Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Gıda Tarihimizde Öğle Yemeği Yoktur

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA Yazar Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA
12 Ekim 2017
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
İstanbul’da doğduk; büyüdük ve yaşıyoruz. Gözümüzü açtığımızdan beri sabahleyin kahvaltıyı öğrendik. Öğleyin de akşam olduğu gibi yemek yendiğini gördük. Yalnız evin efendisi bulunduğundan en mutena yemeklerin akşama bırakıldığını ve öğleyin mutlaka kurulan sofraya daha hafif yemeklerin konduğunu da hep biliriz.

kasa fişiEh bütün dünyada da böyle. Bunda şaşacak Bir şey yok. Fakat Anadolu’da dolaşırken görüyoruz ki sabahleyin kuvvetli bir yemek var. Öğleyin yenmiyor. Akşamleyin bilhassa köylerde kâfi aydınlanma olmadığı ve öğle yemeği de yenmediğinden güneş batmadan önce gün aydınlığının son saatine yemek var.

Buna hâlâ birçok yerlerde devam olunuyor.

Bu nereden geliyor? Tarihimizde vakfiyelerden ve İstanbul’daki imaret aşhanelerinden sabahleyin kuşluk vaktinde ve bir de akşamleyin yemek öğrencilere ve vakfın diğer memurlarına veriliyor. Bazı devlet memurları da imaretten yemek alıyor. Ya orada yiyor; veyahut evine götürüyor. Onlara akşam yemeği vermek yok. Lakin öğrenciler ve onlardan verilenlerden kalanın fazlasının verildiği fakirler var.

Selçuklu, beylikler ve Osmanlı vakfiyelerinde de böyle. Pekiyi öğle yemeği nereden çıkıyor?

Bu da 125 sene önce Tanzimat ile bir nevi Avrupaperestlik olarak, esas ana prensipler üzerinde olmayarak sırf bir nevi alafrangalık da maalesef beraber girdiğinden esaslaşıyor.

XVIII. asırda da Garp’da bu var diye de halk kitlesi arasında değil; aristokratlarda veyahut ele geçirdikleri haksız servetlerle öyle geçinmek isteyenlerde ifşa edilmeyen bir Avrupa modası olarak yer aldığını görüyoruz. Lakin bizim kendi malımız olan hafta ve erfane ile gidilen gezintilerinde yemek yine öğleye yaklaşık olmakla beraber tam o değildir. Sofra kurulu durur, önce birlikte yemek yenir. Sonra gezenler, tozanlar, acıkanlar, susayanlar; o hazır sofrada duranlardan gide gele çimlenirler. Fakat esas yine kuşluk yemeğidir. Gezintilerde de bu anane bozulmaz. İmaretler’de yine yemekler iki öğün verilir.

Öğle yemeği ve Tanzimat

Tanzimat’tan beri sanki kafaca yapılacak bir değişiklik kalmamış gibi sırf bu alafrangalığı taammümü büyük şehirlerde ve onların yakınında olup buralarla teması olan köylere zaman zaman sirayet etmiş ve lakin oralarda ve bilhassa başşehir İstanbul’da yine imaret aşhaneleri yakın zamanda kapanıncaya kadar sabah ve akşam usulünden vazgeçmemiş; muhafazakar halk da bu zengin sonradan görmüşlerin alafrangalığına uymamıştır.

Mesela büyükbabam (1829- 1888) devrinin cidden hattatlarından Mehmed Şevki Efendi evinde bu eski anane bozulmamış, kuşluk yemeği kalkmamış; herkes aynı sofrada sabahleyin; akşama kadar acıkmayacak şekilde karnını doyurmuş. Şevki Efendi, bu sofradan ancak birkaç günler durmasından bayatlamış ekmek parçalarını suya banarak yemiş, onun esaslı yemeği akşamlara inhisar etmiştir. Gece hayatı yoktur. Güneş batmadan akşam yemeği yenir. Badehu namaz eda edilir; mum ışığında yatsı beklenir. O da eda edildikten sonra yatılır. Lakin kendisi başta olmak üzere herkes güneş doğmadan kalkar.

Evinde çoluk çocuk günde iki öğün doyarak yer. Zira hayat ele geçen paranın çokluğuna nazaran ucuzdur. Fakat kendisi bir öğün; o da akşamlayın kuvvetlice yer ve istirahata çekilir.

