Önce bir bilgi, sonra bir soru; Özgür Suriye Ordusu diye bir örgütün aslında hiç olmadığını, eğit-donat işinin de bir palavradan ibaret olduğunu söyleyelim. Bu durumu, tüm taraflar bu şekilde biliyor ve böyle tanımlıyor.
IŞİD’ın dışında, Suriye’de çarpışan örgütler; Kürtlerden oluşan, Suriye Demokratik Güçleri, El-Nusra, Ahrarı Şam ve Abdülhamit Tugayları vardır.
Soru bir; Halep’te, Abdülhamit Tugayları, Ahrar-ı Şam ve El-Nusra örgütlerini neden Amerika ve Türkiye birlikte destekliyor?
Halep Vilayetini, Rusya ve Suriye devleti savunuyor. Türkiye ve Amerika birlikte, türev örgütleriyle Halep’i Suriye devletinden koparmaya uğraşıyor.
Bir başka ifadeyle; Halep’te Rusya ve Amerika karşı karşıyadır. Zaten stratejik olarak birbirlerine karşı olduğunu biliyoruz.
Bu gün ülkemizde bulunan, Amerikan Özel Kuvvetleri Komutanı Joseph Votel, Türkiye’ye, eğer Suriye’de, etkili olmak istiyorsanız, yani Halep’i istiyorsanız, Diyarbakır’ı vermeniz gerekir diye bir Amerikan talebini tekrarlamaya geldi.
Amerika Rusya karşıtlığının Halep aşamasını burada bırakalım, konunun bir başka veçhesi olan Baltık Denizi ve Baltık bölgesine gidelim.
Amerika Avrupa’yı da yanına alarak Baltık Denizine askeri yığınak yapıyor. Büyük ölçüde de yaptığı bildiriliyor.
Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya, Estonta, Letonya Litvanya gibi ülkelere gerekli askeri teçhizatları getirdi. Ukrayna’yı ifade etmeye gerek yok sanırım.
Amerikan stratejisinin temel noktasının, Suriye olmadığı, aslında Amerika, Rusya’yı güney cephesinde de, yığınak yapmaya mecbur bıraktığı açıktır.
Amerika’nın, Rusya’yı sürekli baskı altında tutabilmesi, ya da muhtemel bir savaşta kuvvetlerinin dağınık bir cephede kalmasını sağlamak için Suriye cephesini açık tutmaktadır.
Bunun için NATO üyelerinin kendi aralarındaki tesanütün yükseltilmesine ve savaş haline hazırlıklı tutulmasına ihtiyaç vardır.
Amerika ve Rusya arasında çıkacak bir savaşta, İslam ülkelerinin NATO’nun yanında yer alması gereklidir. İslam Ordusu ve İslam NATO’su çalışmaları bunun içindir.
Rusya’ya uygulanan, enerji fiyatları ve finans transferinde uygulanan yaptırımları(ambargolar) hatırlatmaya gerek yoktur.
Rusya da bu Amerikan kuşatmasına üç ayrı noktadan cevap vermektedir.
Birincisi Rusya Çin ilişkilerini stratejik boyuta taşıyarak, petro-dolara karşı, petro-yuan sitemini kurarak ekonomik karşılık vermiş oldu.
İkincisi de, Ukrayna’nın doğusundaki Rus çoğunluğu örgütleyerek, Amerika’nın Ukrayna’daki kazanımlarına karşı durdu.
Üçüncüsü ise Suriye ile birlikte, Amerika’ya karşı Halep’te konuşlanarak, bir mevzi daha kazanmış oldu.
Özetle; Bölgemizde, Halebin durumu neyse, Karadeniz’in kuzeyinde, Ukrayna’nın durumu aynıdır.
Amerika Rusya savaşında, hem güneyden, hem de kuzeyden savaşın içinde kalma durumumuz var.
Tekrar Halep’e dönersek; Amerika’nın Halep’ten çekilmesi demek, çok öneli bir cepheyi Rusya’ya bırakması demektir.
Çok değil bundan bir yıl önce, Erdoğan Suriye’ye NATO kuvvetleriyle girelim derken, yukarıda anlattığım çerçeveye dayanarak söylüyordu. İncirlik Üssü Amerika’ya verildiyse bunun için verilmiştir.
Amerika Rus uçağını vurarak, Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirerek, Türkiye’yi Amerika’ya kul köle hale getirmiştir.
Amerika bize şimdi diyor ki; Halep’i istiyorsanız Diyarbakır’ı verirsiniz. Bu zorlama, bizi Atlantik’ten koparacak bir tehdittir. Ama ne talihsizliktir ki, Rus uçağını düşürdük.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr
