İran olayları bir kez daha gösterdi ki, emperyalizm, ekonomik güvenliği yeterli olmayan ülkelere karşı, ilk saldırısı, ekonomik tetikçilik oluyor.
Ambargolar ile başlayan ekonomik tetikçilik, iç bünyedeki birliği ve dirliği zedeliyor. Hassaslaşan toplulukları devşirilmiş ajanlarla harekete geçirmek kolaylaşıyor.
Bu durumda iki yol kalıyor. Ya Amerika’ya teslim olmak ve onun isteklerini yerine getirmek, ya da direnmek.
Tuzu kuru olanlar direnmek yerine teslim olmayı sağlık verirken, zaten fazla kaybedecek bir şeyi olmayanlar da direnmeden yana tercih yapıyor.
Ne zaman Amerikan talepleri yükselir ve iç cephemizden bir mevziimizi kaybetme tehlikesi ile karşılaşırız, direnme ekonomisini esas alan yazılar yazarım.
Devletin tepesinden gelen sesler, geç de olsa, bu tehdidin görülmeye başlandığını gösteriyor.
Ekonomik güvenliğin artık askeri güvenlikten daha öne çıktığını söyleyenler var.
İran’a uygulanan ambargonun, İran iç dünyasını nasıl hassaslaştırdığından yola çıkarak, bize uygulanacak bir ambargonun neler olabileceği ve hangi sonuçlar doğuracağı hususunda, alınması gereken acil önlemleri sıralamak isterim.
Bankalar arası para transferinde mümkün olduğunca dolar üzerinde transfer yapılmaması için gerekli önlemleri almak.
Ülkemiz içinde dolar kullanımını asgariye indirmek. Kiraların dolar ile ödenmesi gibi Türk parasıyla kolayca yapılacak işlerden başlamak.
Ülke içindeki dolar spekülasyonuna karşı gerekirse kambiyo sistemini yeniden ihdas etmek.
Çin ve Rusya arasında uygulanmaya başlanan kendi paralarıyla ticaret yapma sistemini uygulamanın yollarını aramak.
Ülke içi para transferinde Amerikan SWİFTsiteminden derhal çıkmak.
Orta vadede yapılması gerekenler.
Böyle zor günlerde, ekonomik kaderimizi ve ekonomik güvenliğimizi, yabancı ortaklı, kar hırsının dışında hiçbir ülke kaygısı taşımayan kurum ve kişilerle bırakamayacağımız açıktır.
Direnme ekonomisi için elzem olan stratejik kurumları derhal millileştirmek.
Dış borç alıp tüketim ile büyümek yerine üretim ekonomisinin gereği için Devlet Planlama Teşkilatı etkinleştirilmelidir. Teşkilatın yapacağı Acil eylem Planlarına göre üretim ekonomisine geçiş yapılmalıdır.
Bu acil eylem planının ilk işi; gıda kıtlığının önüne geçmek için, tarımda kendine yeterli ülke olmanın, esaslarını kısa sürede hayata geçirmek olmalıdır.
Bir taraftan ekonomide dışa bağımlılığı aşağıya çekerken öte yandan Çin, Rusya, İran, Irak, Venezüella, Hindistan, Pakistan ve ABD ile çatışma içinde olan ülkeler ile ticaret antlaşmaları yapılmalıdır.
Sakın amma da abartmışsın demeyin. Bakın Abdullah Gül bir konuşmasında ne demiş.
“Hepimiz evimizin içini düzene koymalıyız. Bunu yapmadığımız süre, bir gün gelir ya insanlar ayaklanır veyahut da dış müdahale kaçınılmaz hale gelir.”
Amerika ateşli silahını kullanmadan önceki son silahı ambargolardır. Ambargolar dolar üzerinden yürütülür. SWİF üzerinden yürütülür. Acil olan da budur.
Asıl, acil eylem planının da, iç cephede birliği sağlamak olduğunu, bilmem söylemeye gerek var mıdır?
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















