Amerika ve Batı, ülkemiz insanının, milliyetçi tavrından hiçbir zaman haz etmedi. Ülkeyi içeriden, iç cepheden çökertilmesi için Türk insanının kimliği üzerinde çok çalıştılar.
Son elli yılı kimlik tahribatı yaparak yol aldılar.
Sivil toplum kuruluşlarının birçoğu kimliğimizi bulanıklaştırmak için Batı tarafından desteklendi. Erasmus, Sokrates bursları ile gençleri devşirdiler.
Çünkü kimliğimiz direncimizdi. Kimlik ne kadar bulanıklaştırılır ve saptırılırsa, insan devşirmeleri o kadar kolay oluyordu.
Anlam bulanımı yaratarak, geleneğimizde, kimliğimizde olmayan kavramları gerçekmiş gibi sattılar.
Günümüz iletişim ağları, standartlaşmış kozmopolitizmi, dünya çapında dağıtan bir kültür empoze ediyor. Feto bu kozmopolitizmin din ayağını oluşturuyordu.
Kimlik elden çıkmazsa, küresel el koyma mümkün olamıyordu.
Aslında özet söylersek; emperyalizmin ulus devleti yıkması için bir taraftan ekonomik ilişkiler ile çürüttüğü kimliği, öte yandan kültür emperyalizmi ile pekiştiriyordu.
Amerika, bizim gibi Müslüman ülkelerde, her zaman dinci kimliği, milli kimliğin önüne koyması bundandır. Dinci kimlik milli kimlik çatışmasında, Amerika, hep dinci yanda durmuştur.
15 Temmuz darbesinde de, gene aynı stratejiyi kullanmıştır. Aslında Amerika bu stratejisini 50 yıldır uygulamaktadır.
Sadece Türkiye’de değil, tüm İslam ülkelerinde aynı strateji ile yol almıştır. NATO gibi bir kurumu elinde bulunduran Amerika, Kemalist milliyetçiliği çürütmek için, devletin tüm kademelerinde, İslamcılığı Türkçülüğe ve solculuğa karşı kullanmıştır.
Son elli yılda kimliğimizi Amerika inşa etti diyebiliriz.
Durum bu olunca, devşirme bulmak onlar için çok kolay olmaya başladı.
Aslında savaş; çok uluslu Amerikan şirketleri ile ulus devlet arasındaki savaştır. Feto örgütü araçtır.
Piyasalar bir taraftan ulus devlet ilkesini zayıflatırken, ulus devletin siyasal birliğinin yerine geçecek, gerçekçi bir siyasi birlik kurmaz. Yaşadığımız siyasi dağınıklıkta buradan kaynaklanır.
Milli duyguların üzerindeki ağır baskıların belli kesimlerde, vatansızlık duygularını yükseltmişti.
Darbe, insanların silkinmesi ve bulunduğu coğrafyaya sahip çıkması, kozmopolitimin milliyetçiliği alt edemediğini gösterdi. Eskiden yıllar süren dönüşüm ve değişimin şimdilerde çok kısa zamanda gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Amerika’nın, Türk ulus devletini öyle kolay parçalayamayacağını anlamış olmalıdır.
Ulus devleti hemencecik gömmenin mümkün olmadığını görenler; laik temelli milliyetçilik yerine, dine dayalı milliyetçilik vasıtasıyla, kozmopolitim yollarını aramaktadırlar.
Hızlı bir şekilde yeni bir kimlik oluşuyor derken;15 Temmuz şiddetinin yarattığı (yol açtığı) milliyetçiliği yaşıyoruz.
Amerikan emperyalizmin zihinlerde oluşturduğu kozmopolitizm dağılıyor. Gerçek kimlik ortaya çıkıyor.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
