Yerel yönetimler Demokrasinin kaldıracıdır.
Aynı zamanda yerel yönetimler, Merkezi iktidar olmanın ana damarıdır.
Yerel seçimler, Merkezi iktidar seçimleri ha geldi ha gelecek. Özellikle, yerel yönetimler konusu gündemimizde önemli bir yer sahip. Yaşamımızın her alanında ve her döneminde, mutlaka yolumuz yerel yönetimlerden geçiyor.
Yerel yönetimler yerel kamusal hizmet birimleridir. Yerel kamusal hizmetlerin, en yüksek yurttaş katılımıyla ve en saydam yöntemlerle halka ulaştırılması temel hedef olmalıdır. Elbette bunun için de katılımcılığın güçlendirilmesi, demokratik denetim olanaklarının varlığı ve yüksek oranda kentlilik bilinci temel koşullardır.
Bir zamanlar yerelleşmeyi ve katılımcılığı güçlendirme söylemleriyle iktidara gelenler, günümüzde tam aksi uygulamalara yöneldiler. Son olarak geçtiğimiz dönemde çıkarılan bir yasa ile Büyükşehir Belediyesi haline getirilen 29 ilde, nüfusu iki binin altındaki 559 belediyenin tüzel kişilikleri sona erdirildi. Kısaca belde olarak tanımladığımız bu yerleşim birimleri köye dönüştürüldü. Bu köye, pardon mahalleye dönüşen yerlerden birde, Didim Belediyesi Akbük mahallesinde yaşamaya çalışıyoruz.
Bu kararlarla tüzel kişiliği sonlandırılan belde belediyeleri arasında, bir asrı aşan geçmişe sahip köklü gelenekleri olan belediyeler de var. Yine başta turizm olmak üzere ekonomik açıdan önem arz eden ve özellikle yaz aylarında çok büyük nüfusları bünyesinde barındıran beldeler de bulunuyor. Bu nedenle her birinin kendine has özgün koşulları dikkate alınmadan ve gereğince irdelenmeden, toptancı bir anlayışla bu konuya yaklaşılması, önemli yanlışlıkları da beraberinde getiriyor.
Belde belediyeleri ortadan kaldırılan ve yaşadıkları köylerin tüzel kişilikleri yok edilen yurttaşlarımız, kendilerine karşı ‘kör ve sağır’ olanlardan yerel seçimlerde hesap sormaya hazırlanıyor mu acaba?
Diyelim ki hazırlanıyor. Peki, kime ve niye sorusunun cevabı nerede gizli.
Yerleşim yerleri ile ilgili yaşamsal kararlarda ve uygulamalarda, öncelikli güç yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler de uygulamalarında mutlaka o bölgede yaşayanların görüşünü almalıdır. Bu hem insani bir zorunluluk, hem de çağdaş demokrasinin temel bir gereğidir.
Günümüzde ise çoğunlukla bunun tam tersi olmaktadır. Bırakın o yerleşim yerlerinde yaşayan yurttaşların görüşlerinin alınmasını, konuyla ilgili meslek odalarının, uzmanlık kuruluşlarının ve üniversitelerin bile görüşü alınmamaktadır.
Yerel yönetimler, halka götürülecek kamusal hizmetlerin organizasyonu için kurulmuş örgütlenmelerdir. Bir bakıma halkın kendi kendine yönetiminin temel platformlarıdır. Kısacası, yerel yönetimler, belediyeler demokrasinin kaldıracıdır.
Ülkemizde demokrasinin kökleştirilmesi için yerel yönetimlerden gereğince yararlanılmalıdır. Yerel yönetimler, toplumun örgütlenmesinde ve yurttaşların toplumsal yaşama aktif katılımında önemli araçlardır. Çağdaş toplum, örgütlü, katılımcı, demokrat ve özgür yurttaşlar topluluğudur.
Çağdaş toplumlarda demokrasinin güçlenmesinin yolu, yerel yönetimlerin yaygınlaştırılmasından ve etkinleştirilmesinden geçmektedir. Bu aynı zamanda, Merkezi Hükümet etmenin olmazsa olmazıdır.
Siyaset kimileri için bir “fırsat” olduğu zaman o kişilerin yapabileceği yanlışların da bu fırsatın büyüklüğü oranında olabileceğini düşünmek çok mu abartma sayılır?
Siyaset, siyaset için değil, topluma hizmet için yapılacaksa, siyasetçinin de topluma hizmet edecek; ideolojisi, tavrı “açıkça” belli olanlardan seçilmesi gerekir.
“yöneltirken” kullanacağı irade de asla birilerinin tercihinin ne olacağını beklemek değil, başında bulunduğu siyasetin amacına ulaşması için ”tavırlı” olmaktır.
Yani; “yönetmek” değil “yöneltmek” gereklidir.
Son olarak; Siyasiler gezilere çıkıyorlar ve daha çok ekonomik sorunlar vb. konularla nabız tutmaya çalışıyorlar. Oysa asıl sorun ve can alıcı nokta Yerel Yönetimlerde. Bu konuya ilişkin sorulması gereken soru, yerel yöneticilerin çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz olmalıdır.
Yaşadığımız alan kış aylarında altı bin, yaz aylarında ise Yetmiş bin nüfusa sahip. Evlerimizde sular akşam 17,00 de kesiliyor ve sabah saat 6,00 gibi geliyor. Denizden gelen ve temizlik yapacak olan bizler ise yağmur duasına çıkıyoruz.
İlgili birimleri aradığımızda ise tavsiye bidon doldurun oluyor. Sizlerde ne yazık ki bu kafa ile bulunduğunuz yerde boş bidonların üzerine gözyaşı dökersiniz. Demokrasi, insan hakları, eşitlik diyenler, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek diye gürleyenler, yüzümüzü yıkayacak su bulamıyoruz. Hadi bakalım, el mi yaman, bey mi yaman.


