Öğleyin acıktığı tahmin olunmaz. Zira midesinden daha hazım olunacak gıdalar boşalmamıştır. Sabahleyin biraz su ile ekmek; öğleyin pek acıkırsa belki bir şerbet. İşte günlük hayatı. Fakat şu var ki çalışması fasılasız ve yorulmayarak devam etmiştir.

Bittabi ailemize teallük ettiği için verdiğim bu misal tek de değildir. İstanbul’da hemen hemen umumidir. Demek Tanzimat muayyen zümreler haricinde XX. asır başına gelinceye kadar halk ve orta halliler arasında bu eski ananeyi bozamamıştır.

XX. asır başlangıcında iş değişmiş; umumileşmiştir. Ne var ki Garp ve bilhassa Amerika bu garip ve asla sıhhî olmayan ve bilhassa kafa ve vicdaniyle çalışacakları yoran öğle yemeği usulünden feragat yolunu tutmuştur.

İngiliz halkında öğle yemeği yok

Lakin Avrupa’da bilhassa İngiltere’de dünyanın eski usulüne uyarak öğle yemeği halk tabakası arasında yoktur. Onlar da sabahleyin kuvvetli yerler ve akşama kadar yemezler; öğleden sonraki çalışma verimi düşmez.

Bizde böyle mi? Yemek biraz da insanları hasta etmek demekdir. Bilhassa öğleyin çok yemek yiyen insan âtıllaşır, kafası işlemez. Bir nevi yemek hastası olur. Oturduğu yerde uyur. Hele memur ise yediği yemek miktarınca tenbelleşir; iş ve gücünü kaytarır, yani iş verimi azalır. Bu yüzden günde binlerce iş saati heder olur. Öğleden öncesi faaliyet ve işgüzarlık öğleden sonra devam ettirilemez.

Bu öğle yemeği bütün dünya yüzünde yeniden ele alınacak bir sosyal ve ekonomik bir problem olmuştur. Birçok şahıslar bunu kendi üzerlerinde yapmağa muvaffak olmuşlardır. Hele yatılı mekteplerde öğle yemekleri düşünülecek ve acil hal çaresi arayan bir konudur. Öğleyin mükemmel yiyen bir çocuk öğleden sonraki derslerini dikkatle takib edemez. Uyuklamalar ve söylenenler üzerinde düşünememek hep öğleden sonradır. Ve bu cihetle bu derslerden tam ve müspet netice elde edilemez.

Mekteplerimizde bizim orta ve yüksek tahsil devrelerimizde ekmek ve peynirle vakit geçiştirirken fakir talebenin derslerinde ve imtihanlarda muvaffak olma sebeplerinden biri de bu yoksulluklarıdır. Zengin çocuğu ve yatılı okullarda mükemmel öğle yemeği yiyenlerin muvaffakiyetleri daima düşüktür.

Bunu dünya çapında bir mesele olarak bugünkü pek de yerinde yolunda olmayan kıt düşüncelerimizle hal yoluna gitmek zordur. Fakat fertler kendilerini kurtarma yoluna gidebilir; öğle yemeklerini memurlar ve öğrenciler ve öğretmenler kaldırarak yerine hafif bir sandviçle işi geçiştirebilirse cemiyeti bundan değil; amma kendi kafalarını ve sağlıklarını ve iş zamanında kendilerini yemek hastası yapmaktan kurtarmış olurlar.

On asır önce dünyanın en büyük ve çok değerli Müslüman hekimi Buharalı İbn Sina der ki: “Günde bir defa ye; kuvvetli ye; bu sana kâfi gelir; zira bağırsaklarımız uzun olduğundan hazım devresi uzun sürer. Eğer bağırsaklarımız kuşlarınki gibi kısa olsaydı nefes alır gibi yerdik.”

Süheyl Ünver, Salname 1970 Yıllığı, sf 90-94

Kaynak: http://www.dunyabizim.com/alinti/25977/suheyl-unver-gida-tarihimizde-ogle-yemegi-yoktur

Paylaş
Önceki Yazı

Ecdadına Rahmet Türkiye, Artık Senin Bileğini Kimse Bükmez

Sonraki Yazı

Dünden Bu Güne!

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

İlişkili Yazılar

Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Felç Riskini Artırıyor

08 Aralık 2024
5k
Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor

06 Aralık 2024
5k
Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor
Genel Eğitim

Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor

30 Kasım 2024
5k
Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Rezaleti

29 Kasım 2024
5k
Sonraki Yazı

Dünden Bu Güne!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap