Genellikle insanlar hep kendileri için yaşarlar. Çok az bir kısmı da başkaları için. İnanan insanlar için Yüce yaratıcı böyle yaratmış, inanmayan insanlar için, kozmoz DNA yı böyle kodlamış. Her iki karakter arasında kümeleşir genelde insanlar. Eğer bu yaşama şeklini doğrusal (lineer) olarak kabul edersek, kendi için yaşayanların en uç noktasındakilere “egoist” veya “bencil” veya “çıkarcı” denmekte, başkaları için yaşayanların en uç noktasındakilere de “enayi”, “saftirik”, “saf”, “aptal” ya da daha ağırıyla “mal” gibi hakaret sıfatlarından biri kullanılır.
Yine biz insanlar, yaşamın içindeki durumları değerlendirirken kategorizasyon yapmaya, ayırmaya çok hevesliyizdir. Genellikle bu tür olayları anlatırken en temel ayrımı ben yaparım ve derim ki, “insanlar ikiye ayrılır, insanları ikiye ayıranlar veya ayırmayanlar diye”. İnsanları ikiye ayırmaya hevesli bu insanlar çoğunlukla üçe veya daha fazlasına ayırmayı tercih etmezler. Oysa ki, yaratıcı bile insanları iki cins olarak yaratmamış, erkekleri, kadınları bir de hünsaları yaratmış. Yani her iki cinsiyet özelliklerini aynı bedende taşıyanları. Bunun yanında da bir taraftan cenneti bir taraftan cehennemi bir taraftan da a’rafı yaratmış. Yani, cennetliklerin yanında, cehennemlikler, bir de arasattakiler.
Nedense arasattakiler tüm insanlar tarafından görmezden gelinir veya sınıflandırma dışında tutulur. Çünkü onlar azınlıktadır, hem de çok çok azınlıkta.
Tanrıya İnanan insanlar için bir soru soruyorum şimdi. Söyleyin bakalım, elini açan kaç kişi kendinden başkası için dua eder, veya aynı şekilde kaç kişi elini dua veya yalvarma için açtığında ilk duası kendisinden başka birisi için olur? Aslında yaratıcı her insanı biraz egoist yaratmıştır. Metabolizmasını, canlılığını sürdürebilsin hayatta kalabilsin diye. Tıpkı vücuda zarar geldiğinde acı duygusunu yaratarak vücudun korumasını sağladığı gibi. Ama nedense birçoğumuz önce kendini düşünme dediğimiz “bencillik” karakterini bütün bir ömür boyu, yaşamın bütün bir alanında neredeyse bütün olaylar karşısında gösterir. Bu halleri arttıkça daha fazla hayvansallaştıklarını bilseler de bilmeseler de böyle davranırlar.
Adına evrim denilen teorinin bir parçası da zaten “doğal seleksiyon” değil miydi? Bu ilkenin ucu da önemli ölçüde bencilliğe dayanmakta ve mesele de burada başlamakta. Ne kadar ben, ne kadar sen veya ne kadar benden gayrısı?
Bütün bunları düşündükten sonra şimdi sorarım.
Sahiden kaçımız yaratıcıya el açtığımızda önce (sevdiğimiz) başkaları için dua etti!
Hep “kimsin” sorusundan daha çok “benim” cevabına daha yatkın değil miyiz?
Hep el açtığımızda “Allah’ım beni…. (veya) bana… diye başlamıyor muyuz?
Bir gün de ilk cümleniz hak ettiğini düşündüğünüz yakınınız için olsun. Dua kendine yapılırsa bir derece başkalarına yapılınca iki derece daha fazla kabul olurmuş diye biliyorum.
Benim olsun, benim, benim, benim, benim, benim…. nereye kadar.
Peki senin olsun. Bütün saraylar, bütün dünyalar. Ama senin dışında başka bir insan kalmadıysa sen kimsin?
Söyle kuzucuk sen kimsin?
Mutlu mesut ve “ben” den biraz daha arındırılmış ama karşı en uç çizginin enayi sınırına da yaklaşmayan bir yaşam temennisiyle pazar kahveniz hatır küpüyle dolsun.
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004).
Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi.
ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir.
Eserleri:
Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.