Covid- 19 Salgını ile başlayan 2019 yılı Aralık ayından itibaren devam eden zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Hep birlikte sırt sırta vererek bu dönemi de (Allah’ın izni ile) atlatacağız. Ülkemiz üzerine oynanan kirli ve hain oyunlara rağmen ayaktayız. Türk Milletinin ayaklarına vurulmak istenen prangaları kıra kıra yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz inşallah!
Sıkıntılı bir süreç: bütün dünyayı kasıp kavuran virüs illetinin yanı sıra ekonomik darboğaz insanımıza zor günler yaşatıyor! Özellikle işsizler, dar gelirli vatandaşlarımız, günü birlik çalışanlar ve küçük esnaf bu dönemin mağdurları arasındadırlar. Hem geçimlerini sağlama, hem çalışanına sahip çıkma, hem de vergilerini ve borçlarını ödeme adına yaşadıkları sıkıntılar küçümsenecek boyutta değildir.
Geçtiğimiz dönemde başlattığımız: “Biz bize Yeteriz Türkiye !” Kampanyasını devam ettirmek durumundayız. Neyimiz var neyimiz yok kardeşçe paylaşıp, bölüşme dönemindeyiz. Sen ben yok “Biz” varız. Biz olarak kalmak zorundayız. Bu Müslümanlığın da Türklüğün de insanlığın da gereğidir. Kardeş olup kucaklaşma ve yardımlaşma döneminden geçiyoruz. Köklü bir yardımlaşma ve paylaşma süreci başlatılmalıdır.
İhtiyacı olan herkese el uzatılmalı, ciddi bir tesbit yapılmalı. Mağdur kardeşlerimiz tesbit edilmeli, gerçek ihtiyaç sahibi olan vatandaşlarımız belirlenmeli ve bunlara el uzatılmalıdır. Küçük esnaf mağdur, işsiz kardeşlerimiz aç- susuz, düzeni ve işi bozulan kardeşlerimiz borç batağında; bunlara el uzatmak, sahip çıkmak boynumuzun borcudur!
Tabii ki: önce devlet, sonra millet ve fertler ayakta kalmalı. Devlet olmadan millet olmaz! Milletini koruyan kollayan, görüp gözeten devletidir. Devletini kaybetmiş mazlumların hali perim perişan: Zalimlerin ayakları altında eziliyor, sömürülüyor ve yok ediliyorlar. Onun için de devletimiz güçlü olmak zorunda. Bu nedenle devletimize var gücümüzle sahip çıkmalıyız. Bölünen, tefrikaya düşen milletler yok olurlar!..
Bu aziz ve şerefli milletin de ayakta kalması şart! Tüm mazlumların gözü kulağı bizde… Mazlumların umuduyuz, Türk ve İslam Dünyasının umuduyuz. Bu umudun sönmesi demek insanlığın bitip yok olması demektir. Zalimler bizi bir avuç suda boğmak ve Anadolu’dan söküp atmak istiyorlar! Şehit ve şühedanın emaneti olan bu vatanın, bu devletin dim dik atakta kalması insanlığın da ümididir!..
Her türlü baskıyı, her türlü şiddeti ve her türlü tuzağı ve ihaneti üzerimizde denediler, denemeye devam ediyorlar! Ekonomik baskılar, kaos arayışları ve darbe denemeleri ile döviz kurları bu amaçla yapılan ayak oyunlarıydı. Bütün bu ihanet tuzaklarına karşı: Kardeş olmak, kucaklaşmak, yardımlaşmak ve Türk İslam Dünyasının umudu olarak ayakta kalmak zorundayız!
Peki bu zor dönemi nasıl aşacağız? Öncelikle devlet ve milletiyle bir bütün olarak! Kurallara uyarak, tedbirleri almak ve devlet- millet bütünlüğünü sağlamakla.. Virüsün yayılmasına karşı her türlü tedbirleri alırken, devlet olarak da ayakta kalmak için, ekonomimizi güçlü tutmak mecburiyetindeyiz. Kalkınmayı sürdürmek, vatandaşlarının mağduriyetini gidermek de bizim görevimizdir.
“Biz Bize Yeteriz!” Kampanyasını yeniden devreye sokup insanımıza umut ve çare olmak zorundayız. Aç ve yoksul bir milletin Çanakkale Zaferi gibi muhteşem bir başarısı varsa: Bu sıkıntı bize az gelir! Yeter ki biz kardeş olalım, yaraları birlikte saralım, el ve gönül birlikteliğine, bir de kasa ve kese birlikteliğini katalım. Allah’ın izni ile bize hiç bir sıkıntı zarar veremez!..
Bu hem devletimize hem de Aziz milletimize çağrı niteliğindedir: “Biz bize Yeteriz Türkiye!..” Biz Türk ve İslam Dünyasına da yeteriz! Bu umudu kimsenin gölgelemeye baltalamaya hakkı yoktur! Vebali de çok büyüktür… Allah Yar ve Yardımcımız olsun…Zor ve dar dönemi el ele gönül gönüle vererek hep birlikte aşacağız inşallah!..
