Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazar, Aralık 14, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Aysun GÜL

Aysungül’den; Cumhuriyet’in Parantez içi Duyguları(I)

Aysun GÜL Yazar Aysun GÜL
27 Ekim 2010
Aysun GÜL
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ve Cumhuriyet’in gözlerinde kımıldayan ışıltıyı, 29 Ekim’de iliklerime kadar hissediyorum. Halk egemenliğinin doğuşundan bu yana gelen gelişim sürecini borçlu olduğumuz; Atatürk, askerleri ve o anda bu vatan için savaşan her bedene teşekkürlerimi ve dualarımı şükran bilirim. Bu yazıyı onlara atfediyorum.

“Can vermek uğruna siper etmek kendini

Kan ağlayan bir avuç toprağın

Özgürlüğüne yanmak, yakılıp bayrak olmak

Kan kırmızı renginde sökülmek umuda yaklaşmak.” AYSUN GÜL

O günden bu yana neler yazıldı? Ve çizildi?  Bende biliyorum, ama birde kendi kalemimden aktarmak istedim sizlere, duygularımdaki ikilemleri. Aklımın bir köşesinde kalanları paylaşmak insanca bir istek, isteklerimin durağındaki duygu. 29 Ekim 1920 öncesinde yaşanan ve yaşandığında gizli kalan ya da gizlenmeye çalışılan gerçeklerin kararsızlığında, bir tarih yazıldı bizlere. Tarihi yazanların ellerindeki kırılmayan harici düşüncesizlikten, arta kalanlarla yaşadık ve yaşlanmaya devam ediyoruz. Hasta ve bezgin bir Osmanlının artıklarını toplamak, yine saray dışında yaşayan milletin ellerine kalmıştı. Sarayda yaşayan dalkavukluk takıntısı ikiyüzlü anlayış, önce mücadeleden yana değilmişçesine, hürriyet isteyenlere barikatlar kurmuştu. Sonrası malum tabii ki! Baktılar, millet birlikteliği amansız ve tutarlı bir şekilde kenetleniyor, iki taraflı yüzsüzlüklerine devam ettiler.

“Kırılan aynalar gönle batmakla

Gözlerinden yaşlar acı olup akmakta

Sızlayan ruhları bu toprağa yatmakta

Çehresi ay olup, dolunayla tarihine bakmakta.” AYSUN GÜL

Son dönemde saray maceraları bitmeyen, sarayda yaşayanların halktan aldıkları beddualar, onları öylesine sardı ki;  geride bırakılmanın, önemsenmemenin verdiği ağırlıkla, saraya olan inançları azaldı ve Vahdettin döneminde artık yerlere serildi. Halk o zamandan başlayan özgürlük sancılarının suretini, artık yansıtmaya başlamıştı bile, Anadolu sokaklarında.  Mücadelenin ilk defa Anadolu’da kabul görmesinin, en büyük sebebi buydu. İlk defa millet, millet olmaya yaklaşmıştı.  Ve bağımsızlığı için, savaşması gerektiğini anlamıştı. Bir zamanlar, saray sosyetesi tarafından sömürülen ve ezilen Osmanlı topraklarında ki insanlar birden bire, “Biz de varız bizde buralardayız sizlerin varlığına anlam katanlarız, Osmanlı var olduğundan beri.” diyerek ortaya çıkmışlardır. Sanattan, devlet ve din işlerine kadar farklı iki devleti yaşayan Osmanlı, artık sona gelmişti.

Vahdettin elleri ve gönlü titreyerek saraya çağırdığı Kazım Karabekir Paşa’ya, “milli mücadele senin ellerinde artık! dedi”.  “Halk bize olan güvenini kaybetti.” deyip bırakmıştı, askerine ülkenin kurtuluşunu.

Kalan toprakları da yana yakıla elden gitmesin diye parçalanan, Padişah Vahdettin ata ve dedelerinden geride bırakılanların gitmesini, başka milletlerin elinde paçavra olmasını istemiyordu. Ama Kazım Karabekir bunu kabul edememişti, doğu elden gidiyordu ve o bir askerdi. Padişah’a, Mustafa Kemal Paşa’yı önermişti. Padişah Mustafa Kemal’i yanına çağırtmış ve Samsun’dan başlayan milli mücadelenin kulaklarını çınlatmıştı, o günden başlayan günlerin ardından.  Mustafa Kemal Vahdet’inin ona sağladıklarıyla, Samsun’a ayak basmıştı bile, zamanın yüreğinin acıyla ve endişeyle attığı zamanlarda.

Yaşının geçkinliği ve saraya olan tüm güven kaybedilmesinden dolayı, halktan birinin mücadelenin lideri olması gerekiyordu, bu da Mustafa Kemal’ di. Kazım Karabekir’in de destekleriyle, kongrelerde aldığı oylarla milli mücadelenin resmen lideri olmuştu. Askeri ve siyasi inkılâplarıyla, Türk milletinin batıya dönük yüzünü devrimleriyle, ortaya koymuştu bile.  Milli mücadele dağda, bayırda korkusuzluğuyla bilinen Anadolu insanın ellerinde, tekrar yenileniyordu. İçte ve dışta ki amansız ve sömürgeci anlayışa rağmen ayaklanmıştı bir kere, Anadolu’nun kan ağlayan bağımsız yüreği.

“Mücadele demir attı ansızın Bandırma’dan

İstiklal yürüyüşü başladı Ankara’dan

Halkın ayak sesleri yükseldikçe göklere

Çağlayan nehir oldu yürekler Anadolu’dan” AYSUN GÜL

Doğusundan, batısına birbirini görmeden birlikteliği yaşayan gönüllerin, beraberliğinin mucizevi kanıtıydı, tarihin gün görmemiş sayfalarında. Hep hatırlanmaya hazır bir bölümüne yazılacaktı, bu mücadelenin dillere destan savunması. Vatan topraklarının kan ağladığı bir zamanın, elde yok avuçta yoklarını yaşayan bir milletin, hikâyesi yazılacaktı, kalemlere sığdırılamayacaktı. 500 yıl dünyaya hükmeden bir milletin iflasın eşiğinden, kuruluş dönemlerindeki gibi, tekrar aynı şeylerin nakaratıyla acıyla ve ağır bir savaşla yaşaması canlar sızısıydı. Neydi,  bu imparatorluğu bu hale getiren anlayış?

Yanlış uygulamalar yine ve yeniden, halkın başına patlak vermişti. Yiyecek ekmeği olmayan bu millet; soy, mezhep, dil, din ve düşünce ayrımı olmaksızın başlamıştı, bu mücadeleye.  Kızdığım ve takdir ettiğim çok şey var!  mücadele sonrasında yenilenen. Savaşın ardından, halkın egemenliğine dayalı Cumhuriyet yönetim biçiminin getirilmesi, beni etkileyen bir yenilik. Çökmüş ve bitmiş bir saltanatın, nereye geldiği belli olmuştu çoktan! Ve kendine bile hayrı dokunmayan, sadece saray  yalakalarının ceplerini dolduran bir sistem olmaktan başka, bir işe yaramıyordu krallık. Babadan oğula geçişlerin, bir gün gelip bu durumu yaşayacağı zamanından belliydi. Tarih boyunca bu sistemi uygulayan milletlerin, çöküşünü hep okumuyor muyuz?  Sarayda ki sistem bozukluğu ve padişahların evlatlarındaki fazlalık ve karmaşa, kalenin içindeki savaşla sarayı yıkmıştı zaten. Devlet yönetimine ehil olmayan insanların getirilmesi, hasta etmişti ve Osmanlı’yı kaçınılmaz sona hazırlamıştı. Vs. vd.

