Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Diyabetin 5 Farklı Türü Var

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA Yazar Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA
08 Mart 2018
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
İsveç ve Finlandiya’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, diyabetin (şeker hastalığı) aslında beş farklı türü olduğunu tespit etti ve her bir türe yönelik farklı tedaviler geliştirilebileceği sonucuna vardı.

Diyabet normalde tip 1 ve tip 2 diye iki farklı gruba ayrılıyor.

kasa fişiAncak İsveç ve Finlandiya’daki araştırmacılar durumun bundan daha karmaşık olduğunu ve buluşlarının diyabetle mücadelede kişiselleştirilmiş tedaviler döneminin habercisi olabileceğini söylüyor.

Ancak uzmanlar tedavi yöntemlerinde hemen bir değişim olmayacağına dikkat çekiyorlar.

Diyabet dünya genelinde her 11 yetişkinden birini etkiliyor ve kalp hastalığı, felç, körlük, böbrek yetmezliği ve uzuv kaybı riskini arttırıyor.

Tip 1 diyabet bir bağışıklık sistemi hastalığı. Bu durumda vücudun bağışıklık sistemi vücudun insilün fabrikaları olan beta hücrelerine saldırıyor ve kandaki şeker oranını kontrol edecek derecede insülin üretilemiyor.

Tip 2 diyabet ise genellikle kötü beslenme ve yaşam biçimiyle ortaya çıkıyor çünkü vücuttaki yağ oranı insülinin işe yaramasını engelleyebiliyor.

İsveçte’ki Lund Üniversitesi Diyabet Merkezi ve Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde yapılan araştırmada 14.775 hastanın kan örnekleri detaylı bir şekilde incelendi.

Lancet Diyabet ve Endokrinoloji dergisinde yayımlanan çalışmada, hastaların beş farklı gruba ayrılabileceği kaydedildi.

Grup 1 – Genel olarak klasik Tip 1 ile aynı olan ağır bağışıklık sistemi hastalığı – genç yaşlarda görülüyor, görünüşte sağlıklı insanlarda bağışıklık sisteminin saldırısı vücudun insülin üretememesine yol açıyor.

Grup 2– Ağır insülin etsikliği olan hastaların durumu Grup 1′ dekilere çok benziyor- gençler, vücut ağırlıkları sağlıklı sınırlarda olsa da vücut insülin üretmekte zorlanıyor, ancak bağışıklık sisteminin bunda bir rolü yok.

Grup 3 – Ağır insülin direnci bulunan hastalar, insülin üretiliyor ancak vücut artık buna bir tepki vermiyor.

Grup 4 – Obezite bağlantılı orta şiddetteki diyabet, genelde çok aşırı kilolu insanlarda görülüyor, ancak metabolik olarak normalden çok Grup 3’tekilere yakınlar

Grup 5 – Yaş bağlantılı orta şiddetteki diyabet- hastalar diğer gruplardan çok daha ileri yaşlarda ve hastalık daha orta şiddette seyrediyor.

Araştırmaya yapan ekipten Prof. Leif Groop, BBC ‘ye yaptığı açıklamada “Bu çok önemli bir şey. Hedefe yönelik ilaçlar anlamında gerçek bir adım atıyoruz. İdeal senaryoda bu buluş teşhise uygulanır ve hedefli bir tedavi uygulanır” dedi.

Groop diyabetin üç ağır çeşidinin diğerlerine göre daha agresif bir şekilde tedavi edilebileceğini vurguladı.

Bağışıklık sistemlerinde bir sorun olmadığı için Grup 2’deki hastalar şu anda Tip 2 olarak sınıflandırılıyor. Ancak araştırmaya göre bu grupta hastalık aşırı kilolu olmalarından çok beta hücrelerindeki bir arızadan kaynaklanıyor. Bu nedenle de belki de tedavileri Tip 1 hastalarına uygulananlara daha yakın bir seyir izleyebilir.

Grup 2’deki hastaların körlük riski, grup 3’tekilerin de böbrek hastalığı riski daha büyük, dolayısıyla bazı gruplar daha yakın takip edilirse daha iyi olabilir.

Daha iyi sınıflandırma

Imperial College London’dan Dr. Victoria Salem, çoğu uzmanın tip 1 ve tip 2 şeklindeki sınıflandırmanın çok da doğru olmadığını bildiğini söyledi.

Salem BBC’ye yaptığı açıklamada “Diyabeti bir hastalık olarak nasıl gördüğümüz konusundaki gelecek kesinlikle bu şekilde” dedi.

