Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Osman BINARÖNÜ

Atı Alan Çanakkale’yi Geçti

obinaronu Yazar obinaronu
18 Mart 2009
Osman BINARÖNÜ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

(Çanakkale ruhsuzluğunun neresindeyiz)

“bir asker için mutluluk veren bir şey varsa, Türklerle omuz omuza savaşmaktır diyebilirim. Fakir insanlardı; buğday kırığından yapılmış çorba en önemli yemekleri idi; sağlıksız  su içerlerdi; çamur barınaklarda yatarlardı; fakat en modern silah ve araçlarla donanmış düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaşırlardı. Bu insanların kalplerinde sadece ve sadece ulvi bir vatan sevgisi vardır. Ölüme onlar kadar gülümseyerek giden bir millet daha görmedim.

Beşinci Osmanlı Ordusu Kumandanı

Mareşal Liman Von Sanders

                                                               ********

ÇANAKKALE. Bir milletin sistemli ve  istemli olarak yok edilmesinin ve o milletin bağlı olduğu dinin şeytanlaştırılarak iş görmez hale getirilmesinin , tarihin fotoğraf albumünde yer alan en kanlı siyah beyaz resimi. Bahsedilen millet İslam milleti. Bahsedilen din İslam dini.

Seküler – laik kesim tarafından hurafeler yığını olarak adlandırılan ve sözde dincilerin (ki bahsedilen mütedeyyin kesimdir) abartılan manevi duygularını (yine belirtmeden geçemeyeceğim: toplum içinde namaz kılmak bile bu insanlar için abartılmış bir manevi duygu olarak görülür)   barındıran bir coğrafya. Coğrafya demekle hata etmiş olabilirim. Zira coğrafyalar sadece harita üzerinde kalan kara parçaları olmaktan öteye geçemezler. Bir çoğrafi bölgenin alameti: iklimi, yüz ölçümü, metre kareye kaç mm yağış aldığı ve ve sair şeylerdir. O bir kara parçası olmaya mahkumluğu içinde barındırır. Metre kareye düşen mermi ve kan miktarını,  kendi dar sınırlarını aşarak İslam ümmetinin geniş sınırlarına varmayı  başarabilen yüzölçümünü, 1 metre küp havanın içinde uçuşan KUR’AN harflerini ve 250.000 ölmeyen diriyi beynimize hapseden bir mekana coğrafya denemez. Adını koyamadığımız  ve bu ad koyamamanın aczini yaşadığımız  acıklı    bir resim Çanakkale.

1099 da II. Urbanus’un başlattığı haçlı zihniyetinin çağlara yayılmasının sonucu  ve bu zihniyetin kendini hapsettiği seküler – kapitalizmin insanlığın son kalesi olarak adlandırılan Osmanlıya yani islam’a karşı giriştiği  bu ucube hareketlenmeyi o ucube zihniyetten ithal edilmiş (anmaları ve değerleri haftalara ve günlere hapsetme geleneği) bir davranış biçimi ile anma, anlama ve anlamlandırmanın burukluğu her zamanki gibi yer ediyor içime. Çanakkale = 18 Mart  Eşitlemesi yaparak tarihin bu kötü  ama bir o kadarda ders veren senaryosunu bir güne hapsetmek insanaltı bir davranış ne yazık ki. Bütünün halini görüp, onu düştüğü yerden kaldırmak için bireysellikten soyutlanmış insan tipinin  toplu halde çekilmiş bu fotoğrafını senede bir gün hatırlamak. Böyle  yapmakla diri kalan o ölülere en büyük kötülüğü yapıyoruz inanınki.

