5.BÖLÜM VE 1. KISIM
Babam Molla Kara’ya Ermeni tehditti.
MOLLA KARA’NIN ÇALIŞMA YAŞAMI
Molla Kara büyük bir varlık sahibi olmasına binaen, 1919 da köy muhtarı olarak görev yapmaktaydı. Ruslar Kars’a hâkim değillerdi. Kars tamamen Ermenilere teslim edilmişti. Ermeni, çeteleri Kars’ın çeşitli köylerine baskınlar düzenliyor ve köyleri yağma ve talan ediyorlardı. Girdikleri her köyü ve her mezrayı yakıp yıkıyorlardı. Baskın yaptıkları köylerden ganimet topluyorlardı. Bu duruma karşı çıkanları öldürüyorlardı. Birçok yerlerde kadın ve çocuk demeden topluca samanlıklara doldurup üstlerine gazyağı dökerek yakıyorlardı. Bazı köylerde kadınların gözleri önünde erkeklerin bacak derilerini soyuyor ve soydukları alanlara tuz basarak işkence ediyorlardı. Bu vahşeti yapan Ermeni komitacıların, Kars’ta ve Ardahan’da soy kırım hareketleri kanlı bir biçimde devam ediyordu.
Bu komitacıların yaptıkların en büyük katliamlardan birisini yine, Kars’ın, Subatan Köyünde gerçekleştirmişlerdi. Bu köydeki katliamda, kadın ve çocukları topluca öldürdükten sonra, kazmış oldukları çukura gömmüşlerdi. Amaçları Gürcülerle birlikte, Rus Devriminin boşluğundan ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasından yararlanarak, bu bölge topraklarını kendi sınırları içine katmaya, çalışmaktı. Bu yaptıklarıyla birlikte arzu ve istekleri, Doğu Anadolu’nun kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlard
Mondros ateş kes antlaşması sonrasında, Osmanlı ordularının silah bırakması sonrasında, Doğu Anadolu’nun bu gerekle boşaltmasını fırsat bilmekteydiler. Bu idari ve askeri boşluğun oluşması, bölgede Kars, Ardahan ve Artvin’de yaşayan insanları tedirgin etmekteydi.
Halkın tedirginliğinden istifadeyle, Ermeni ve Gürcü Komitacılar, önlerine çıkan insanlara insanlık dışı davranışlarda bulunuyorlardı. Ermenilerin ve Gürcülerin bu acımasızca davranışları, 23 Nisan 1920 de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini harekete geçirmiş oldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun hükümet Başkanı Mustafa Kemal, Kars, Ardahan ve Artvin’i Ermeni mezaliminden kurtarmak için, Ermeni ve Gürcülere karşı, savaş açılmasına, Büyük Millet Meclisi’nden karar çıkartmış oldu. Çıkarılan meclis kararı gereği, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum dâhil bu iller geri alınacaktı. Bunun içinde, Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’ya, Türkiye Büyük Millet Meclisinin almış olduğu kararı tebliğ ederek, harekete geçmesi istemişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin almış olduğu kararın tebliği üzerine, Kâzım Karabekir Komutasındaki birlikler, Halit Paşanın sevk ve idaresi altında, 28 Eylül 1920’de harekete geçmiş oldu. Bu hareket neticesinde 30 Ekim 1920’de Kars’ı geri alındıktan sonra. Kars bölgesinde halka zulüm eden Ermenilerden temizlemesini hareketi süreklilik içinde devam ederek, Ermeni çetecilerinin peşine düşülmüş olunuyor. Bu heyecanla harekete gecen kuvvetler, dur durak bilmeden doğuya doğru ilerlemeye devam etmiş olurlar. Hareket halinde ki ordunun önünden kaçan komitacıların bir gurubu, Koçköy’üne geliyor. Koçköy’e gelir gelmez de Köy Muhtarı olan Molla Kara’yı esir alıyorlar. Ellerini bağlayarak köy camisinin avlusuna getirip dikiyorlar. Kendisinden, halkın elinde bulunan silâhlarını teslim edilmesini istiyorlar.
Şayet silahlarınızı akşama kadar teslim etmezseniz, bu köyde tek canlı bırakmayız, diyorlar.
Bu tehdit üzerine, Molla Kara köy bekçisi olan Kerem’e, evlerde bulunan üç açılan tüfekleri getirmesini söylüyor. Zaten üç acılan tüfekler pek kullanışlı olmayan ve işe yaramayan tüfeklerdi. Maksadı belayı başından atmaktı.
Bu nedenle Bekçi Kerem’e, onların anlamayacağı şekilde, git üç açılan tüfekleri karanlık basıncaya kadar yavaş yavaş getir, diyor. Bekçi Kerem’e sıkı sıkı tembihleyerek, gittiğin evde ki eli silâh tutanlara deki, savaşmaya hazır olsunlar. Elleri tetikte benden haber beklemeden, hava kararır kararmaz köy meydanına baskın yapsınlar. Böylece bunları burada yok edelim, başka çaremiz kalmadı sözünü söylemiş oluyor.
Kerem, almış olduğu talimatı aynen yerine getiriyor. Üç açılan tüfekleri ağır ağır getirip camının avlusunda bekleyenlere teslim ediyor. Bu tüfekler geldikçe, Ermeni çetecileri daha hızlı hareket etmesini istiyorlar. Hava kararmadan bütün silahları istiyoruz, yoksa hepinizi samanlıklara doldurup yakacağımızı bilin, diyorlar! Sürekli olarak tehdide devam ediyorlar!
Gün akşama yaklaştığı bir anda, çetecilerin yol gözetleyenlerden birkaç kişi caminin avlusuna telaşlı bir biçimde giriyorlar. Çeteci başı olan kişiye derhal buradan kaçalım, diyorlar. Bu anda buraya doğru büyük bir askeri birliğin gelmekte olduğunu gördük diyorlar.
Bu haberi duyan Molla Kara, bekçi Kerem’e, vakit tamam, gereğini yapmanın tam zamanıdır, diyor.
DEVAM EDECEK.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