Ancak araştırmanın uygulanan tedavileri hemen bugün değiştirmeyeceğini de vurguladı.

Çalışma, sadece İskandinavyalı hastalar üzerinde yapıldı ve diyabet riski dünya genelinde çok büyük çeşitlilik gösteriyor ve özellikle Güney Asyalılar’da risk artıyor.

Dr. Salem said: “Hala bilinmeyen çok şey var. Genetik yapı ve çevresel etkilere balğ olarak 500’den fazla at grup olabilir. Bu çalışmada beş grup var ama bu sayı daha da büyüyebilir” dedi.

İngiltere Diyabet Vakfı’ndan Dr. Emily Burns de hastalığı daha iyi anlamanın “tedavileri kişiselleştirebileceğini ve gelecekte diyabet bağlantılı komplikasyon riskini azaltabileceğini” söyledi.

Burns “Bu araştırma Tip 2 diyabet türlerini daha iyi anlamakta umut vaat eden bir adım, ancak bunun hastalıkla yaşayan insanlar için ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için bu alt gruplar hakkında daha çok şey öğrenmeliyiz” dedi.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43253679

İsveç ve Finlandiya’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, diyabetin (şeker hastalığı) aslında beş farklı türü olduğunu tespit etti ve her bir türe yönelik farklı tedaviler geliştirilebileceği sonucuna vardı.

Diyabet normalde tip 1 ve tip 2 diye iki farklı gruba ayrılıyor.

kasa fişiAncak İsveç ve Finlandiya’daki araştırmacılar durumun bundan daha karmaşık olduğunu ve buluşlarının diyabetle mücadelede kişiselleştirilmiş tedaviler döneminin habercisi olabileceğini söylüyor.

Ancak uzmanlar tedavi yöntemlerinde hemen bir değişim olmayacağına dikkat çekiyorlar.

Diyabet dünya genelinde her 11 yetişkinden birini etkiliyor ve kalp hastalığı, felç, körlük, böbrek yetmezliği ve uzuv kaybı riskini arttırıyor.

Tip 1 diyabet bir bağışıklık sistemi hastalığı. Bu durumda vücudun bağışıklık sistemi vücudun insilün fabrikaları olan beta hücrelerine saldırıyor ve kandaki şeker oranını kontrol edecek derecede insülin üretilemiyor.

Tip 2 diyabet ise genellikle kötü beslenme ve yaşam biçimiyle ortaya çıkıyor çünkü vücuttaki yağ oranı insülinin işe yaramasını engelleyebiliyor.

İsveçte’ki Lund Üniversitesi Diyabet Merkezi ve Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde yapılan araştırmada 14.775 hastanın kan örnekleri detaylı bir şekilde incelendi.

Lancet Diyabet ve Endokrinoloji dergisinde yayımlanan çalışmada, hastaların beş farklı gruba ayrılabileceği kaydedildi.

Grup 1 – Genel olarak klasik Tip 1 ile aynı olan ağır bağışıklık sistemi hastalığı – genç yaşlarda görülüyor, görünüşte sağlıklı insanlarda bağışıklık sisteminin saldırısı vücudun insülin üretememesine yol açıyor.

Grup 2– Ağır insülin etsikliği olan hastaların durumu Grup 1′ dekilere çok benziyor- gençler, vücut ağırlıkları sağlıklı sınırlarda olsa da vücut insülin üretmekte zorlanıyor, ancak bağışıklık sisteminin bunda bir rolü yok.

Grup 3 – Ağır insülin direnci bulunan hastalar, insülin üretiliyor ancak vücut artık buna bir tepki vermiyor.

Grup 4 – Obezite bağlantılı orta şiddetteki diyabet, genelde çok aşırı kilolu insanlarda görülüyor, ancak metabolik olarak normalden çok Grup 3’tekilere yakınlar

Grup 5 – Yaş bağlantılı orta şiddetteki diyabet- hastalar diğer gruplardan çok daha ileri yaşlarda ve hastalık daha orta şiddette seyrediyor.

Araştırmaya yapan ekipten Prof. Leif Groop, BBC ‘ye yaptığı açıklamada “Bu çok önemli bir şey. Hedefe yönelik ilaçlar anlamında gerçek bir adım atıyoruz. İdeal senaryoda bu buluş teşhise uygulanır ve hedefli bir tedavi uygulanır” dedi.

Groop diyabetin üç ağır çeşidinin diğerlerine göre daha agresif bir şekilde tedavi edilebileceğini vurguladı.

