Akıl ve mantık, kanser erken teşhisinin aslında “geç teşhis” olduğunu söyler; benim düşüncem de böyledir.
Mühim olan kanseri “önlemektir” ve kanserlerin de yüzde 90′ ı önlenebilir.
Taramalar yaparak erken kanser teşhisi de bana göre bir aldatmacadır ve büyük resimde zararı faydasının çok çok üstündedir.
Önlemek dururken erken teşhisle uğraşmak sadece kanserden para kazananların işine gelir.
Son senelerde yeni yöntemlerle kanserlerin daha görüntü vermeden kandan yapılacak tetkiklerle de teşhisine çalışılıyor (1).
Bu sahada önemli çalışmalar var ve hayli de mesafe kat edilmiş durumda ama bu da nazari olarak endüstriye hasta kazandırmaktan başka bir işe yaramaz (2).
Aslında kanser hücreleri her an herkesin vücudunda gelişiyor ama bağışıklık sistemi bunları yok ediyor.
Bu hücreler bertaraf edilemediğinde kanser ortaya çıkıyor.
Bu tür “erkenin erkeni teşhis” de tıpkı bağırsaklarımızda yaşayan binlerce tür bakterinin teşhisi gibidir.
Aşağıda haberini verdiğim “Nature” isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma da “kanser erken teşhisi” mefhumunun neden yanlış olduğunu gözler önüne seriyor (3, 4).
6 sene süren araştırmaya göre hastalığın daha en başlangıcında kanser hücreleri kan dolaşımına geçerek tüm vücuda yayılmaya başlıyor ama bunların çoğu bağışıklık sistemi tarafından yok ediliyor.
Az sayıda kanser hücresi ise kanser tedavisine rağmen kök hücreler gibi bir çeşit “uyku halinde” varlıklarını sürdürüyorlar ve bağışıklık sisteminden de saklanmış oluyorlar.
Kanser tedavisinde sadece metabolik olarak aktif olan, çoğalabilen hücreler hedef alınabiliyor, bu tedavinin uyuyan hücrelere herhangi bir etkisi bulunmuyor.
Bir çeşit uyku halindeki bu kanser hücreleri seneler sonra gitmiş oldukları hayati organlarda uyanıyor ve tekrar faaliyete geçiyorlar (5).
Gelelim neticeye
Kanseri de, erken teşhisini de kafanızdan silin atın ve kanserden korkmayın.
Yapmanız gereken tek şey var: Adam gibi yaşamak.
Sizlere elbette “ölümsüzlüğü” vaat etmiyorum; adam gibi yaşamanın tüm unsurlarını yüzde 100 yerine getirseniz bile bu sizin hiç kanser veya başka bir hastalığa yakalanmayacağınız anlamına gelmez.
Hepimiz fani yaratıklarız ve tabii ki de emir vaki olduğunda bu emaneti teslim edeceğiz.
Durduk yere “Acaba bende kanser var mı?” diye kuruntu yapmanın hiçbir manası yok.
Hele de taramalara girip erken kanser teşhisi ile hayatının kurtulacağını sanmak bana göre tam bir aptallık, hayatı kendine zehir etmekten başka bir şey değil.
Hayatınızı yaşayın, kafayı hastalıklara takmayın.
Bir şikâyetiniz de yoksa hastanelerin yakınından bile geçmeyin, doktorlarla da selamı sabahı kesin.
Hasta olmamak için hap ve aşı yerine yazılarımı okuyun, kâfi.
***
Sabah gazetesinin haberi:
ABD’li bilim insanları, kanserin temizlendikten sonra vücutta nasıl saklanıp yeniden ortaya çıktığını aydınlattı.
New York şehrinde bulunan Sloan Kettering Enstitüsü’nden bilim insanları, tümör hücrelerinin kök hücreler gibi davrandığını ve yayıldıkları başka organlarda saklandıklarını ortaya çıkardı.
Enstitünün metastaz araştırmaları merkezi başkanı Dr Joan Massague, “Bir tümör ameliyatla alınmadan önceki gelişim sürecinde tüm vücuda tümör hücreleri yayıyor” sözleriyle kanserin geri dönüş şeklini açıkladı.
Massague, bilim dünyasının bu zamana kadar bu mekanizmadan habersiz olunduğunu belirtti. Yapılan keşif sayesinde kanser hücrelerinin yeniden aktif olmasını engellememek için farklı tedavilerin geliştirilmesi hedefleniyor.
Kanserin yıllar sonra tekrar ortaya çıktığı mekanizmayı ise Dr. Massague’nun laboratuvarında doktora sonrası çalışmalarını yürüten Srinivas Malladi, 6 yıllık bir çalışmanın ardından keşfetti.
Dünya genelinde göğüs kanserinin agresif bir türüne yakalanan kadınların yüzde 25’inde tekrar kanser vakası görülüyor.
Kaynaklar:
1.http://www.hurriyet.com.tr/kanseri-2-saniyede-yakalayan-cip-40076293
3.http://www.sabah.com.tr/saglik/2016/04/03/kanserin-geri-donusu-engellenebilir
4. http://www.nature.com/nature/journal/v531/n7596/full/531552d.html
