Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hüseyin ŞENGÜL

Yeni Demokrasi Hareketi’nden Güncele

Hüseyin ŞENGÜL Yazar Hüseyin ŞENGÜL
31 Mayıs 2016
Hüseyin ŞENGÜL
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

1990’lar ile bugünkü durumun temelde birçok benzerlikleri varsa, o halde yeni bir YDH’ya mı gerek var diye sorulabilir. Hayır, o günün koşullarındaki gibi bir YDH oluşumu sağlanamaz “YDH’dan güncele” demek, her ne kadar bir

tarihsel dönem anlamına işaret etse de, 20 yıllık bir geçmiş, tarih sayılmaz. Dolayısıyla bu başlığı tarihsel değil, siyasal bir dönem karşılaştırması olarak kullandım.

YDH’dan güncele derken, neden YDH?

YDH (Yeni Demokrasi Hareketi) konusunun bugünkü siyasal ortamla kapsamlı bir ilişkisi olduğundan, dönem karşılaştırması yapılarak YDH deneyiminin incelenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

1990’lardan bugüne neler değişti?

Elbette çok şeyler değişmekle birlikte, neler değişmedi sorusu çok daha belirleyici.

Kürt sorunu, demokratik bir anayasa sorunu, kamu kaynaklarının talanı (bürokrasinin, merkezi ve yerel iktidarların zenginleşme aracı) sorunu 1990’ların Türkiye’sinde nasılsa, bugünde aynen devam ediyor. Hatta bazı alanlardaki sorunlar daha da ağırlaşmış durumda.

Bu ana başlıklar, birçok alt başlıklar olarak açımlanabilir. Örneğin demokratik anayasa konusunda yeni bir laiklik veya sekülerlik tanımı yapılarak Diyanet konusunda demokratik bir çözüm üretilebilir. Kamu kaynakları talanı sorunu, siyasi partilerin gelirlerinin şeffaflaşmasından kamu bankalarının düzenlenmesine; ihale yasasından vakıflar yasasına; iktidarın harcamalarının şeffaflığından maliyenin denetlenmesine vb.)

1990’larda Kürt sorununda ortalık kan ve barut kokusundan geçilmiyordu.

Faili meçhul cinayetler işleniyordu.

Beyaz Toros sözü, bir siyasi tarihe vurulan cinayet mührüdür!

Kürt köyleri yakılıyor, zorla boşaltılıyordu.

Gazetelere sansür konuluyor, muhalif Kürt basınının gazete binaları bombalanıyor, gazete elemanları açık açık katlediliyordu.

İnsanlar sokaklardan, evlerinden alınıyor, öldürülüp bir tarafa atılıyordu.

Kara para, uyuşturucu, kumar, cinayet gibi bilumum mafyatik işlerin tavan yaptığı günlerdi.

Egemenlerin propaganda araçlarında “Tek vatan”, “Tek bayrak”, “Tek millet” naralarından geçilmiyordu.

Örneğin TÜSİAD’ın Prof. Bülent Tanör’e hazırlattığı anayasa taslağına bile, dönemin muktedirleri vatan hainliği muamelesi çektiler!

Kürt var mı, Kürtçe diye bir dil var mı tartışmaları yapılıyordu.

Başta Gazi Mahallesi’ndeki kitlesel katliam olmak üzere Alevilere yönelik saldırılar devam ediyordu.

Siyasetçi – bürokrat – işadamı üçgeni tarafından kamu kaynakları soygunu devam ediyordu.

AB ile ilişkiler ipe un serme babında ‘yürütülüyordu’.

Vesayet rejiminin asker-bürokrat sözcülerinin tehditlerinden, höykürmelerinden geçilmiyordu.

O günler çok kötü günlerdi!

YDH’nın ortaya çıkış koşullarını genel olarak şu dört başlıkta toplayabiliriz: 1) Başta Kürt sorunu olmak üzere kimlikler sorununun (İslamcılığı da buna dâhil edebiliriz) derinleşmesi; 2) 12 Eylül faşizminin ana hatlarıyla (ekonomik – hukuki- şiddet) devam etmesi; 3) Sosyalist Blokun yıkılması; 4) Küreselleşmenin Türkiye siyasası üzerindeki etkileri.

Bu nesnel koşullar içerisinde YDH’nın siyasal öznesi ve bileşenleri ise, üç akım tarafından oluştu. 1) Liberaller; 2) Solcular; 3) Kürtler.

Önce bir sivil fikir hareketi olarak başlayıp iki yıl sonra, 1994 yılında partileşen YDH, programının merkezine Türkiye’nin AB standartlarında demokratikleşmesini koyuyor ve yukarıda sıralanan sorunların bu bağlamda çözümlenebileceğini söylüyordu.

1995 seçimlerine bir başarı abartısıyla giren YDH, seçimlerde 0,54 oranıyla 134 bin oy alarak büyük bir hezimete uğradı.

Partinin söylemleri toplumda belli bir karşılık bulurken, aynı toplum, seçimlerde aynı ölçüde destek vermedi. Bu durum, bir siyasetin fikirleri/iddiaları ile onun karşılığının olabilirliği konusuna tipik bir örnek olup siyaset sosyolojisi için önemli bir konudur, araştırılmalıdır.

Bir bakıma bu gerçeklik, Türkiye’de geleneği olmayan bir partinin yaşama imkânının pek olmadığını da göstermekte.

Farklı siyasal platformlardan hareketle bir araya gelenlerin kurduğu bu parti için kozmopolit, seçkinci, aydın hareketi, entelektüeller kulübü gibi pek de abes kaçmayan tanımlamalar yapılabilir. Ancak bu partiyi oluşturanların temel meselesi, toplumda demokrasi taleplerine alan açmak, egemenlerin faşizan iktidarlarına karşı siyasal bir tavrın kapısını aralamak ve buradan içeriye kitlesel bir akım/rüzgâr sağlayabilmekti.

Hayat, istenir olanlarla yaşanılır olanların çelişkisidir!

YDH, istenir olanın taleplerini uzun vadeli devam ettiremeyip yaşanılanın/pratiğin içerisinde kısa zamanda yok oluşunu yaşadı. YDH kitlelerle sıcak temas sağlayamadı.

Bugün ne durumdayız?

O günden bu yana genel hatlarıyla değişmeyen (daha doğrusu aynı minvalde devam eden) sorunları aşağıdaki başlıklar halinde ifade edebiliriz.

Kürt sorunu devam ediyor.

Azalsa da yine faili meçhul siyasi cinayetler ve canlı bombalar yoluyla kitlesel ölçekli cinayetler işleniyor.

Başta Aleviler olmak üzere kimlikler sorunu devam ediyor.

Güçler ayrılığı ilkesi çalışmıyor.

Sorunlu yargının sorunlu hali, yürütmenin direktifleriyle artarak devam ediyor.

Çoğunluk iktidarı anlayışı gereğince yasalardan ihalelere, imardan iş dünyasına kadar keyfi uygulamalar devam ediyor.

12 Eylül faşizminin anayasası ana hatlarıyla devam ediyor.

Gazeteciler yine tehdit ediliyor, tutuklanıyor.

AB ile ilişkiler kopma noktasına geldi.

Ortalık yine vatan, millet, devlet, bayrak, şehit edebiyatından geçilmiyor. Bir farkla; irat edilen bu nutuklara İslam, Müslüman sözleri eklendi.

Çevre katliamında arsızlık had safhaya ulaştı.

Kültür sanat faaliyetleri 1990’ların bile çok gerisine düşürüldü!

İktidara yönelik her protesto hareketi, güvenlik güçlerince 90’lı yıllardan daha beter bir şiddetle bastırılıyor.

Kamu kaynaklarının talanı aynı fütursuzlukla devam ediyor.

1994 yılında Kürt siyasetçilerin (DEP) dokunulmazlıkları kaldırılarak tutuklandılar. Şimdi de aynı senaryo tekrar ediliyor. Ve senaryonun repliği dahi aynı: O tarihlerde “Eşkıya Meclis’te” denilirken bugün, “Teröristler Meclis’te” deniliyor.