“Geceden parlayan güneş rengi karanlık

Perdesini aydınlığa çekercesine yardım bekliyor

Umudun kırılan kollarında

Hayali bir yolsuzluk toprağa damlamış

Toprağın kollarında ağır ve taşınmaz bir yük sancısı

Ağrıyor, yanıyor, kanıyor

Nerdesin ayağına batı takılan Anadolu.” AYSUN GÜL

Saltanatın kaldırılışı meselesinde, abartılacak ve yanlış gösterilecek bir nokta olduğuna inanmıyorum! Hayata at gözlükleriyle bakmanın tartışmadan başka, bir anlamı olmayacağını savunuyorum. Yenilik, bir toplumu yeniden ayaklandırıyorsa neden olmasın.

Ve Halifelik kaldırıldı! Yanlış bilgilendirme, o dönemde ki din anlayışında,  zayıf ve tutarsız işleyiş ve padişahlıkta olduğu gibi halifeliğinde babadan oğula geçişi, halifelik sisteminin de ayarını bozmuştu. Kendine yetmeyen bir devlet, hangi Müslüman ülkeye liderlik yapabilirdi ki! Sağdan soldan her taraftan yangın yerine dönen topraklar da, dini kullanıp halka batı emperyalizminin ayakları altında yaşatmak isteyenlerin makamı olmuştu çünkü halifelik makamı. Yenilenmesi gerekiyordu. Bu yanlış anlaşılmasın! “Yenilenen durumun yani sistemin yanlış işleyişiydi.” Unutmamak lazım ki, bu ülke için can verenler, dinleri içinde yaşama savaşı verenlerdi.

Çukurlaşmış ve cahil ve yobazlığın el gezdiği topraklar da anlatılanlar, batıla yakın basmakalıp hikâyelerdi. Kadının adı yoktu ve sadece kadındı işte. Sadece itaat edecek ve erkeği için her şeyi göze alacaktı. Yeniliklerin birde, öteki yüzü var tabii ki. Batıya yüzünü dönenlerinde, batıdan aldıkları yanlış ahlaki davranışlar, halkı yine uçuruma itmişti.

Değişmeyen bir anlayış, yine kök vermeye başlamıştı. Din adamlarına olan bakış, daha da çıkmaza düşmüştü.

Edebiyatta, sanatta ve insani yaşamda ki batılı tavrın, uygulama yanlışlığı bazı akılları sömürge olmaktan çıkaramamıştı. Yapılanlar doğruydu, ama uygulama yanlıştı…

DEVAM EDECEK…

Paylaş
Etiketler: AnadoluaskeratatürkbarışbirliktelikcumhuriyetdeğişimduahalifelikilkelerKurtuluş SavaşımilletMilli Mücadeleosmanlı sarayısaltanatsavaştarihvatan sevgisiyenilik
Önceki Yazı

Sokak Yazarı, Hasta İnsanlar Ve Aileleri

Sonraki Yazı

Dejavu, Müslüm Gündüz ve Jamais vu

Aysun GÜL

Aysun GÜL

1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.

İlişkili Yazılar

Aysun GÜL

Kalbin Keşfindeki Mucizevi İlaç: Nefis Terbiyesi

02 Ağustos 2011
5.1k
Aysun GÜL

İçin İçin İçimizi Kemiren Hatalarımız

31 Temmuz 2011
5k
Aysun GÜL

Dağ Eşkiyalığından Meclis Eşkiyalığına!

29 Temmuz 2011
5k
Aysun GÜL

İnternet Sohbetleri Veba Gibi Sardı Toplumu

23 Temmuz 2011
5k
Sonraki Yazı

Dejavu, Müslüm Gündüz ve Jamais vu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Çözümsüzlük (l)

Çözümsüzlük (l)

14 Aralık 2025
Gönüllü Sağlıkçı

Gönüllü Sağlıkçı

14 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lll)

14 Aralık 2025
Aralıkta

Güllü

14 Aralık 2025

Halkın İradesi

13 Aralık 2025
Gençlik Nereye?

Gençlik Nereye?

13 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap