Tövbekâr Mossad

Geçen yazımızda çuvallama olayının sebeplerini anlatmaya çalışmıştım. Kendilerini dünyanın en güçlü örgütü görmenin yanı sıra; en zeki örgütü olduğunu da zannediyordu. Ta ki asıl “balyoz”u kafasına yiyinceye kadar.

MOSSAD’ın ülkemiz/bölgemiz ile ilgili beklenti ve hesapları çok farklıydı;

Öyle ki

Bölgemizde yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları eylemlerle ülkeyi zorda bırakma basitliği içine girdi. Ancak bu kirli planı “kara taşlı surlardan” döndü. Bu başarısızlığından ötürü büyük hayal kırıklığı ve hezimet yaşadı. Zira hiçbir hesapları tutmadı. Tutmayan hesap onlara “hesap” olarak dönünce çuvallama hadisesi gerçekleşti.

Bunlar çirkef eleman arayışlarından tutun cinayete, soygun yapmaktan kumara, soygun planlarından uyuşturucu bağımlılığına; velhasıl alçakça ve sinsice yürüttükleri her yolu en büyük sevaplardan addettiler. Zira onlar için “kutsal olan vaad”ın gereği yapılmaktadır. Dünya üzerinde yaşayan bütün insanlar onların inançlarına göre kendilerinin hizmeti için vardır. İnançlarına göre insanların başkaca hiçbir kıymet ve önemleri yoktur.

Değişmez inançları böyle olanların eleman ihtiyaçlarını temin etmek için nasıl insanlık dışı yollara başvuracakları da bellidir.

Ülkemizde yaşanan bazı gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda olan biteni anlamak daha da kolaylaşır;

Dinle alakası olmayanları dindar bir kimliğe büründürüp cemaatlere sızdırmalar o cemaatlerle birlikte kendilerini de zorda bırakacak işlere yönelmeler. Sırf kötü emellerine ulaşabilsinler diye.

Şamil TAYYAR sadece bir iki değini dışında değinmediği diğer “cinsel sapıklık içinde olanlar”dan ne zaman bahsedecek merak ediyorum. Ama “düzgün” adam görünüp sapık ilişkiler içinde olanların kız-erkek gençleri kendilerine hangi iğrenç yöntemlerle mecbur bıraktıkları ayyuka çıktı. Kameralara kaydetmeler, muhataplar için astronomik sayılabilecek parayla satın almalar, makam ve mevki vaatleri v.s.  Geçmişte Fadime ŞAHİN gibilerini kullananlar bundan istediklerini fazlasıyla elde ettikleri için yeni Fadime’ler bulmakta zorlanmadılar. Yeteri kadar hazırda bekleyen Fadimeler gerekliydi. Nasıl olsa Müslüm Gündüzler kolay bulunmuştu…

AMA…

Ama en sonunda hadlerini aşınca yakayı ele verdiler;

“onur abidesi olan”lara çirkinden de öte tuzakları (sadece) lütuf ve ihsan sahibinin yardımıyla ortaya çıktı. İşte bu saatten sonra nefesleri kesildi. Her bir darbe onların yanlış yapmalarını hızlandırdı.

Kanaatim odur ki MOSSAD eski başkanı Efraim HALEVY şimdi olup bitenlerden dolayı sinir krizleri geçiriyordur.

Bu kadar aptallık olur mu, diye…

Büyük! MOSSAD pervasız dalınca aptallık aynasını eline tutuşturmak zor olmadı.

DAVOS darbesi boşuna olmamıştı. Her ne kadar Oktay EKŞİ gibileri ABD Dış İlişkiler Komisyonunda kabul edilen Ermeni tasarısını ONE MINUTE’nin rövanşı olarak algılasa da olayları çok geride takip ettiğinden dolayı mazur görülür. Davos darbesi İsrail’i daha temkinli davranmaya sevk etmiştir. Eğer Sayın EKŞİ haklıysa bile Yahudi lobisinin bunu gizli yürütmeleri onların gelişmelerden ne kadar etkilendiklerini göstermeye yeterlidir.

İsrail’in defalarca arabulucularla durumu düzeltme yoluna gittiklerini bilmek zor değil. Ama onların sözlerini “ancak bedeli ağır olacağını bildiklerinde” tutacaklarını bilmeyen yoktur. Bu nedenle artık ülkemiz/bölgemiz (insanları) üzerinden kayda değer bir şey yapamayacakları kendileri tarafından anlaşılmış oldu.

Şimdi ne yapacaklar?

İnancım odur ki aldıkları darbelerden dolayı uzun yıllar boyunca kendine gelemeyecek ve ağır bedeller ödeyecekler. Bütün elemanlarını çekip diğer habersiz piyonlarına yol verecekler. Yaptıkları yanlışları asla tekrarlamayacaklardır.

Son bir tavsiyem;

“Her kuşun eti yenmez” atasözümüzü iyice anlamaları gerek. Daha da önemlisi yemeye çalıştıkları etin boğazda kalıp kalmayacağına dikkat etmeleri gerek. Ve en önemlisi;

Uğraştıklarının kuş olup olmadıklarına;

Kuş ise şayet;

Karga mı, serçe mi, kartal mı, şahin mi olduklarına bakmalıdırlar.

Ya bir de uğraştıkları yiğit-arslanlar ise o zaman onları “ben bile” kurtaramam. Demedi demesinler.