Asker-sivil bürokratik vesayetin yerini (ya da uzlaşılmış haliyle) AKP vesayeti aldı. Ve başkanlık dayatmasıyla yeni bir diktatörlük inşa ediliyor

Sonuç: Egemenlerin elbisesinin rengi değişti!

1990’lar ile bugünkü durumun temelde birçok benzerlikleri varsa, o halde yeni bir YDH’ya mı gerek var diye sorulabilir.

Hayır, o günün koşullarındaki gibi bir YDH oluşumu sağlanamaz.

Ancak 90’lı yıllarla bugünün büyük ölçüde benzeşen koşulları bizim önümüze yine aynı siyasi görevi koyuyor: Bu ülkede insan haklarına uygun bir hukuk sisteminin olması, başta Kürt sorunu olmak üzere kimlikler sorununun demokratik bir çözüme kavuşması, kamu kaynaklarının talanına son verecek bir iktisadi, siyasal, hukuki sistemin oluşturulması, vesayet rejiminin yıkılması;Türkiye’de AB standartlarında (Kopenhag Kriterleri kapsamında) bir demokrasinin kurulması!

Çünkü yukarıda genel olarak sıraladığım sorunlar, AB standartlarına sahip bir demokratik sistemde çözülebilir sorunlardır

Demokrasi liberallerin de, solcuların da, Kürtlerin de, Alevilerin de, azınlıkların da, mütedeyyin Müslümanların da, çevrecilerin de asgari müştereklerde bulaşacağı bir sistemdir. Bir diğer deyişle inşa edilen faşizme karşı demokrasi başlığı altında bir siyasi duruş gerekiyor.

Türkiye’nin son 35 yıllık siyasal gündemini belirleyen başat sorun, tarihsel Kürt sorunudur! Türkiye’de iktidarıyla, muhalefetiyle bütün siyasal partiler, politik yönelimlerini hep Kürt sorunu ve bunun aldığı biçimlere göre belirlediler.

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda bu durum bir kez daha net olarak yaşandı.

Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de diğer temel sorunların çözümlenmesinin de mümkün olmadığı çok açık.

Ancak bu durum, egemen iktidarların işine de geliyor! Çünkü Kürt sorunu üzerinden toplumu maniple eden iktidarlar, bu yolla işledikleri her türlü hukuksuzluğun, her türlü yolsuzluğun üzerini örtebiliyor ya da bunları Kürt sorunu çatışmasının gölgesine sokarak etkisiz kılıyorlar.

Bu nedenle Kürt sorunu ve demokratikleşme birbirini önceleyen değil, birlikte çözümler üreterek ilerlenebilecek sorunlardır.

1990’ların koşullarının büyük ölçüde devam ettiği günümüzde, YDH söylemlerini daha bir geliştirerek ne tür siyasetler ve ittifaklar üretilebilir hususu, üzerinde düşünülmesi gereken acil ve esaslı bir gündem olarak önümüzde durmakta olduğu kanısındayım. (HŞ/HK)

Paylaş
Etiketler: demokrasiEgemenlerliberallerYDH oluşumu
Önceki Yazı

Bir Hayalim Var: Sağlık Kenti Ordu

Sonraki Yazı

Kadınlar Dimdik Ayaktayız!

Hüseyin ŞENGÜL

Hüseyin ŞENGÜL

İlişkili Yazılar

Yeni Bir Anayasa (mı?)
Hüseyin ŞENGÜL

Yeni Bir Anayasa (mı?)

17 Eylül 2023
5k
Çivisi Çıkmış Dünya
Hüseyin ŞENGÜL

Çivisi Çıkmış Dünya

09 Temmuz 2023
5k
Prens ve Hayal Kırıklıkları
Hüseyin ŞENGÜL

Prens ve Hayal Kırıklıkları

11 Haziran 2023
5k
28 Mayıs Seçimi Üzerine
Hüseyin ŞENGÜL

28 Mayıs Seçimi Üzerine

01 Haziran 2023
5k
Sonraki Yazı

Kadınlar Dimdik Ayaktayız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap