekli olarak ısıtıp ısıtıp gündeme getirmekte, hep aynı konuları ve aynı kişileri yazmakta, kişilere uygunsuz sıfatlar yakıştırmakta ve gazetenin de prestijini sarsmaktadır.

İlk görüşü ele aldığınızda Emin Çölaşan’ı çıkaran Hürriyet gazetesi, en an onun kadar hükümet muhalifi olan Yılmaz Özdil’i alarak, bir anlamda bu boşluğu doldururken, Özdil’in daha nüktedan yazıları, sıfat takmadan ve zeka ürünü bir konumda dile getirmesinin, aynı zamanda gazetenin prestijini kurtarma operasyonu olarak da değerlendirilebilinir.

Daha sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Hürriyet gazetesi köşe yazarı Bekir Coşkun’un, “Gül benim cumhurbaşkanım değil…” başlıklı yazısına ithafen, “O zaman sen de bu ülkeden çekip git” benzeri bir sözü üzerine “yazarına sahip çıkma kampanyası” başlatıldı.

Oysa ki, Bekir Coşkun’un en iyi anlaştığı meslektaşları arasında yer alan Emin Çölaşan’ın ardından istifa etmesinden korkan Hürriyet yönetimi, böyle bir kampanya ile istedikleri köşe yazarlarına nasıl sahip çıktıklarını ortaya koyarken, bir yandan da Bekir Coşkun’un istifa etmesinin önüne geçmeyi başardı.

Malum, Bekir Coşkun, arkadaşı Emin Çölaşan’ın çıkarılmasının ardından, kendi durumunu okurlarına sorup, “kürekleri tek başına çekmeye devam edeyim mi?” diye sormuştu.

Aslında bu sorma şekli de garip gelmedi desem yalan olur ya… Çünkü, Hürriyet gazetesine geçerken okuruna sormayan Bekir Coşkun, neden istifa edip etmeyeceğini okuruna soruyordu ki? Kaldı ki, rahatsız olduğu bir ortamda, istemese de, sırf okuru istiyor diye acaba kalabilir mi?

Neticede, medyada son derece ilginç olaylar yaşanıyor.

Bazı şeyleri de bir şekilde dile getirdiğiniz zaman kötü olma durumu ile de karşılaşıyorsunuz.

Burada da Bekir Coşkun’un yazdıklarını, düşüncelerini tartışacak değilim, ama tavrının da pek şık olduğunu söylemenin zor olduğunu belirtmek durumundayım. Ne kadar maaş aldığını bilmiyorum ama herhalde birkaç on bin dolar civarında olduğunu sanıyorum. Eee, böyle bir maaş da kolay kolay bırakılıp da gidilir mi?

Eksantrik bir yazı yazılıp, sonra da “Okur benim tek başıma da olsa kürek çekmemi istiyor!..” denilerek, hem okurun gönlü alınmış olunur, hem de nasıl olsa gazete yönetimi bana sahip çıktı görüntüsü ile yola devam edilinir…

Öte yandan, bir gazeteci olarak sevdiğim ama ilkeleri konusunda fazla tutarlı olduğunu düşünmediğim Emin Çölaşan için, “Acaba, yazdığı yazılardan dolayı kaybettiği tazminat cezalarını gazetesi yerine kendisi ödeseydi, bu yazıları yine de yazabilir miydi?” diye bir sorunun aklıma geldiğini yine bu sütunlarda dile getirmiştim.

Bu bir anlamda gazeteci tecessüsüydü. Belki onlarca yılda kaybedilen mahkemelerden alınan milyarlarca liralık cezaları üst üste koyduğunuzda kim bilir belki de trilyona ulaşma durumu bile olabilirdi. Günün şartlarına göre böylesine büyük bir rakamı ödeyebilmek her babayiğidin harcı olamaz.

Sonuçta, “Ben senin arkandayım, istediğin gibi yazabilirsin. Herhangi bir maddi cezaya çarptırılma durumunda ben senin yerine öderim” garantisi veren bir patrona sırtını dayayan bir gazeteci neler yazmaz ki!.. Sanırım Çölaşan da bu duygularla yazdı.

Amma, bu paraları kendisi ödediğinde acaba bu kadar rahat kalem oynatabilir mi?

Hiç sanmıyorum. Benim düşüncem de bu.

Bırakın aldığı maaşı, mevcut serveti bile yetmez.

Bu nedenle de yazabileceğine aklım kesmiyor.

