Metaverse geleceğin dünyası…
Türkçesi “sanal gerçeklik”.
Yabancı olduğum bir o kadar da ilgimi çeken bir dünya…
Hakkında araştırma yaparken birçok bilgiye ulaştım…
Şu anda önünde katedmesi gereken uzun bir yol olduğunu söylüyorlar. Çünkü çok sayıda girişimin birlikte hareket edip tek bir dünya oluşturması zor gibi görünüyormuş.
Yine de yakayı bu sanal dünyaya kaptıranlar hayli fazla. Sanal dünyanın arsalarının yüz binli paralara satılması bunun en bariz örneklerinden…
İstanbul’un en gözde semtleri çoktan satılmış. Muhtemelen dünyada da durum aynı…
İşler şöyle ilerleyecek. İnsanlar avatarlarını oluşturup, o sanal alemde takılacaklar. Öyle ki gerçek dünyada sadece yemek yemek gibi temel ihtiyaçları karşılanacak. Bir nevi maddi dünyayı bitkisel hayatta yaşayacaklar. Tüm sosyal ihtiyaçları sanal gerçeklik gözlükleriyle sanal dünyada karşılanacak. Anlatırken bile bana saçma geliyor ama yoğun bir zevk alma yeri sanal dünya. İstediği gibi görünme, istediği gibi gezme, istediği gibi giyinme şansı olmayanların tek gözlükle istediklerine ulaşabilecekleri yer.
Nasıl sosyal ağlardaki hesaplar insanların istediği imajı kolayca çizmesini sağlayabiliyorsa sanal gerçeklik de bunun fazlasını sunacak…
Ancak beklendiği gibi hep zevk alınan bir yer olamayacak.Gasp, darp belki de cinayetler çıkacak ortaya…
Şimdiden sanal dünyada olası bir cinayetin suç sayılıp sayılmayacağı ile ilgili tartışmalar alevlenmiş. Bir hukukçu diyor ki “Gerçek dünyada insan bütünlüğüne sahip çıkamazken bunun peşine hiç düşemeyiz.”
Görünen o ki bu sanal gerçeklik, sorunlar şeklinde de dallanıp budaklanacak.
Biz dijital göçmenler bu” – mış gibi” dünyaya hiç girmeyeceğiz bence. Ayaklarımızla toprağa basıp, güneşi tenimizde hissettigimiz, buz gibi sularla serinleyebildigimiz hayatlar bize kalacak. – Mış gibi yaşayanlar da gerçek dünyanın tadından uzakta yapay hayatlarını sahiplenip orada kalacaklar…