Gündem karmaşık ve hızlı referandum sürecine kilitlenmişiz. Çok sayıda konuyu sonraya bırakıyorsunuz haliyle. Ama o gelecek, geliyor ve ne yaşıyorsak geçmişte eksik bıraktıklarımızın, yapılamayanların sonuçlarını yaşıyoruz . İnandığım sözlerden biridir; bugün zor olaş iş, zamanında yapılmayan kolay işlerin toplamıdır.
Bir nevi halkımızın konuya ‘zamanında yediğin hurmalar…’ diye başlayan atasözüyle yaklaşması gibi. Referandum süreci hayati önem taşıyor.
Partisel, politik önyargıların önüne geçilerek, dogmalardan, şekilsel tarafgirlikten arınarak, ülkenin temel direklerine nasıl bir güç ya da baskı yaratılacağının iyi hesap edilmesi gereken günlerdeyiz.
Ekonomi boyutunda baktığınızda Nisan ayına kadar piyasaların tam bir idare etme pozisyonu aldığını görüyorsunuz. Büyük belirsizlikler içerisinde yeni yatırım kararları sürekli erteleniyor.
Dünya 4.0’la sanayi stratejisinde yeni boyuta geçerken, Türkiye gücünü büyütemiyor.
En az altı ay daha pozitif bir öngörülebilirlik ikliminin oluşamayacağı açık.
TAKİPTEKİ KREDİLER
Türkiye ihracatının yüzde 50’sini Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. Yılların emeği ile artık oturan bu sistem, Avrupalı alıcılarla ihracatçıları arasında organizasyonel bağ yarattı. Gelinen noktada gerilen ilişkiler, hatırı sayılır sayıda yabancı alıcıyı farklı ülkelere yöneltiyor.
İç piyasada takipteki krediler 53 milyar TL’ye ulaştı. Bu rakamın 17 milyar TL’lik bölümü kamu bankaları kaynaklı. Varlık fonuna devredilen banka ve kuruluşların alacakları da devroldu ki, başlı başına soru işareti oluşturuyor.
Döviz esaslı kredi kullanan kurum ve kuruluşların karşılaştığı kur farkların yeni risklere yol açmadan yönetilmesi zorunlu.
Referandum sürecinin sonuna kadar, Türkiye’yi birbirine eklemlenen problemler bekliyor olacak.
Ülkenin daha iyi bir geleceğe kavuşması adına referandum yaparken, elimizdeki güçleri de kaybetmesek.
Ama asıl önemlisi, birlikteliğimizi yitirmemek. Kavgasız, ılımlı bir üslubun hakim olduğu, farklıları zenginlik haline getiren, ülkenin temel harçlarına, laik, demokratik yapısına saygılı ve geleceğe güvenle bakan bir ortamın herkesin ortak dileği olduğunu unutmayalım…
Gelecek, ne ekersek onu biçerek gelecektir. O yüzden bir anlık değil, günlerce düşünelim. Birlikte, bir olmaya Evet, her türlü ayrımcılığa, baskıya Hayır dediğimiz sürece o gelecek, güzel gelecektir.
UNUTMAYACAĞIZ!
Aylardır aklımdaydı Yağmur. Arkadaşının dedesi tarafından tacize uğradıktan sonra psikolojik sorunlar yaşayan ve duruşmaya 2 gün kala minik kalbi dayanamayan Yağmur. Dava görüldü ve kadın hakim sanığın tutuklu yargılanmasına karar verdi. Bakanlık, İzmirli duyarlı kadınlar, Baro, sivil toplum örgütleri bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz elbette ama söyler misiniz; 9 yaşındaki bir çocuğu kalp krizi ile ölüme götürecek stresi yaşatan bir toplumun parçası olduğumuzu daha ne kadar görmezlikten geleceğiz. Yağmurcum, sana bu stresi yaratan mahlukları da, sistemin düzeltilmesi gereken yaralarını unutmayacağız.