********

Tarihin o sayfalarını karıştırdığımızda aslında Çanakkale de kaybetmediğimizi İslam’ın bize bahşettiği Cihad ruhu ile( ki şimdilerde ne yazık ki diğer kavramlarımız gibi içi boşaltılarak hadım edilmiştir) ağır aksak da olsa kazandığımızı görürüz. Görülen başka bir şey ise  7 düvele karşı kazandığımız zaferin  insanlığın kaybetmesine engel olmadığı , yetmediği ,yetirilmediği  küre haline getirilerek küreşelleştirilen dünyanın hal ve ahvali… Ahmet Cevdet paşa tarafından “insanlığın son kalesi” diye adlandırılan   ve  gerçek anlamda medeniyet tasavvurunun pratikteki yansıması olarak değerlendirebileceğimiz Osmanlının tarih sahnesinden al aşağı edilmesi  emanetin al aşağı edilmesi  şeklinde bilinmeli. Mümin (yani emin olan. emine kökünden gelmiştir ve can ile malın emanetinde bir kusur  bulunmadığı zat anlamına gelir) ‘in  emanete hıyanetlik içinde bulunmayarak fethettiği yerdeki gayri müslimi yani ermeniyi, yani rumu, yani süryaniyi  ve yahudiyi sulh ve sukun içinde yaşatması; bir zaman sonra müminin al aşağı edilerek  ve oluşturulan berrak medeniyetin kötülenerek tekil medeniyetlerin kurulup kaosa yol açmaşı, Osmanlının kazanmış-kaybeden bir kimliğe bürünmesinden çok Osmanlının değil insanlığın kaybettiğini gözler önüne  seriyor.

Cetvel devletleri olarak adlandırmamızda bir sakınca olmayan ve sınırlarının sömürülecek maden miktarı çeşidine göre değiştirildiği  devletlerdeki kaos tam bu noktada iyi bir örnek teşkil ediyor. Irak’ın tabut devleti olması , Filistin’in  caniliğin adı olarak tarih sayfasında yer edinmesi , Afganistan’ın kokain ticaretindeki kelebek vadisi ile anılması, Ermenistan büyük olma hayali peşinde koşturularak orda burada katliam yapması ,Yunanistan enosis hayali ardında sürüklenip başkalarının kültür mirasını kendi kütüğüne yazmaya çalışması, Sırbistan’ın  soykırım maşası haline gelmesi ve dünyanın gün yüzü görmemesi emanetin ehline verilmemesinden kaynaklanmakta.  İşte haçlı seküler zihniyetin emanet anlayışı. Kendinden olmayanı yok etmek ve veya ettirmek. Oysa insanlığın selametini sağlamak için evinden geri dönmeyeceğini kesin olarak bilerek çıkıp gitmişti geri dönmeyen İslam evlatları. İste iki taraf arasıdaki fark burada karşımıza çıkıyor.

Bir taraf yaşatmak için ölüyor diğer taraf öldürmek için öldürüyor.

                                           ********

– Süleyman çavuşum çokça mermi lazım. her yanı ecnebiler sarmış

– Hani nerdeler Ahmet

– Her yerdeler kumandanım .her taraftan sarmışlar bizi. Ahada biri elinde parım parım parlıyan bir aletle ordan oraya koşturuyor. Bombamıdır nedir.

– Evladım onlar ecnebi değil. Onlar Türk, onlar Kürt ,onlar Laz , onlar Çerkez

– Olur mu kumandanın. Bunlar nasıl Türk , nasıl Kürt, nasıl Laz, nasıl Çerkez. Hiç bize benzemiyolar. Sanki hepsi ecnebi

– Yazık ki evladım biz batı olmak için batılılarla şavaşıp  didinmişiz MÜTEESSİRİM !

Atı alan  Çanakkale yi geçti ne yazık ki. Çanakkale ruhu dıştan ve en çokta içten gelen sağanak yozlaştırma hareketiyle kevgire döndü General Jean Hamilton’ın  Türkleri cenab –ı Allahlarından ayırmak için yapıp ettikleri bizleri ayıramadı CENAB –I ALLAHTAN. Sonra istekli bir şekilde gürûh halinde kendimiz ayrıldık. Ve  ortada ruhu çalınmış bir “laikruh” kavramı kaldı. İnanın bana yukarıda bir dakikada uydurduğum bu diyalog  aslında gerçeğin ta kendisi. Değerlerimizi ve değerlerimize bağlı olarak ta değerimizi yitirmemek için verilen  o muharebelerdeki en vasat iki adamı alıp koysanız vatanın en ucube yerine bunlar kafir diye taşa tutarlar adamı. E bizde onlara yobaz deriz ne olacak ki. Burjuvazi kesimimiz yapmıyor mu bunları. Daha geçenlerde kartel medyasının baş yazarlarından biri TRT ye Çanakkale dizileri çektiği için gericilik damgası vurup yobazlıkla suçladı. Siz  şimdilerde gördünüz mü (yani 10 yıllık süre zarfı içinde)devlet  sistemimiz içinde yer alan elitokrasi  birilerinin ÇANAKKALEDE KUR’AN okutturduğunu. “ hadi ordan be: laikliğe ve cumhuriyetin temellerine aykırı bir davranış bu” diyorsanız; Bende size orda ölen hiçbir insanın (ki tüm İslam çoğrafyasını içinde barındırır) laiklik için ölmediğini söyler ve sizi vicdanınızla baş başa bırakıp eğer varsa tabi kahırdan kafa derinizi yemenizi seyrederim uzaktan. Şimdi 250000 şehidi anmak için amuda kalkarak 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum  ruhsuzluğu ruh edinenleri.

                                           ********

18 mart yaklaşıyor. Anın bakalım 250.000 şehidi. Yakında kafileler halinde türistik bedevi develer gibi gidenler görülür oraya( gerçek anlamda ziyaret edenleri saf dışı tutmak lazım). Onlar bizi yaşatmak için öldüler bizse ölmüş ceset torbalarına benzedik. Fotokopi makinesinin altına sokulup bir güzel batının fotokopisi olduk.

Çanakkale ruhunun ruhsuzlaştırıldığını kendi gözlerimle görme fırsatım oldu. Ruhsuzluğu ziyaret ettiğimi bilmiyordum oysaki  ben. Ziyarete gitmeden önce orda dökmek üzere bir  avuç göz yaşı saklamıştım  ; oraya gittiğimde göbeği orası burası açık üniversiteli genç türk kızlarını ve onlara sarmaşık gibi yapışan genç oğlanları görünce eve döndü  yazık ki gözyaşlarım. Bir zerre bile göz yaşı akıtamamak içime zehir olup aktı. Anın bakalım. Hem ne ile anacaksınız onları. Arkalarından bir fatiha okumayı becerememekle mi. Yada kos koca taş yontuları onların başlarına dikerek mi. Medeniyetleşerek  ! onları anma hakkını elimizden kaybettik biz. Bende sözün bittiği yer burası.ama bilinmeli ki Çanakkale sözün başladığı yerdir.

Onların bize sunmaya çalıştığı hayata ulaşmaya çalışmadıkça Çanakkaleler kaçınılmaz bunu bilelim. Onların rahat uyumaları için yapacağımız en iyi şey budur bu oldu bu olacak. Başka yol yok

                                            ********

Hayatımda tanıdığım  gerçek anlamda medeni insanlardan biri olan Yusuf Kaplan’ın uzun süre evvel kaleme almış olduğu yazıdan beynimde yer eden bir bölümü aktarmak istiyorum. 

Çanakkale’de, İstiklâl Savaşı’nda yedi düvel tarafından dışardan teslim alınamayan bu ülke, laikleştirilerek, İslâmî iddialarından, rüyalarından vazgeçirilerek içerden teslim edildi: Yedi düvelin dümen suyundan giden, onların seküler projelerini bizzat uygulayan yerli sömürgeciler tarafından kendi-kendine sömürgeleştirildi; ve “Çanakkale” geçildi.

Böylelikle “Çanakkale”‘ye hayat ve vücud veren o asîl ruh gitmiş, yerine asalak bir gürûh gelmiş oluyor.

Yeniden ÇANAKKALE GEÇİLEMEZ  diyebilmemiz dileğiyle: Saygı ve hürmetlerimle

Paylaş
Etiketler: anmaçanakkaleTürk Kültürü
Önceki Yazı

Çanakkale ve Türk Kültürü

Sonraki Yazı

Her Yıl Yeni Bir Fotokopi 18 Martlarımız

obinaronu

obinaronu

İlişkili Yazılar

Osman BINARÖNÜ

Bir Kavram; Bir Devrim. Bereket…!

11 Ağustos 2010
5k
Osman BINARÖNÜ

Bir (1) in İhtişamı

30 Temmuz 2008
5k
Osman BINARÖNÜ

Dipsizliğin Dibini Bulmak Mümkün mü?

20 Mart 2008
5k
Osman BINARÖNÜ

Bir Ben Yok Oluyor Benin İçinde!

01 Mart 2008
5k
Sonraki Yazı

Her Yıl Yeni Bir Fotokopi 18 Martlarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap