Biz İnsanlarımızı Karpuz Tarlasında Yatan Bostanlar Gibi Cezaevlerinde Yatırırız
Mustafa Balbay, Tuncay Özkan günlerden beri tutuklu, tutukluluk bu kadar uzun sürer mi diye yazımıza başlasak, geçtiğimiz yıllarda cezaevinde 2 – 3 – 4 yıl 5 yıl 9 yıl tutuklu kalanlar, sonunda beraat edenler sanki daha mı az yattılar?” diyeceksiniz. Eski İstanbul belediye başkanı Ahmet İsvan ,karısı Reha İsvan ,gazeteci Ali Sirmen, DİSK başkanı Abdullah Baştürk, İnsan Hakları Vakfı Başkanı ve daha yüzlercesi Prof ve daha sayamayacağımız kadar insan Türkiye cezaevlerinde karpuz tarlasında yatan bostanlar gibi yıllarca tutuklu kalmadılar mı? “Biz,sizi sayarak almadık” der gibi insanlar tutukluluk yıllarını bir biri ardına sürdürmediler mi?
Adliyemizin yıllarca süren bu işleyişinden, bu ağır aksak yürüyüşünden, hantallığından veya sisteminden kaynaklanan nedenlerle biz insanları habire yatırmıyor muyuz? Yatmalar birbiri ardına devam ede ve süre dursun ve habire ardı ardına insanlar sanık olarak ve daha hiçbir şey yokmuş gibi cezaevlerinde yatmıyorlar mı? Bunlardan ders almıyormuşçasına herhangi bir sıkıntı ve huzursuzluk ve kamuoyu isyanı yaşamıyor ve çekmiyormuşçasına tutuklu sayısını arttırmıyor, tutuklamalara yenilerini eklemiyor muyuz?
Söyler misiniz Allah aşkına bu işlerin sorumlusu kim olacak? Tahkikatları, incelemeleri yanlış yörüngelerde, yanlış ve eksik yollarda yapan, yanlış ve eksik tahkikatlarla tutuklulukları başlatılan bu insanların, tutuklanmalarından polis ve jandarma mı sorumlu? Yahut bu tahkikatları inceleyen, yapılmamaları gereken, eksikleri varsa eksiklikleri tamamlatmak zorunda olan, yanlış değerlendirmeleri varsa bunları düzelttiren, ama bunları yapmadan ceza mahkemelerinde davalar açan cumhuriyet savcıları mı sorumludur? Açılan davaların eksiklerini veya su yüzüne çıkamayan safahatını, yıllarca ve aylarca sürerek tamamlamayan ceza hakimleri mi sorumludur? Biz saçınızın teli kadar davalarla karşılaşmış ve arkasında yarım asırlık meslek ömrü bırakmış bir hukuk adamı olarak, ne polisin, ne jandarmanın, ne savcıların ne de eskiden sorgu hakimlerinin yahut bidayet mahkemesi hakimlerinin eskiden devlet güvenlik mahkemesi ve olağan üstü hal mahkemelerinin, yüksek mahkemelerin, yüksek yargı organlarının, daire başkanlarının, genel kurullarının tutukluları cayır cayır 8 -10 yıl tutuklu kalmaları karşısında bir gün bu makamlardaki hukukçuların sorumlu olduklarını ne gördük ne duyduk ne de karşılaştık.Hatta adalet adına, mağdur olan ve yıllarca özgürlükleri elinden alınan ve gasp edilen bu insanlardan ve bu insanların birinden, seni boşu boşuna yatırmışız sonunda beraat ettin kusura bakma diyenine hiç rastlamadık.
Mahkeme kararları ile tutuklanmasına, tahliye edilmesine karar verilirken sadece çık gir yat, emirlerinden başka söz de duymadık. Acımasızlıklar karşısında adaletin bu konularda hiç hassasiyetine rastlayamadık. Bir gün yüreklerin kıpırdandığını da tanık olmadık. Yıllarca tutuklu kalan kişiden, adalet adına bakanlığının mı, yüksek mahkeme başkanlarının mı, sorumlu bir devlet yetkilisinin mi tutuklu sanığa beraat ettikten sonra bir mektubun bir mesajın, bir özür sözünün söylendiğine tanık olmadık.
Bu acımasızlığı gidermek hafifletmek için çıkarılan CMUK yasasının mucidi sayılan CMUK Seyfi diye anılan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ın bile CMUK imdadına yetişememiş, Seyfi Oktay da gözaltına alınanlar arasına girmiştir : Oysa hiç unutmadığımız bir olay var ki Seyfi Oktay ile Balıkesir milletvekili Cahit Tutum’un milletvekilliği döneminde grup başkanvekilleri olduğu yıllarda iktidarın çıkarmış olduğu kanunları Anayasa mahkemesinde en çok iptal ettiren iki değerli hukuk adamı olmuşlardır.
CUMK Seyfi, sen bile, CMUK un affı mağfiretinden yararlanamadın. Senin “ben ömrüm boyunca demokrasi uğruna mücadele ettim” sözlerine aynen katılıyorum Şu anda bilmediğim ve sana isnat edilen suçların neyse sana güvencimden dolayı bende inandığım için üstleniyorum.
Değerli Bakan Oktay inşallah CMUK Sana çubuklu olarak dönmez. CMUK bile kırk yamalı bohça durumuna giren ve sorunlar küpünden kurtarılmayan adalete, devede kulak kabilinden bile merhem olmamıştır.
Adalet reformu gelecek ama henüz nerede Hira dağının ardında mı bilinmez olmuştur!


















