Aslında bu yazının başlığı “ben dememiş miydim” olmalıydı. Çünkü CHP’nin başına gelenleri aylar öncesinden yakın arkadaşlarımla paylaşmıştım. Hemen bu sözümün üzerine atlayıp “yoksa işin içinde sen de mi varsın?” kabilinden ithamlara ve suç duyurularına başlamayın.
Arkadaşlarımla neler paylaştığımı sizlere de anlatırsam benim bu işlerle-yani Baykal’ın uçkur işleri ile- uzaktan yakından hiçbir alakamın olmadığını göreceksiniz.
Peki benim arkadaşlarımla paylaştığım komplo kokan fikirlerim ne idi?, anlatayım…..
AKP kurulduğunda ve %34 oy aldığında bu işte bir iş var dedim kendi kendime, lakin AKP’yi bize pazarlayanların kimler ve hangi amaçlarla pazarladığını açıkçası kestiremedim.Belki de tıpkı 28 Şubattan sonra ki genel seçimlerde MHP’ye %20 civarında oy vererek 28 Şubatın hesabının görülmesini isteyen millet umduğunu bulamayınca AKP’ye yöneldi diye düşünmedim değil. Ama AKP ikinci seçimde %47 oy alında “yok daha neler” dedim kendi kendime.AKP ne yapmıştı da oylarını bu denli yükseltmişti?
İçimizdeki AKP’li okuyucularım “haksızlık etme” diyebilirler.Bende onlara “biz çok başarılı partileri başarısız kılan entrikalar gördük” dersem ne demek istediğimi anlarlar,ben de konuyu dağıtmamış olurum. AKP bir takım düzenlemelere gittikçe, hele Ergenekon davası ile Ordu üzerindeki baskı ve operasyonlar “vay bee” dedirttikçe konuyu geçte olsa kavramaya başladık, Türkiye belli ki makas değiştiriyordu ve bu görev AKP’ye verilmişti. İşte o anda CHP’nin durumunu kavramaya ve anlamaya başladım.
“KOMLOM ŞU”…….
Türkiye’de makas değiştirmeye muhalif kesimler- ulusalcılar, laikler vs.- makas değiştirmeye karşı mücadelelerini legal olarak CHP üzerinden yapıyorlardı. İşte Baykal burada muhalif kesimin liderliğini yaparak hem kendini önemli bir konumda tutuyordu, hem de muhaliflerin illegal yolla yapacakları mücadeleye engel oluyordu.Yani bir muhaliflerin nabzını tutup, gazını alıyordu.
Ancak, makas değişikliği için Ordu, yargı gibi ulusalcı devlet kurumlarının belli bir çizgiye getirilmesi yetmeyeceği için ulusalcıların odaklandığı CHP’nin de artık yeni sisteme uygun kendi içinde revizyona gitmesi gerekecekti. Bu birinci neden,ikincisi ise Türkiye’de her kesimi kucaklayacak, ülkenin güneydoğu dahil her tarafında etkin olacak sosyal demokrat bir partiye ihtiyaç var,bu CHP olmalı.Her iki nedenin örtüştüğü CHP’nin bu misyonu yürütebilmesi için yeniden yapılanmaya ihtiyacı var.
Baykal bütün bunları biliyordu,bir gün işi bitecek ,bir şekilde tasfiye edilecekti. Dolayısı ile bu kaset onun için sürpriz olmadı. O nefsinin sesini dinledi, kendi konumunu ve tarihi vazifesinin bittiğini bile-bile ayak diredi, belki de direttirildi. Baykal siyasetten kopmamak ve yeni sistemde yerini almak için istifa açıklamasını yaptığı basın toplantısını bile değerlendirdi.
Şimdi ne olacak?
Yeniden yapılanan Türkiye bu yapısına uygun her kesimden siyasi partileri üretecek, ayak uyduramayanlar tasfiye olacak.
Peki AKP ne olacak?….. Siz hiç devrimi yapanların çok yaşadıklarını gördünüz mü?
Şimdi, Kılıçdaroğlu başkan adayı.. Görünürde Kılıçdaroğlu halk tabanına inebilecek bir kişi olarak görünmekte ve bu şekilde belirttiğiniz herkesi kucaklayacak bir CHP varlığını ortaya çıkarabilme niteliğinde. Bu aynı zamanda CHP için daha çok oy öngörüsünü de yanında getirmekte. Aynı değişimin MHP içinde söz konusu olacağı tahmininden yola çıkacak olursak; AKP burada kaybeden rolünde sanki! Birilerinin oyu artarken onun ki azalacak. Bu durum bir yandan AKP’yi başta istemeyenlerin işine gelirken, bir yandan da Türkiye’deki varsayılan değişim sürecini destekleyecek. Bu durumun; AKP’yi baştan indirmek ve/veya güçsüzleştirmek isteyen ulusalcı kimliğe faydası olmayacak mı ? Veya Ç. Altan’ın da dediği gibi 20 – 25 yıllık çalkantılı bir dönemin kapılarını iyice mi açacak ?