Bağışıklık sistemlerinde bir sorun olmadığı için Grup 2’deki hastalar şu anda Tip 2 olarak sınıflandırılıyor. Ancak araştırmaya göre bu grupta hastalık aşırı kilolu olmalarından çok beta hücrelerindeki bir arızadan kaynaklanıyor. Bu nedenle de belki de tedavileri Tip 1 hastalarına uygulananlara daha yakın bir seyir izleyebilir.

Grup 2’deki hastaların körlük riski, grup 3’tekilerin de böbrek hastalığı riski daha büyük, dolayısıyla bazı gruplar daha yakın takip edilirse daha iyi olabilir.

Daha iyi sınıflandırma

Imperial College London’dan Dr. Victoria Salem, çoğu uzmanın tip 1 ve tip 2 şeklindeki sınıflandırmanın çok da doğru olmadığını bildiğini söyledi.

Salem BBC’ye yaptığı açıklamada “Diyabeti bir hastalık olarak nasıl gördüğümüz konusundaki gelecek kesinlikle bu şekilde” dedi.

Ancak araştırmanın uygulanan tedavileri hemen bugün değiştirmeyeceğini de vurguladı.

Çalışma, sadece İskandinavyalı hastalar üzerinde yapıldı ve diyabet riski dünya genelinde çok büyük çeşitlilik gösteriyor ve özellikle Güney Asyalılar’da risk artıyor.

Dr. Salem said: “Hala bilinmeyen çok şey var. Genetik yapı ve çevresel etkilere balğ olarak 500’den fazla at grup olabilir. Bu çalışmada beş grup var ama bu sayı daha da büyüyebilir” dedi.

İngiltere Diyabet Vakfı’ndan Dr. Emily Burns de hastalığı daha iyi anlamanın “tedavileri kişiselleştirebileceğini ve gelecekte diyabet bağlantılı komplikasyon riskini azaltabileceğini” söyledi.

Burns “Bu araştırma Tip 2 diyabet türlerini daha iyi anlamakta umut vaat eden bir adım, ancak bunun hastalıkla yaşayan insanlar için ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için bu alt gruplar hakkında daha çok şey öğrenmeliyiz” dedi.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43253679

İsveç ve Finlandiya’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, diyabetin (şeker hastalığı) aslında beş farklı türü olduğunu tespit etti ve her bir türe yönelik farklı tedaviler geliştirilebileceği sonucuna vardı.

Diyabet normalde tip 1 ve tip 2 diye iki farklı gruba ayrılıyor.

kasa fişiAncak İsveç ve Finlandiya’daki araştırmacılar durumun bundan daha karmaşık olduğunu ve buluşlarının diyabetle mücadelede kişiselleştirilmiş tedaviler döneminin habercisi olabileceğini söylüyor.

Ancak uzmanlar tedavi yöntemlerinde hemen bir değişim olmayacağına dikkat çekiyorlar.

Diyabet dünya genelinde her 11 yetişkinden birini etkiliyor ve kalp hastalığı, felç, körlük, böbrek yetmezliği ve uzuv kaybı riskini arttırıyor.

Tip 1 diyabet bir bağışıklık sistemi hastalığı. Bu durumda vücudun bağışıklık sistemi vücudun insilün fabrikaları olan beta hücrelerine saldırıyor ve kandaki şeker oranını kontrol edecek derecede insülin üretilemiyor.

Tip 2 diyabet ise genellikle kötü beslenme ve yaşam biçimiyle ortaya çıkıyor çünkü vücuttaki yağ oranı insülinin işe yaramasını engelleyebiliyor.

İsveçte’ki Lund Üniversitesi Diyabet Merkezi ve Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde yapılan araştırmada 14.775 hastanın kan örnekleri detaylı bir şekilde incelendi.

Lancet Diyabet ve Endokrinoloji dergisinde yayımlanan çalışmada, hastaların beş farklı gruba ayrılabileceği kaydedildi.

Grup 1 – Genel olarak klasik Tip 1 ile aynı olan ağır bağışıklık sistemi hastalığı – genç yaşlarda görülüyor, görünüşte sağlıklı insanlarda bağışıklık sisteminin saldırısı vücudun insülin üretememesine yol açıyor.

Grup 2– Ağır insülin etsikliği olan hastaların durumu Grup 1′ dekilere çok benziyor- gençler, vücut ağırlıkları sağlıklı sınırlarda olsa da vücut insülin üretmekte zorlanıyor, ancak bağışıklık sisteminin bunda bir rolü yok.

Grup 3 – Ağır insülin direnci bulunan hastalar, insülin üretiliyor ancak vücut artık buna bir tepki vermiyor.

