Cumhuriyet Halk Partisi tarihin son 40 yılında kendi kendisiyle en çok uğraşan ve sıfır üretim ortaya koyan bir parti olarak anılsa yeridir.
En son Başsavcının tüzük uyarısıyla CHP’de başlayan kargaşa ve karmaşa neticesinde oluşan bölük pörçük durum CHP anlayışını gözler önüne serdi ve parti dibe vurdu. Devasa bütçesiyle, inanılmaz geliriyle Türkiye’deki pek çok holdingi geride bırakan CHP hiçbir zaman bu “büyüklüğü” taşıyan kadrolara sahip olamadı. Neticede CHP statükocu/devlet(çi); buna bağlı olarak değişim ve dönüşüme, ilerleme ve yenilenmeye kapalı bir parti olduğundan “küçük olsun, bizim olsun” anlayışından kurtulamadı.
Böyle bir partide partinin sahip olduğu zenginliği kaybetmeme düşüncesi iktidara gelme arzu ve anlayışının da önüne geçti. Nitekim başarısızlığını dost-düşman herkesin kabul ettiği BAYKAL’ın kaset skandalı olmasaydı ömrünün sonuna kadar partinin başında kalacaktı
3 Kasım itibariyle CHP yeni bir fırsat yakalamıştır;
CHP ya değişimci bir anlayışla yeni kadrolar oluşturup iktidara talip olma sürecine girecektir, ya da ömrünün hitamında bile en büyük başarısı ana muhalefet partisi olmak olacaktır.
CHP Türkiye’nin sorunlarını yıllarca laiklikten ibaret bildi. Özgürlükler, insan hakları, sosyal hukuk, ekonomik kalkınma, adil paylaşım CHP’nin uzağından bile geçmedi. Buna Kürt sorunu, alevi sorunu, dindarlar ve diğer azınlıkların sorunlarını da eklersek CHP’nin Türkiye’de yaşayan farklılıkları nasıl görmezlikten geldiğini daha net görebiliriz.
Gelinen noktada CHP çıkmaz bir yola doğru hızla ilerleyen bir otomobile benzemektedir. Bu otomobilin kaptanının yapacağı bir manevra ile CHP ya duvara toslamaktan kurtulacak ya da paramparça olmasına “ben bile” engel olamam.
Şimdi,
Bugün itibariyle partide iki başlı bir yönetim oluşmuştur. Çok yakında -belki yarın- baskın gelen hizip daha dün CHP’nin 2 numarası olan zatı ve ekibini/hizbini -polis çağırarak parti binasından atmak zorunda kalabilirler. Bu durum daha birkaç gün önce dile getirilseydi haklı olarak hiç kimse inanmayacaktı. CHP için zor süreç.
Ak Parti hakkında kapatılma davası açıldığı halde parti böyle bir sarsıntının % 1’ini yaşamadı. Liderlik ve partili olma böylesi durumları hasarsız atlatma beceri ve yeteneğini gerektirir.
CHP sadece tüzük uyarısından dolayı bu hale gelmedi. Ancak Başsavcının tüzük uyarısından ötürü CHP’nin bu duruma düşmesi partide farklı saiklerle dolan bardağı taşırmıştır.
Yoksa tüzük uyarısı hiç kimsenin itirazı olmadan çözüme kavuşabilirdi, kavuşmalıydı.
Demek ki tüzük bahane ayrılık şahane.
Gerisini kendileri düşünsün değil mi ama Ahmet Bey… Daha kendisini yönetemeyen bir parti nasıl beklenir ki ülkei yönetsinler. Geçsinler bu ayakları bir kalem…
Sevgili Hacer kardeşim çok haklısın,
Yönetilmeye muhtac olanlardan yöneticilik beklemek olur şey değil.
Bu arada nerelerdesin Hacer bacım? “Yeni Dünya”n ile dönüşüne çok sevindik.
Özlettin kendini.
bu kavga(lar)dan kim galip çıkarsa çıksın yine de çok fazla şeyin değişeceğini sanmıyorum çünkü bişeyleri değiştirebilecek,lider ruhlu kimse yok…yaklaşık olarak tümü aynı mantıkla hareket ediyor…hani taraf tutmak istesem tutabileceğim biri yok…²Allah yardım etsin² diyesim var ama onların laikliklerine bi halel gelir mi acaba?
Hayallerim yikildi! Is ariyorm bu ne bicim bir ulke !!!! Hani okuma ozgurlugu ….
Helinciğim acil beni ara. Ne demek okuma sorunu lütfen…
Buralardayım efendim buralardayım:) Biraz moladayım sadece o kadar yepyeni çalışmalarla tekrar dönücem sahalara…