Ayrıca, olayın hukuki yanını da düşünürseniz, bu kadar büyük parasal cezalar ödendiğine göre, demek ki yazdıkları belgeye, bilgiye dayanmayan, biraz da iftirayı çağrıştıran yazılar olarak değerlendirilebilinir. Yoksa, aksi durumunda neden bu kadar yüksek para cezalarına çarptırılsın ki?

Ayrıca, Hürriyet’ten ayrılmasında en çok üzülenlerin başında da Melih Gökçek geldi!.. “Ankaralı çocuklar, dönerden, oyuncaklardan mahrum kaldı…” diye.

Bildiğim kadarı ile Melih Gökçek, Emin Çölaşan’a yönelik açtığı davalardan kazandığı paralarla, döner ekmek ziyafeti çekiyor, çocuklara oyuncaklar alıyordu. Emin Çölaşan, Hürriyet’ten çıkartılınca, bu paraları bir daha alamayacağını düşünerekten bu sözü etmiş.

Eğer, Çölaşan arkasında Hürriyet olmadan, aynı yazıları yazmaya herhangi bir gazetede ya da internet ortamında sürdürürse, bu kez de kendisine tutarlılığından dolayı da şapka çıkartmak bizim boynumuzun borcu olur tabii ki.

Neyse… Tüm bunlar önümüzdeki günlerde, aylarda daha somut bir şekilde ortaya çıkacak.

Benim asıl üzüldüğüm, madem ki köşelerimizden ifade özgürlüğü içerisinde düşüncelerimizi dile getiri-yoruz, bunlar da benim düşüncelerim olarak, bu sütunlarda yer aldı.

Aman Allah’ım!.. Bindiği arabanın düdüğünü çalmakla tanınan kindar bir köşe yazarı bizi sopa göstermekle suçlamış adeta.

Daha önce de defalarca belirttim. Bana sataşma olmayınca, bugüne kadar hiç bir meslektaşım hakkında yazı yazmadım, yazmayı da düşünmedim.

Fakat, bu kindar köşe yazarının yıllar yılı elinde pertavsızla didik didik tarayıp gazetemizdeki dizgi hatalarını mal bulmuş magribi gibi köşesine taşımasına uzun süre sessiz kaldım. Herşeyden önce kendi yazısındaki onlarca hatayı görmeyip de, bizim yazılarımızdaki dizgi hatalarını ballandıra ballandıra anlatmayı marifet saymasına karşın bu biçareyi muhatap almamaya büyük çaba harcadım. Değmezdi çünkü.

Ancak, Emin Çölaşan’ın Melih Gökçek’ten başka bir konu yokmuş gibi sürekli onu yazması örneğindeki gibi, her hafta köşesinden şahsıma saldırıda bulunmayı marifet sanan bu zavallıya sadece bir çift söz söyleyip, işi fazla uzatmamayı düşünüyorum;

“Allah sana bir parça hoşgörü ile insan sevgisi nasip etsin… Gerçekten buna çok ihtiyacın var.”

Haa bir de, sanki bir konu ile ilgili bir yazıyı sadece bu muhterem yazarmış gibi, bir başkasının yazmasını da garip karşılıyor. Çok ilginç.

Mantığa bakın siz. Benim görmediğim bir yerde bir yazı yazmış, ben de aynı konu ile ilgili yazınca, sitemde bulunmuş. Yazdığı yazıyı arayıp tarayıp bulunca, doğru söylediğini de gördüm. Amma şu var ki, sen yazdın diye ben yazmayacağım diye bir durum mu var acaba, benim bilmediğim?

İşin en acı tarafı da, kendi mesleğinizde, kendi meslektaşlarınıza sataşmamaya büyük özen gösterirken, gerçekten insanları çileden çıkaracak, yalan, iftira, karalama ve haksız suçlamalarla muhatap olduğunuzda, ne kadar dayanırsanız dayanın, bir yerde çatlayıp, cevap vermek zorunda kalıyorsunuz.

Bu saldırının da, bir zamanlar yararınız dokunduğu kişilerden gelmesi durumu daha da ilginç ve vahim duruma getiriyor. Daha çok şaşırıyorsunuz.

Ne diyelim, böylelerini Allah ıslah etsin.

Herkes kendi mecrasında aksın..

Akabiliyorsa tabii.

Paylaş
Etiketler: Bekir CoşkunCumhurbaşkanı seçimiEmin Çölaşanhükümetin kurulmasıülke gündemi
Önceki Yazı

30 Ağustos 85 Yaşında

Sonraki Yazı

Belirli, Önemli Günler ve Haftalar, Kutlamalar

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Belirli, Önemli Günler ve Haftalar, Kutlamalar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap