Son yıllarda cenaze veya taziye yemekleri dediğimiz cenaze defnedildikten sonra ya mezarlık yanında ya da merhumun evinde taziyeye gelen insanlara genelde pide olmak üzere yemek verilmektedir. Dinimizde ikram etmek tabii ki vardır ama acısı olan, bir yakının kaybetmiş bir insanın yemek temin etme derdine düşmesi uygun değildir.
Bir yakının kaybetmiş insanlar, yakınını kaybetmenin üzüntüsüyle değişik duygular, karmaşık duygular içerisinde olmaktadır. Ölüm acı bir gerçektir. Ölüm olduğu gibi yakını kaybetmek hem ölen hem de geride kalanlar bir ayrılmakta olmaktadır. Cenaze sahiplerinin çektikleri üzüntüyü ve acıyı tarif etmeye gerek yoktur. Çünkü toplumumuzda hemen herkesin yaşadığı bir üzüntüdür. Kendi üzüntüsüyle mücadele ederken, bir de gelen misafirlere yemek yedirmek derdine düşmesi çok uygun bir davranış değildir. Çünkü teselli edilecek insan orada cenaze sahibidir. Cenaze sahibinin yakınları teselli ederek taziye ve defin işleriyle meşgul olmaları daha isabetli ve daha sevaplı bir iş iken yemek temin etmeye çalışmaları uygun değildir. Toplumda birçok yerde duymuşumdur, taziye cenaze yemeklerinden şikâyet edenleri. Ama insanlar mahalle baskısından dolayı bu yemeği kaldırmaktan adeta çekinmektedirler. Nedir mahalle baskısı “efendim yakını öldü de bir cenaze yemeği bile veremedi” gibi. Varsın desinler. Bizim yapacağımız hayrın Yüce Allah tarafından kabul edilmesi ve merhuma onun sevabının ulaştırılması önemlidir. Şöyle bir durum da vardır. Durumu iyi olmayan insanların bu adet haline gelen yemeği vermeleri zordur. Bir de yemek veremediği için mahcubiyet duygusu yaşamaktadır. Eskiden çocukluğumuzda ben hatırlıyorum bir evde cenaze varsa komşular akrabalar o eve günlerce yemek getirir ikram ederlerdi. Eğer cenaze sahibi merhumun hayrına bir yemek verecekse gerçek ihtiyaç sahiplerini gözeterek vermelidir. O zaman hayrımız hedefine ulaşmış olur. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada da bu konu gündem olmuş ve bir köyde köylüler cenaze yemeğini kaldırdık diye pankart basmış ve sergilemişlerdir. Demek ki bu hepimizin bir sorunu gibi gözükmektedir.
Kaldı ki cenaze yemeği, taziye yemeği diye bir yemek yoktur dinimizde. Ancak cenaze evine komşuları üzüntü ve acılarından yemek yapamazlar mantığıyla yemek getirirler. Dinimizde yedi yemeği, kırk yemeği diye de bir yemek yoktur. Cenaze sahibi merhumun hayrına isterse ihtiyaç sahiplerine yemek verebilir, arkasından her türlü hayrı yapabilir. Onun için son söz olarak biz “Dinimizi vitrinde değil, özünde” yaşamalıyız.