Ne zordur, büyük çoğunlukların desteklediği bir olaya karşı çıkmak…
Ne zordur, büyük çoğunlukların doğruluğuna iman eder gibi inandığı şeylere karşı çıkmak…
Ne zordur, kalabalıkların doğru bildiklerinin aslında yanlış olduğunu söylemek…
****
Madenler açılmasın…
Doğa tahrip edilmesin…
Aynı zamanda emperyalizm denen şeytanın “yeraltı kaynaklarımız çıkarılmasın diye ne hinoğlu hinlikler yaptığını” da anlatmayı ne severiz…
Madenler kapatılmaya çalışılırken nasıl da hararetli olarak karşı çıkarız…
****
Maden varsa çıkartılacak.
Maden varsa üretime katılacak.
Ülke zenginleşecek…
Bunun bir başka yolu yok…
Ancak madenlerin çıkartılmasının daha teknolojik olmasını savunmak başka birşey, “çıkarılmasın yerin altında kalsın” demek ayrı birşey…
****
Çocuktum…
Sinop’da köyümüzün bulunduğu derelerde altın, petrol olduğu söylenirdi…
Ve Amerika’nın yeraltı zenginliklerimizin çıkmasını engellediği söylenirdi…
Çocukken herkesin sıradan söylediği şeyleri, ülkenin solcuları da söylerdi…
Belki hala da söylüyorlardır…
Sonra o solcular çevrecileri ve çevreyi keşfettiler…
Sosyalizm gelince, devrim olunca her sorun çözülecekti, bugünden ne anlamı vardı çevreci olmanın, feminist olmanın…
Yenilince 12 Eylül’de, küçümsedikleri çevrecilerin eylemlerinin başlarında yer almaya, eylemleri örgütlemeye başladılar… Çevreyi keşfettiler…
En azından devrimden vazgeçmişler miydi, yoksa imkansız olduğunu anladıklarından mı, yoksa çevreci eylemlerin daha doğru ve anlamlı olduğunu mu keşfetmişlerdi, tartışmalıydı.
****
Altın çıkartılacak, karşıyız…
Bakır çıkartılacak karşıyız…
Başka maden çıkartılacak ona da karşıyız…
Kömür ocakları kapatılsın… Ona da karşıyız…
E be kardeşim, kömür çevreyi kirletiyor…
İlk başta sizlerin savunması gerekmiyor mu, kömür ocaklarının kapatılmasını…
Olmaz, emekçiler işsiz kalacak…
Maden ocaklarında geri teknoloji ile iş yapılıyor…
Çünkü ucuz işçilik ile rekabet edilebiliyor…
Devlet de göz yumuyor, maden sahipleri de kar edebilmek için teknoloji kullanmadan maden çıkartıyor…
Aynı inşaat sektöründe olduğu gibi…
****
Neyse konumuza gelelim…
Birden birşey çıkıyor…
Nasıl düşünmemiz isteniyorsa öyle düşünüyoruz.
Artvin’in güzelliğini yok edecek…
Bakır çıkarılmasın…
Hem kim çıkaracakmış, milletin a…. k… diyen…
Hepten karşıyım…
Hele bir de AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı tamamen karşıyım…
****
İnce bir soru olacak…
Altın Artvin’in dağlarında kalsın mı?
Çıkarılmasın mı?
Hangi maden varsa hiçbiri çıkarılmasın mı, yoksa maden çıkartma işlemi çevreci ve daha teknolojik imkanlarla mı yapılsın?
Hadi karar verin…
“Maden çıkarılmasın” diyorsanız, o zaman her şeytani şeyin arkasında olduğuna iman ettiğiniz emperyalizmin işbirlikçisi mi oluyorsunuz?
Daha çevreci ve teknolojik şartlarda çıkarılmasından yanaysanız da ben bilmiyorum…
****
Yıllar önce Sinop’ta kurulucak olan nükleer santral ile ilgili İstanbul’da bir panel yapıyoruz. Paneli de ben yönetiyorum.
Sinop’dan çevreci ve nükleer karşıtı platform sözcüleri ve üyeleri de katılmışlardı panale…
Sinop’da nükleer santrale karşı çıkan nükleer platform sözcüsüne soruyorum.
“Siz santrale mi karşısınız yoksa Sinop’a yapılmasına mı?”
Kem küm ediyor ve diyor ki, “Sinop’a yapılmasın Konya’ya yapılsın…”
Diyorum ki, “orada su yok… Nükleer santraller suyun bulunduğu yere yapılıyor. Sonra Konya’da vatan toprağı… Ha Sinop ha Konya ne fark eder… Haklısaysınız orası zarar görmeyecek mi?”
****
Eylemcilere sormak istiyorum. Siz Artvin’de altın madeninin çıkartılmasına mı karşısınız… Millete küfür eden şahsın madeni çıkartmasına mı karşısınız? Siz her kötülüğün arkasında AK Parti’yi gördüğünüz için bunun için mi maden çıkartılmasına karşısınız? O zaman Türkiye’nin neresinde maden çıkartılıyorsa karşı çıkmanız gerekmiyor mu?
Ve en önemlisi madenler yerin altında mı kalsın? Türkiye zenginleşmesin mi? İşsizlerimiz iş bulmasın mı?
“Hayır” diyorsanız, madenlerin daha teknolojik olanaklarla mı çıkartılmasından yanasınız? Bunu da bilmiyorum… Bildiğimiz kadarıyla siz herşeye karşısınız…
****
Hayat sadece güzelliklerden oluşmuyor…
Hayatın kendisi çelişkiler…
İnsanlık böyle gelişiyor…
****
Tüm çelişkilere rağmen, tüm yanlışlara rağmen çevrecilerin varlığı aynı zamanda iktidarları, devletleri, şirketleri olumlu etkiliyor… Daha insan yararına, daha çevre yararına, daha diğer canlılar yararına, daha dengeli bir gelişimin de önünü açıyorlar…
Neyse doğaya saygı, aynı zamanda zenginliğin büyümesi, aynı zamanda adaletsizliğin giderilmesi… Her ikisi birarada gelişiyor…
Son söz: Nasıl düşünmemizi istiyorlarsa öyle düşünüyoruz. Nasıl iman eder gibi kendi doğrularına inanmamızı istiyorlarsa öyle iman ederek inanıyoruz… Fark etmiyor iman eder gibi düşünülenlerin bulunduğu cenahlar… Onlar birbirlerine cepheden karşılar… Ancak, bildiğimiz her doğrunun da birgün yanlış olabileceğini bilmek düşüncelere iman eder gibi bakmaktan da bizi kurtarıyor.
Çevre mücadalesinin, ideolojik bakış açılarına terk edilebilecek bir alan da olmadığını hatırlatmak isterim…
