14. BÖLÜM VE 2. KISIM
Sigaramın Dümanı
Yedi yaşında, başladığım sigara benim için vaaz geçilmez olmuştu. Ağabeyimin marifetiyle alıştığım sigara içmeyi artık dumanını ağzım ve burnumdan çıkarırken, dumanın çıkışını zevkle seyrederdim. Hatta halkalar şeklinde yayılmasını izlerdim. Her sigara içişimde doyumsuzdum. Birisi sönmeden diğerini yakardım. O kadar keyif alıyordum ki, sanki sigarasız hayat yaşanmamış gibi oluyordu. 1950 yılında içmeye başladığım sigaraya hiç ara vermeden, içer dururdum. Hele hele bir rakı sofrasına oturduğumda yemekten çok mezem sigaramdı. Sağlık problemi yaşamadığımdan, sigaradan hiç bir türlü vaz geçemiyordum. Böylece günler gelip geçti. Elli beş yıllık bir sigara koliklik yaşamım, 2005 yılına dayandı.
2004 yılı mahalli seçimlerinde Ümraniye ilçesinden, Cumhuriyet Halk Partisinden İstanbul İl Genel Meclisi Üyesi seçildim. Aynı zamanda mecliste, partinin grup sekreteri oldum. Her hususta çalışmalarla ilgili hazırlıklar yapıyor ve kürsüye çıkıp konuşuyordum. Bir başka durumda, ayda beş gün meclis toplantımız olmaktaydı. Bu günlerin dışında haftada on beş iş günü gidiyor makamımda aylık hazırlıklarımı yapıyor ve gelenlerle ilgileniyordum.
2005 yılının Aralık ayıydı, erkenden kalktım görevimin başına gitmek için evden ayrıldım. Ancak nefesimde bir daralma hissediyordum. Yürürken boğulacak gibiydim. Meclise gider gitmez, doktordan randevu aldım ve hemen de muayene olmaya gittim. Doktor muayenesini müteakip bir şeyciğin yok. Bir soğuk algınlığı geçiriyorsun. Yazdığım ilaçları bir hafta kullan ve istirahat et geçer dedi.
Doktorun yazmış olduğu ilaçları aksatmadan kullanmaya başladım. Aradan dört gün gibi bir zaman geçmişti. Yatağımdan kalktım, gerekli hazırlığı yaptıktan sonra evden ayrıldım. Ne var ki durumum çok ağırlaşmıştı. Dışarı çıktım ama, bir anda adımımı bile atamaz oldum. Kaldırımda olduğum yere yığılıverdim. Aklım başımdaydı ama adımımı atacak gücüm ve takatim kalmamıştı. Hemen oğluma telefon ettim. Zaman kayıp etmeden gelmesini söyledim. Oğlum gecikmeden geldi. Beni arabaya bindirdikten sonra Marmara Üniversitesi Araştırma Hastanesine götürmesini söyledim. Aynı zamanda Vali Beyi, Meclis Başkanını, İl başkanını ve grup Başkan Vekilini aradım. Kendilerine durumumla ilgili bilgi verdim. Sonrasında Marmara Üniversitesi Hastanesine gittiğim arabamın plakasını bildirdim. Bu bildiri üzerine, telefon trafiği kurularak hastanenin acil bölümünde gerekli hazırlığın yapılması başlatılıyor. Arabanın plakasını verdiğimden, beni yolda karşıladılar. Sedyeye alıp muayene odasına taşıdılar. İlk muayeneden sonra çeşitli tetkikler yapıldı. Purumer Amboli teşhisiyle derhal ameliyat edilmem gerektiğini söylediler.
Sigaranın marifetiyle, bacaklarımda oluşan damar tıkanıklığı yüzünden, kanım pıhtılanmış ve akciğerime pıhtı atmış. Sol akciğerin tamamını, sağında yarısı işlevini yitirmiştir denildi. Bunların derhal alınması gerekir. Aksi halde bir kaç saatlik ömrünüz kalmıştır, diye söylediler. Yaşama şansımın ne kadar olduğunu sorduğumda ise, almış olduğum cevap belki yüzde on gibi bir şansın olabilir denildi. O anda sanki dünya başıma çöktü. Epeyce bir süre konuşamadım. Birde bütün bedenim makineye bağlı olduğundan, oda durmadan beni sallayıp duruyordu. Tamam, doktor, madem yaşayacak zamanın azaldı, beni makinden alın, evime gidip evimde öleyim bari dedim.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair






















