Dünyada en sıcak geçen beş yılı tahmin edin. Büyük olasılıkla bilmişsinizdir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (Marakeş İklim Zirvesi – COP 22) sunulan rapor, 2011-2015 döneminin geçmişe benzemediğini ortaya koydu. Rapora göre, karada ve okyanuslarda küresel sıcaklıklar arttı, deniz seviyeleri yükseldi ve buzullar eridi. Kuraklık, rekor düzeyde yağışlar ve hasar veren seller de cabası. Aşırı sıcaklarla yükselen deniz seviyeleri ve kuzey kutubunda buzulların erimesi, kuzey yarımkürede kar örtüsünün de azalmasına yol açtı.
Amerika’da lan Sandy kasırgası ve 2013 yılında Filipinler’de 7,800 kişinin ölümüne neden Haiyan kasırgası gibi olaylar, insan kaynaklı iklim değişikliğinin insanların hayatını nasıl etkilediğini ortaya koyuyor.
Ayrıca sizler de farkındasınızdır havalar iyice dengesizleşti. Daha az yağmur yağıyor, sıcaklıklar normalin üzerinde seyrediyor ya da sert fırtınalar yaşıyoruz.
ISINIYORUZ
Rapor iklim değişiklikleri, sel ve kuraklığın sıklığını ve etkisini artıracağına işaret ediyor. Her yıl yaşanan felaketler ve yerkürenin ısınması yetkilileri hala yeterli önlem almaya yöneltmezken, hiç değilse bizler, vatandaşlar ‘küresel ısınma’yı artık şeker, sevimli konu olarak görmekten vazgeçilmeliyiz.
Uluslararası Afet Veri Bankası kayıtlarına göre Türkiye’de 1900-2015 yılları arasında sel ve taşkınlardan 1 milyon 800 bin insan etkilendi. Depremler hariç yalnızca sellerin ülke ekonomisine zararı 2.2 milyar dolara ulaştı.
Ne yapılmalı, sorununa aranan yanıtlardan biri de Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) moderatörlüğünde düzenlenen Küresel Isınma Kurultayları. Sekiz yıldır düzenlenen kurultay bu yıl ilk kez İzmir’de 30 Kasım 2016 tarihinde Tarihi Havagazı’nda gerçekleştirilecek. Uzmanlar ve sektörel tüm paydaşlar bir araya gelerek, gelişmeler çok yönlü irdelenecek.
Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmak koşuluyla, yerel kaynakların, alternatif enerji kaynaklarının eşsiz önemi ortaya koyulacak.
BASİT ÖNLEMLER
Kamusal ya da lobi faaliyetlerinin dışında bireylerin de duyarlı olması gerekli. Bazen küçük, basit önlemler dünyayı etkileyecek sonuçlar yaratabiliyor.
Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.
Muslukları açık bırakılmamalı.
Çamaşır suyu tüketimi aza indirilmeli.
Kimyasal gübre kullanılmamalı
Toplu taşım araçları tercih edilmeli. Bunlar basit önlemlerden birkaçı. Evet doğayı söz ile sevme zamanı bitti. Şu kesin ki, kişisel enerjimizi gelecek için harcamadığımız, geleceğe dokunmadığımız sürece, ulusal enerjimiz yeni nesilleri de başka ülkelere, politikalara mahkum etmeye devam edecek.
