Amerikan Kanser Derneği’ in yayın organı Cancer isimli dergide yayınlanan araştırmada diyabet teşhisinden önce veya hemen sonra kanser riskinin yüksek olduğu bildirildi.
Bu sonuç diyabet ve kanser arasında bir ilişki olabileceği anlamına geliyor.
Toronto Üniversitesi uzmanları, 1 milyondan fazla insanda diyabet teşhisinden önceki 10 senede, teşhisten sonraki 3 ay içinde ve teşhisten 3 aydan sonraki 10 sene içinde kanser ensidansını araştırdı.
Buna göre diyabetlilerde kanser ihtimalinin diyabet olmayanlara göre 1.23 misli fazla olduğu belirlendi.
Kanser ensidansının diyabet teşhisinden sonraki 3 ay içinde de anlamlı olarak fazla olduğu ama bu süreden sonra farkın kaybolduğu ortaya çıktı.
Bu durum, diyabet teşhis edilen hastaların doktorlar tarafından daha çok görülmesi ve tetkik yapılmasıyla izah ediliyor.
Diyabet kanser ilişkisi
Tip 2 diyabeti olanlarda çeşitli kanserlerin daha çok görüldüğü biliniyordu.
Bu özellik her iki hastalığın ortaya çıkmasında ortak faktörlerin rolü olabileceğini düşündürüyor.
Tip 2 diyabetin sağlıklı bir hayat tarzı ile önlenebilir bir hastalık olduğu dikkate alındığında bunun kanser için de geçerli olması muhtemeldir.
Gelelim neticeye
Diyabet, kanser, Alzheimer, depresyon, astım, alerji, egzama, sedef, osteoporoz farklı organlarda görülseler de, çok farklı belirtilere sebep olsalar da bu hastalıkların ortak bir sebebi olduğu uzun zamandır biliniyor.
Bu hastalıklarının tümümün de kökeninde yatan esas sebep bir tür mikropsuz iltihap olan “kronik enflamasyon” dur.
Bu enflamasyonun gelişmesinde de bağırsak mikrobiyatasını oluşturan bakterilerin tür ve miktarlarının değişmesinin yattığını gösteren çok sayıda araştırma vardır.
Sağlıklı bir mikrobiyotanın oluşması ve sürdürülmesinde ise en önemli etken “adam gibi beslenme” dir.
Kaynak:
