Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ömer Sabri KURŞUN

Covid-19 Gölgesinde Bir Bayram

Ömer Sabri KURŞUN Yazar Ömer Sabri KURŞUN
24 Mayıs 2020
Ömer Sabri KURŞUN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Gün/aydın dostlarım…

Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben

COVID-19 GÖLGESİNDE BİR BAYRAM

Ramazan Bayramınız kutlu olsun…

“Aaah nerede o eski bayramlar” demeye başlamışsanız bilin ki yaşlandığınızın resmidir. Gün be gün bir takım değerlerimizi küreselleşme denen kültür bombardımanına kurban verdiğimiz de ayrı bir gerçek. İnsanlık, cemaat ve toplum okyanusundan hızla bireysel yaşamın ıssız sahillerine doğru sürükleniyor.

İçimizdeki dayanışma ve yardımlaşma duygularının en yoğun şekilde yaşandığı, kardeşliğin, dostluğun, barışın, birlik ve beraberliğin en yüksek seviyeye ulaştığı, hepimizi manevi huzura eriştiren bir Ramazan Ayı’nı daha geride bırakarak, “Ramazan Bayramı’na” ulaşmanın mutluluğunu ve sevincini hep birlikte yaşayacağız…

Dini Bayramlar; birlik, beraberlik, sevgi ve saygının güzel örneklerinin sergilendiği, toplumun bütün kesimlerinin birbiriyle kaynaştığı dostlukların pekiştiği, dargınlıkların bittiği, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulandığı bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği paylaşma ve dayanışma günleridir.
Ay gibidir bayramlar. Hilal olur kimilerinin umutları harekete geçer, kimilerinin yüreğini sıkıştıran kasveti, hasreti.
Ay gibidir, bir yüzü dolunay olur ihtişamla parlar gökyüzünde, getirir beklenenleri; karanlıkta kalan kısmı ise yakar diğerlerini…
Bayramlar milletlerin millî övünç ve gururlarının, dini sevinçlerinin topluca yaşandığı günlerdir. Hep birlikte sevinir, toy kurarız. Ya ülkemize ve milletimize karşı bir saldırıyı toptan defetmişizdir ya millet hayatımızı ilgilendiren önemli bir karar alınmıştır veya nefsimizle ilgili bir cihattan galip çıkmışızdır.

Dünyanın birçok yerinde değişik şekillerde kutlanan çok sayıda bayram bulunmaktadır. Sosyal, kültürel, dinsel, tarihsel, psikolojik, ekonomik ve çevresel vs. gibi bir veya birden fazla faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkan bayramların birçoğu bugün gelenekselleşerek kutlanmaktadır.

Biliyorsunuz bizim de böyle kutladığımız günlerimiz var coşkuyla. 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs, 30 Ağustos, Millî Bayramlarımızdır. 19 Mayıs kurtuluş meşalesinin yandığı gün, 23 Nisan millet egemenliğinin tescili, 29 Ekim köydeki çobanın oğlunun da ülkeyi yönetebilmesinin önünün açılması, 30 Ağustos ülkeyi dört bir yandan işgal etmiş düşmanın son kırıntılarının denize döküldüğü gündür.
Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı dinî bayramlarımızdır. Kurban Bayramında Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Hacer Validemizin şeytana karşı kazandığı zaferi kutlarız. Ramazan Bayramı’nda ise Allah (c.c.)’ın bizlere bahşettiği onca nimete rağmen bir ay boyunca gündüzleri nefsimizle yaptığımız mücadeleyi kazanmanın, sağlık afiyet ve huzur içinde bayrama kavuşmanın sevinci vardır.
Vardır vardır da dostlarım!.. Rabbim sağlıklı ömürler verirse yine coşkuyla kutlarız o günleri
Ama ne yazık ki yarın hüzünlü bir bayram yaşayacağız vatanımızda ve İslam alemi olarak…

Geçen seneki Ramazan Bayramı’nda “Gelecek sene bayramda evlere kapanacağız, sokağa çıkamayacağız, en yakınlarımızla bile görüşüp kucaklaşamayacağız, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpemeyeceğiz” demiş olsaydık, kim inanırdı. Rüya gibi değil mi yaşadığımız hakikat…
Kendi ellerimizle oluşturduğumuz, sözde ‘modern’ dünyamızda baş döndürücü bir hızla koşuştururken ailemizi, yakınlarımızı ve komşularımızı ve hatta kendimizi çoktan unutmuştuk.
Zira hepsiyle mesafeliydik, kendi gerçeğimizle de mesafeliydik!
Bu yüzden bayramlarda bile herkesi terk edip tatil beldelerine koşuyorduk.
Kendimizden kaçışımızın farkında değildik.
Eski bayramların bütünleştirici, kaynaştırıcı ve birbirimize olan sevgiyi arttırıcı dinamizmini çoktan kaybetmiştik.
El öpmeyi ve kucaklaşmayı bırakıp telefonla hal hatır sormakla yetiniyorduk.
Ettiklerimiz yüzünden, bugün geldiğimiz noktada ise belli ki kıymetini bilmediğimiz bayram ve bayramlaşma nimeti de Rabbim elimizden aldı. Az bile etti derim dünyaya düşmanca davrandığımız için…
Ne demişti ünlü mütefekkir (şaka şaka şair) “Biz büyüdük ve kirlendi dünya!”

