Bugün çok mutsuzum…
Sıralamaya giren 155 ülke içinde 71. sıradaymışız.
Konu toplumsal cinsiyet eşitsizliği.
İmzaladığımız protokol nedeniyle çok düzenleme yapıp, çok yol almamız gerekiyor.
“Saçı uzun aklı kısalar, parlak çocuklar, anasını satayımlar, kız kısmılar” bu kadar yerleşmişken kültüre neyin mücadelesini, nasıl vereceksin?
Daha çocuk doğmadan cinsiyet partisi yapılırken, insana değil cinse odaklanırken, nasıl olacak bu iş ?
LGBT toplumlar için bir tabu.V eba gibi yaklaşmak istemediğimiz bir konu. Toplum içinde destek görmek uğruna kimliklerini gizli yaşayan insanların sayısı azımsanmayacak boyutta. Günlük yaşamda acınası bakışlar altında sürdürüyor yaşamını tercihini açıkça yapmış olanlar…
İki üç örnek paylaşmak istiyorum sizlerle.
Birincisini yıllar önce memleketimde bir dolmuşta yaşadım. İneceğim yeri çok iyi bilmediğimden, dolmuşa bindiğimde kapıya en yakın yere oturdum. Yaşlı bir amcanın yanıymış. Bana “Git kadınların yanına otur. Bu kadar boş yer varken neden buraya oturdun?” dedi ve küçümser bakışlarını ekledi…” Yahu ben seni mi gördüm? İnsan insandır. En son derdim senin yanına özel olarak oturmak. “demedim. Şaşkın bakışlarla amcaya baktım…
Diğer olayda ise bir arkadaşım Amerika’da bir çok konum için iş başvurusu yapıldığında cinsiyet, boy, kilo, fotoğraf gibi bilgilerin verilmediğinden bahsetmişti. Nasıl yani demiştim, bir satıcı alacaklar ve bu bilgilerle ilgilenmiyorlar mı?
Biz bunca cinsiyete gömülmüşken anlayamamıştım olup biteni…
Bugün devlet politikalarımızdan olan toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında hangi yoldayız?
Çocuklara okulda, kitaplarla hayatı paylaşan insanların anne babaların resmi verilmedikçe, eril dil sözcükleri dilimizden temizlenmedikçe, dizilerde zengin adamlarla evlenip hayatlarını kurtaran kadınlar kaldırılmadıkça, cinse yapılan atıflar değişmedikçe arpa yolu boy gidemeyeceğimiz düşüncesindeyim.
Büyük umutlar beslemedim hiçbir zaman. Toplumda cinsiyetlerin tamamen gözardı ediliği günleri düşünmedim. Ama benim de hakkım değil mi yasaların herkese eşit davrandığı, kadın veya erkek olarak değil; birey olarak huzur içinde yaşadığı bir ülkenin hayalini kurmak…





















