Her zaman olduğu gibi sadistlerin acı reçetesi devrede!
“Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” türünden bir alçaklık!
Sadece alçaklık olsa iyi; namussuzluk, şerefsizlik, onursuzluk, insani ahlaktan yoksunluk…
Ölüme giderken bile nefsini birilerinden üstün görme ALÇAKLIĞI.
Kendi bekası için, birilerini kobay olarak görmesi!
Söyleyecek söz bulamıyorum.
Hatırlarsınız bizim de sosyal medyada böylesi alçakların zaman zaman zuhur ettiğine hepimiz şahit olmuşuzdur!
Şöyle ki; din adına ahkâm kesen bazı soytarıların; “açlık durumunda erkek karısının etini yiyebilir” diyen bizde ki yobazlara benzer bir düşünce de Fransa’da kendini göstermiş!
Neymiş efendim, Afrika zaten yoksulmuş, ilaç, yiyecek yokmuş, Koronavirüsü ile ilgili yaptıkları çalışmanın ürünü aşının, Afrika halkı üzerinde denenebileceğini söyledi!
Sağlıkları için, verdikleri yaşam savaşı için, açlık mücadelesi için elini taşın altına sokmayan, yardım etmeyen, el tutmayan İNSAN MÜSVEDDESİ Fransa, Afrika halkını kobay olarak kullanabileceklerini öneriyor!
“Hayatta kalmak için her yol mübah” diye bakan bu milletin sözde efendilerinin teklifini bakalım hangi Dünya ülkeleri tasvip edecek ve “olur” verecek?
Ölüme giderken bile kendi nefsinden aşağı gördüğü bir halkın, insandan saymadığı garibanların, zoraki denek olmasını UTANMADAN, SIKILMADAN dile getirebiliyor!
Bu teklife ne acıdır ki tüm insanlık – SESSİZ kaldı!
Bir tek cevap veren çıkmadı!
Sadece Afrikalı iki futbolcu karşı çıktı, kınadı, bunun kabul edilemez bir düşünce olduğunu söylediler…
Takip ettiğim kadarıyla MODER(E)N (!!) Avrupa ses çıkarmadığı gibi, İSLAM(CI) (!!) aleminden de “Allah adına” (!) çıt çıkaran; “sen ne diyorsun kansız” diyen de olmadı!
Tıp adına, insan genlerine yakın hayvanlar üzerinde bazı denemeler yapılıyor! Bir hayvansever olarak bunun da olmasını asla istemem amma, Allah hayvanları insanlığın hizmetine verdiğini, etinden, sütünden, gücünden, derisinden, tüyünden, gübresinden vs. yararlanmak adına verdiğini dört kitapta da zikrettiğinden olsa gerek “insana hizmet” müsaadesi altında yapılması, işkence, acı çektirilmemesi şartı ile yüzyıllardan bu yana yapılagelen ve kanıksanan olması tek tesellimiz olsa da, vicdanen yine de huzursuzluk verdiği bir gerçek. Amma tıbben de gerekli olduğuna inanıyorum.
Fakat fakir bir toplumun, bir insanın, hakir görülerek, SEÇKİN (!!) efendilerine hizmet adına, zengin zümreyi kurtarmak adına denek olarak görülmesi hiçbir kitapta yazmıyor!
Bu bir vahşettir, tam bir aşağılıktır… Alçaklıktır… Irkçılıktır.
Bakınız küçük bir kasabada yaşayan annesi çok küçükken ölmüş, babası avukat olan SCOUT’un gözünden ırkçılığı ve buram buram kokan sınıf ayrılıklarını gözlediğini anlatırken; “İçinde bulunduğu ailede koyu ırkçı olan ALEXANDRA halası ile yaptığı çatışmalara tanık olurken çoğu kez gülümsedim ve hayatımla ne kadar örtüştüğünü gördüm. Irkıyla övünmek.. Seçimi bizzat insanlara düşmeyen ve Allah tarafından kullarına takdir edilen bir mevzu nasıl olur da kendi ırkından bir başkasını aşağılık olarak görebilir? Saçmalık.”
Peygamberimizin konuyla ilgili bir hadisi şöyledir:
“Ey insanlar! Dikkat ediniz; Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Takva dışında Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. ”
Sözün Özü!
İşte Fransa kendini elit bir Avrupalı görmekle kalmıyor; Afrikalıdan üstün olduğunu, gerekirse bulduğu aşıyı Afrikalılar üzerinde deneyebileceğini, hayasızca dile getiriyor! Amma hiçbir dünyalı ne yazık ki bu İNSAN müsveddesine “ne diyorsun? Sen kimsin? Onlardan farkın ne? Onları sen mi yarattın? Senin onlara üstünlüğün nereden geliyor a be hadsiz” demedi, demiyor!
gazete2000@hotmail.com


