Artık en yakınlarımıza bile fiziki mesafe zorunluluğu var. El öpemediğimiz gibi, sarılmak da yasak!
Dahası indiğimiz sokakta, dolaştığımız çarşı pazarda, girdiğimiz dükkânlarda maske takmak zorundayız.
İşin en kötü yanı ise tanısın ya da tanımasın tüm insanların birbirlerine şüpheyle yaklaşması.
En yakınımız bile aksırsa, tedirgin oluyoruz.
Mahut virüs ise hayatı tüm insanlar için eşitledi, bundan böyle yalnızca Müslümanların bayramları hüzünlü değil, diğer inanç grupları için de durum aynı.
Virüsün öğrettiği, kederde, acıda, elemdeki eşitlenmeyi acaba sevinçte ve kıvançta da becerebilecek miyiz?

Herkesin merak ettiği şey, virüs sonrası dünyanın nasıl bir hal alacağı keyfiyeti; yine eski tas eski hamam mı, yoksa ‘bir çil horozun şafakla hediye ettiği yepyeni bir dünya mı?’
Kim bilir, belki de bu virüs tıpkı HIV gibi hep hayatımızda olacak!!!

Ne yazık ki bu yıl tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan korona virüsü sebebiyle 23 Nisan ve 19 Mayıs bayramlarımızı topluca kutlayamadık, Nevruz ve Hıdırellez sevincini birlikte yaşayamadık.
Ramazan Bayramı da aynı şekilde geçecek, hüzünlüyüz ama kapımızı çalan Covid-19 dan dolayı çaresiziz ve hüzünlüyüz…
Hüzünlüyüz. Meydanlarda coşkulu iftar yemekleri yiyemedik.
Hüzünlüyüz. Ramazan’da hep birlikte Cuma namazları, teravih namazları kılamadık.
Hüzünlüyüz. Efendimiz (sav) ’e olan hürmetimizi ve sevgimizi gösterme şansı bulduğumuz Sakal-ı Şerif ziyareti yapamadık.
Hüzünlüyüz. Bin yıldan daha hayırlı Kadir Gecesi’nde bir araya gelemedik.
Hüzünlüyüz. Salgından dolayı sokağa çıkma kısıtlaması olacak bu sebeple arife günü mezarlıklara gidip kaybettiğimiz yakınlarımız için Fatihalar, Yasinler, İhlaslar hediye edemeyeceğiz, hatırlarını soramayacağız.
Hüzünlüyüz. Cicili biçili bayramlıklarını giymiş küçük beyefendiler, hanımefendiler ellerinde torbalarla kapımızı çalıp bayramımızı kutlayamayacak, onlara bayram harçlığı ve bayram şekeri ikram edemeyeceğiz. 65 yaş üzeri insanlarımız sokağa çıkacak ama gördüğü çocukları sevindiremeyecek…
Hüzünlüyüz, uzaktaki çocuklarımız ellerimizi öpmeye gelemeyecek, biz büyüklerimizin ellerini öpmeye gidemeyeceğiz. Hasretlik gideremeyeceğiz.

Fakat bizler hüzünlüde olsa bayramı içimizde kutlarken, içimizde bu güne ulaşmış olmanın sevincini, hüzünle karıp şöyle bir düşünelim mi? birlikte, belki o zaman bu halimize şükür Rabbim deriz…
Vatanımızdaki, Afrika’daki ve birçok ülkede açlıkla, hastalıkla mücadele eden, her gün bir sürü çocuğun öldüğü drama da duyarsız kalınmaması gerektiğini düşünüyorum…

Çok fazla sayıda anlam yüklenmesinden olsa gerek çoğu zaman gerçekleşmez arzulanan güzellik ve iyi niyetler. Nerde o eski bayramlar” hayıflanması bunun en tipik belirtisidir. Bu yıl da güzel bir hayatın en belirgin göstergeleri olarak kabul edilen neşe ve sevinçler yine gölgede kaldı kara bulutlu, kara havalı bir bayrama giriyor Ülkem. Daha ne olsun ki…

Filizlenmesi yasaklanmış çiçekler gibi ya hiç görünmediler ya da fark edilmediler göründüklerinde. Hâlbuki onların varlığında günler özel anlamlar kazanıp bayrama dönüşüyordu. Çünkü tek başına ortaya çıkamıyordu bu kavramlar onların varlık sebebi olan mutluluk olmadan.
Oysaki mutlulukların paylaşılması değimliydi bayramlar?
Mutluluk değimliydi gönülleri neşe ve sevinçle dolduran aydınlık bayram günlerinde. Mutlu mu oldu şimdi kendini güç sana bazı şişirilmiş güç odakları…

İnsan ve toplumları bir arada tutan en etkili bağı oluşturan olgular ortak matem ve sevinç günleridir ve ancak bütünleşmiş toplumlar bayram ve matem günlerini ortak bir şekilde kutlama becerisine nail olmaktadır. Bu ortak paydanın gerçekleşmesi insanı “insanlık kimliği” içinde birbirine yaklaştıracaktır.
Milli ve dini olarak önemli sayılan gün veya günlerin sevinç ve neşe içinde kutlanmasına bayram denilmektedir. Gerek değişik anlamlar yüklenmesi ve gerekse de kutlanma şekli bakımından birbirinden farklı görünse de bayramlarda verilen mesajlar ve temenniler büyük benzerlik gösterir. Bayramların huzur, mutluluk ve sevinç kaynağı olarak algılandığı toplumda; saygı, sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörü, yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma gibi birçok kavramın “ortak” paydada buluşması ve toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi istenir.

Toplumun bir bütün olması ise zorunluluktan değil ancak gönül birliğiyle sağlanması ile mümkündür. Göstermecilikten sakınarak gerçek anlamda duyguların paylaşıldığı ortamlarda gerçek dayanışma ve birliktelik, karşılıklı saygı ve sevgi birbirini besleyerek işlevsellik kazanacaktır. Bunu sağlamanın yegâne yolu ise kullanılan kavramların sözde değil, özde yani uygulamaya geçirmekle mümkün olacaktır.
Sevinç ve neşenin daim olması gerektiği, insan ve toplumsal dayanışmayı hoşgörüyü ortak üstün değer sayılarak kutlanması gerekir Bayramların.
Bayramların gücü ve etkinliği insanlar arasında birlik ve beraberlik oluşturacak güçte iken tebrik ve temennilerin sınırlandırılarak belli kesimlere gönderilmesi sevinçlerin kitleselleşmesini engellemektedir. Hoşgörü ortamında saygı ve sevginin oluşmadığı ve kendilerinden olmayanın farklılaştırıldığı durumlarda bayramları bütünleştirici işlevinin giderek zayıflamasına neden olmaktadır. Hâlbuki temel işlevi kutlandığı toplumun ortak üstün değerlerine yakınlaştırıcı ve birleştirici etki yaratması beklenir bayramların.
Her seferinde samimi duygularla kutlanılması gerektiği telkinlerine rağmen, ya teknolojinin hayatımıza gereğinden fazla yerleşmesinden ya da yapmacık ve şekilciliğin her geçen gün pirim yapmasından dolayı sanal duygular daha fazla hâkim olmuştur toplumda.

Neyse dostlar ben bunları derken, bir bayram daha geçer, ağız tadıyla, gönül hoşluğuyla… Bir bayram daha geçer hatırlanılmış acılarıyla.. İyisiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla bir bayramı daha geride bırakırız… Bir sonraki bayrama kadar kim öle, kim kala!.. Her şeyin hayırlısı!..

Bayramlar berekettir, umuttur, özlemdir, yarınlara niyettir…
Bizler bayramı kutlarken Vatanımızdaki, Afrika’daki ve birçok ülkede açlıkla, susuzlukla, hastalıkla mücadele eden insanların, her gün bir sürü çocuğun öldüğü drama da duyarsız kalınmaması gerektiğini düşünüyorum…

Bu duygu ve düşüncelerle; tüm dostlarımın, arkadaşlarımın, akrabalarımın, sevenlerimin, sevdiklerimin, İslam âleminin Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar ve küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, Türk milletimiz için, tüm insanlık için dostluğa, barışa, sevgiye, kardeşliğe vesile olmasını, özde hayatın vazgeçilmez kaynağı olan umutların, yarınlara çekilen özlemi canlı tutmaya devam etmesini, daha nice huzurlu, sevinçli, tasasız ve mutluluk dolu nice bayramlar yaşamasını diliyorum…

Sevgi ve muhabbetle hoş kalın, hoşça kalın ama dostça kalın…

23.05.2020
Ömer Sabri Kurşun

Paylaş
Etiketler: bayramlardinselekonomik ve çevreselkulturelpsikolojiksosyaltarihsel
Önceki Yazı

Obadaki İlk Gece

Sonraki Yazı

Bu Bayram Kendine Bayram

Ömer Sabri KURŞUN

Ömer Sabri KURŞUN

İlişkili Yazılar

Hayat
Edebiyat

Hayat

21 Şubat 2025
5k
Sadaka Taşı
Eğitim & Kültür

Sadaka Taşı

20 Şubat 2025
5k
Bir Anne
Edebiyat

Bir Anne

19 Şubat 2025
5k
Hayat ve Paylaşmak
Edebiyat

Hayat ve Paylaşmak

18 Şubat 2025
5k
Sonraki Yazı

Bu Bayram Kendine Bayram

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap