Bu İşte Çömelmek de mi Var!…

Geçen hafta sınır karakolumuza yapılan PKK saldırısında on iki şehit verdik. Genelkurmay başkanı Çanakkale’de yaptığı konuşmada “bu saldırıda Mehmetçiklerimiz PKK’ya karşı ikinci bir Çanakkale destanı yazdılar” dedi. Yada bu meale gelen cümleler sarf etti. Elbette komutanlar askerlerinin moral değerlerini yüksek tutmak için böyle övücü cümleler sarf edebilirler, bu son derece doğal. Ama eğer sözler biraz mesnetsiz olursa bu övmekten öte yergiye girmez mi? Hani deriz ya “alay eder gibi”?

Ben bu hafta aslında bu konudan bahsetmeyecektim, klavyenin tuşlarına basmaya başladığım anda bunlar aklıma geldi, söyle bir bahsedip geçeyim dedim.

Gerçi ben yine baskınla alakalı ama başbakanla olan kısmından bahsedecektim.

Malum olduğu üzere başbakanımız Van’da şehit cenazeleri törenine katıldıktan sonra baskına uğrayan sınır karakolumuzu ziyaret etti. Cephe hattında o malum görüntüyü verdiler, Genelkurmay başkanımızla birlikte.Her ikisi de çömelmiş ufku gözlüyorlardı.

Önce şunu soralım, böyle anlarda oraya neden, hangi amaçla gidilir?

Birincisi oradaki askerlere (her zaman yanınızdayız ) morali vermeye gidilir. İkincisi ise düşmana bir buradayız ve bize hiçbir şey yapamazsın mesajı vermek için gidilir.

Birincisinde askerlere hediyeler götürülür,onlarla yemek yenir, sohbet edilir, yani morallerini yüksek tutmak için ne gerekiyorsa yapılır.

İkincisinde ise, mizansen için gerekli kıyafetler giyilir ve cephede “efe” varı boy-boy pozlar verilir, “ey kalleş bak burada dimdik ayaktayız” denir.

Şimdi kamuoyunun bu konudaki eleştirilerden sonra sayın Başbakanın cevabını bir dinleyelim ”elbette gerekli tedbirleri alacaktık, burada atıp-tutmak kolay, oranın şartlarını gidip gördünüz mü?”Yani oranın şartlarını bilmek için illa gidip görmek mi lazım. Şüphesiz başbakanın söylediği “lafın çürüğü”, yada “lafın ucuzu”.

Ben yine bugün asıl anlatmak istediğimi anlatmadım, onu şimdi anlatacağım.

Büyük devlet olmak ne demek?

Büyük devlet illa ekonomisi yada ordusu büyük devlet demek değildir.Büyük devlet demek kendi oyununu kendi yazan ve oynayan devlet demektir. Mesela;

Büyük devletler böyle durumlarda oraya ne için gidileceğine karar verir ve ona göre mizansen hazırlar. Diyelim ki teröriste korku salmak yada teröriste yardım edenlere gözdağı vermek için gidilmesine karar verildi. Ona göre mizansen hazırlanır. Kıyafetinden görüntü fotoğrafına ve verilecek beyanata kadar tüm safhalar profesyonel bir ekip tarafından hazırlanıp uygulamaya konur. Burada Başbakan ve Genelkurmay başkanı o oyunun oyuncularından öte bir şey değildir. Eğer pikniğe gider gibi cümbür cemaat bir sürü gazeteci ile oraya gidilirse ve gazeteci de işine geldiği gibi deklanşörüne basarsa sonuç bu olur.

Demek ki bizim büyük olmak için daha kırk fırın ekmek yememiz gerekecek.
Size” kel alaka” bir soru, “yahu bunlar nasıl seçimi kazanıp iktidar oldular?”