Grup 4 – Obezite bağlantılı orta şiddetteki diyabet, genelde çok aşırı kilolu insanlarda görülüyor, ancak metabolik olarak normalden çok Grup 3’tekilere yakınlar

Grup 5 – Yaş bağlantılı orta şiddetteki diyabet- hastalar diğer gruplardan çok daha ileri yaşlarda ve hastalık daha orta şiddette seyrediyor.

Araştırmaya yapan ekipten Prof. Leif Groop, BBC ‘ye yaptığı açıklamada “Bu çok önemli bir şey. Hedefe yönelik ilaçlar anlamında gerçek bir adım atıyoruz. İdeal senaryoda bu buluş teşhise uygulanır ve hedefli bir tedavi uygulanır” dedi.

Groop diyabetin üç ağır çeşidinin diğerlerine göre daha agresif bir şekilde tedavi edilebileceğini vurguladı.

Bağışıklık sistemlerinde bir sorun olmadığı için Grup 2’deki hastalar şu anda Tip 2 olarak sınıflandırılıyor. Ancak araştırmaya göre bu grupta hastalık aşırı kilolu olmalarından çok beta hücrelerindeki bir arızadan kaynaklanıyor. Bu nedenle de belki de tedavileri Tip 1 hastalarına uygulananlara daha yakın bir seyir izleyebilir.

Grup 2’deki hastaların körlük riski, grup 3’tekilerin de böbrek hastalığı riski daha büyük, dolayısıyla bazı gruplar daha yakın takip edilirse daha iyi olabilir.

Daha iyi sınıflandırma

Imperial College London’dan Dr. Victoria Salem, çoğu uzmanın tip 1 ve tip 2 şeklindeki sınıflandırmanın çok da doğru olmadığını bildiğini söyledi.

Salem BBC’ye yaptığı açıklamada “Diyabeti bir hastalık olarak nasıl gördüğümüz konusundaki gelecek kesinlikle bu şekilde” dedi.

Ancak araştırmanın uygulanan tedavileri hemen bugün değiştirmeyeceğini de vurguladı.

Çalışma, sadece İskandinavyalı hastalar üzerinde yapıldı ve diyabet riski dünya genelinde çok büyük çeşitlilik gösteriyor ve özellikle Güney Asyalılar’da risk artıyor.

Dr. Salem said: “Hala bilinmeyen çok şey var. Genetik yapı ve çevresel etkilere balğ olarak 500’den fazla at grup olabilir. Bu çalışmada beş grup var ama bu sayı daha da büyüyebilir” dedi.

İngiltere Diyabet Vakfı’ndan Dr. Emily Burns de hastalığı daha iyi anlamanın “tedavileri kişiselleştirebileceğini ve gelecekte diyabet bağlantılı komplikasyon riskini azaltabileceğini” söyledi.

Burns “Bu araştırma Tip 2 diyabet türlerini daha iyi anlamakta umut vaat eden bir adım, ancak bunun hastalıkla yaşayan insanlar için ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için bu alt gruplar hakkında daha çok şey öğrenmeliyiz” dedi.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43253679

İsveç ve Finlandiya’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, diyabetin (şeker hastalığı) aslında beş farklı türü olduğunu tespit etti ve her bir türe yönelik farklı tedaviler geliştirilebileceği sonucuna vardı.

Diyabet normalde tip 1 ve tip 2 diye iki farklı gruba ayrılıyor.

kasa fişiAncak İsveç ve Finlandiya’daki araştırmacılar durumun bundan daha karmaşık olduğunu ve buluşlarının diyabetle mücadelede kişiselleştirilmiş tedaviler döneminin habercisi olabileceğini söylüyor.

Ancak uzmanlar tedavi yöntemlerinde hemen bir değişim olmayacağına dikkat çekiyorlar.

Diyabet dünya genelinde her 11 yetişkinden birini etkiliyor ve kalp hastalığı, felç, körlük, böbrek yetmezliği ve uzuv kaybı riskini arttırıyor.

Tip 1 diyabet bir bağışıklık sistemi hastalığı. Bu durumda vücudun bağışıklık sistemi vücudun insilün fabrikaları olan beta hücrelerine saldırıyor ve kandaki şeker oranını kontrol edecek derecede insülin üretilemiyor.

Tip 2 diyabet ise genellikle kötü beslenme ve yaşam biçimiyle ortaya çıkıyor çünkü vücuttaki yağ oranı insülinin işe yaramasını engelleyebiliyor.

İsveçte’ki Lund Üniversitesi Diyabet Merkezi ve Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde yapılan araştırmada 14.775 hastanın kan örnekleri detaylı bir şekilde incelendi.

Lancet Diyabet ve Endokrinoloji dergisinde yayımlanan çalışmada, hastaların beş farklı gruba ayrılabileceği kaydedildi.

Grup 1 – Genel olarak klasik Tip 1 ile aynı olan ağır bağışıklık sistemi hastalığı – genç yaşlarda görülüyor, görünüşte sağlıklı insanlarda bağışıklık sisteminin saldırısı vücudun insülin üretememesine yol açıyor.

Grup 2– Ağır insülin etsikliği olan hastaların durumu Grup 1′ dekilere çok benziyor- gençler, vücut ağırlıkları sağlıklı sınırlarda olsa da vücut insülin üretmekte zorlanıyor, ancak bağışıklık sisteminin bunda bir rolü yok.

Grup 3 – Ağır insülin direnci bulunan hastalar, insülin üretiliyor ancak vücut artık buna bir tepki vermiyor.

Grup 4 – Obezite bağlantılı orta şiddetteki diyabet, genelde çok aşırı kilolu insanlarda görülüyor, ancak metabolik olarak normalden çok Grup 3’tekilere yakınlar

Grup 5 – Yaş bağlantılı orta şiddetteki diyabet- hastalar diğer gruplardan çok daha ileri yaşlarda ve hastalık daha orta şiddette seyrediyor.

Araştırmaya yapan ekipten Prof. Leif Groop, BBC ‘ye yaptığı açıklamada “Bu çok önemli bir şey. Hedefe yönelik ilaçlar anlamında gerçek bir adım atıyoruz. İdeal senaryoda bu buluş teşhise uygulanır ve hedefli bir tedavi uygulanır” dedi.

Groop diyabetin üç ağır çeşidinin diğerlerine göre daha agresif bir şekilde tedavi edilebileceğini vurguladı.

Bağışıklık sistemlerinde bir sorun olmadığı için Grup 2’deki hastalar şu anda Tip 2 olarak sınıflandırılıyor. Ancak araştırmaya göre bu grupta hastalık aşırı kilolu olmalarından çok beta hücrelerindeki bir arızadan kaynaklanıyor. Bu nedenle de belki de tedavileri Tip 1 hastalarına uygulananlara daha yakın bir seyir izleyebilir.

Grup 2’deki hastaların körlük riski, grup 3’tekilerin de böbrek hastalığı riski daha büyük, dolayısıyla bazı gruplar daha yakın takip edilirse daha iyi olabilir.

Daha iyi sınıflandırma

Imperial College London’dan Dr. Victoria Salem, çoğu uzmanın tip 1 ve tip 2 şeklindeki sınıflandırmanın çok da doğru olmadığını bildiğini söyledi.

Salem BBC’ye yaptığı açıklamada “Diyabeti bir hastalık olarak nasıl gördüğümüz konusundaki gelecek kesinlikle bu şekilde” dedi.

Ancak araştırmanın uygulanan tedavileri hemen bugün değiştirmeyeceğini de vurguladı.

Çalışma, sadece İskandinavyalı hastalar üzerinde yapıldı ve diyabet riski dünya genelinde çok büyük çeşitlilik gösteriyor ve özellikle Güney Asyalılar’da risk artıyor.

Dr. Salem said: “Hala bilinmeyen çok şey var. Genetik yapı ve çevresel etkilere balğ olarak 500’den fazla at grup olabilir. Bu çalışmada beş grup var ama bu sayı daha da büyüyebilir” dedi.

İngiltere Diyabet Vakfı’ndan Dr. Emily Burns de hastalığı daha iyi anlamanın “tedavileri kişiselleştirebileceğini ve gelecekte diyabet bağlantılı komplikasyon riskini azaltabileceğini” söyledi.

Burns “Bu araştırma Tip 2 diyabet türlerini daha iyi anlamakta umut vaat eden bir adım, ancak bunun hastalıkla yaşayan insanlar için ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için bu alt gruplar hakkında daha çok şey öğrenmeliyiz” dedi.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43253679

Paylaş
Önceki Yazı

Dünyayı Emekçi Kadınlar Kurtaracak..

Sonraki Yazı

Sarıeroğlu: Taşerona Kadro Sürecinde Aksama Yok

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

İlişkili Yazılar

Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Felç Riskini Artırıyor

08 Aralık 2024
5k
Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor

06 Aralık 2024
5k
Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor
Genel Eğitim

Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor

30 Kasım 2024
5k
Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Rezaleti

29 Kasım 2024
5k
Sonraki Yazı

Sarıeroğlu: Taşerona Kadro Sürecinde Aksama Yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap