Aslında iyi bir özet: insan neyi inşa ederse inşa ettiği şeyde insana yön verir. Hele bu dediğimiz yaşadığımız şehirse daha fazla geçerli olur.
Yaptığımız her şeyi insan inşa eder gibi yaptığımızı düşünsenize. Mesela;
Yaptığımız evlerimizi sokaklarımızı merdivenlerimizi,
Bahçelerimizi ağıllarımızı meyveliklerimizi,
İş yerimizi çevresini komşularımızı,
Okullarımızı hastanelerimizi yurtlarımızı,
Gazetelerimizi dergilerimizi televizyonlarımızı,
Yollarımızı kaldırımlarımızı,
Sularımızı kanalizasyonlarımızı,
Köy meydanlarımızı köy konaklarımızı,
Vb.
Yaptığımız her işi insan inşa edercesine medeniyet inşa edercesine yaptığımızı düşünsenize.
Yaptığımız her şey kısa vadeli maalesef.
Yaşamak için inşa ettiğimiz evlerimizin ömrü bile maalesef 50 yılı geçmiyor.
Yani 100 yıllık bir hikâyemiz yok.
Felsefesi olan işler yaptıkça ayakta durabiliriz, medeniyet oluşturabiliriz.
Ne evlerimizin nede şehirlerimizin bir üslubu mimari tarzı ve değer yargıları yok.
Böyle devam edemeyiz, dün yaptıklarımızı bugün yıkıp yeniden yaparak bir yerlere varamayız.
Adeta bir birisinin kopyası binlerce konut yaparak bir konut ve kent kimliği oluşturamayız.
Hiçbir estetiği üslubu olmayan kutu gibi dört duvar binalar maalesef yaşayanlarına huzur vermiyor. Bu şekilde inşa ettiğimiz evlerimiz yaşam alanı değil adeta yatak alanına dönüşmüş durumda.
Mekanlarımızı ve insanlarımızı ihmal ederek zenginleşemeyiz.
“sizin adamınız” olmaktan başka vasfı olmayan ve her yeri oynayan yöneticilerle bu yolculuğu sürdüremeyiz.
Sokaklarımızın kaldırımlarımızın binalarımızın bahçelerimizin balkonlarımızın velhasıl neredeyse hiç birisinin bir felsefesi bir üslubu yok. Sadece sadakat bağı ve bizim adam tanımlamasıyla atadığımız bu yönetici güruhuyla şiirler yazdıran şehirler oluşturamayız.
Emaneti ehline veriniz emrini hayata geçirmedikten sonra yaptıklarımız israf kabilinden olur.
100 yıllık devletimiz kırsal alanlarının yol sorununu dahi çözememişken ötesini konuşamayız.
Yüksek teknolojili ürün üretimi oranımız % 3’lerde iken güçlü ekonomi oluşturamaz ve güçlü Türkiye olamayız.
Bu vatan bizim kara sevdamız. Ehil ellerde, felsefesi olan adımlarla bir ve bütün olarak bu sevdaya layık bir medeniyet inşa edebiliriz.
Çünkü “hep beraber Türkiye’yiz.”
