Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M.Nihat MALKOÇ

Adalet ve Liyakat Ekseninde İdare

M.Nihat MALKOÇ Yazar M.Nihat MALKOÇ
13 Nisan 2015
M.Nihat MALKOÇ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İnsan Denen Muamma…
İnsan, karmaşık yapılı bir varlıktır. Onun, maddî ve manevî olmak üzere iki ayrı yönü vardır. Bunların dengeli bir biçimde doyurulması gerekir. Aksi halde hayat, muvazenesini yitirir. Günümüzde bu denge sağlanamadığı için, insanlar bekledikleri huzura bir türlü kavuşamıyorlar. Oysa huzurun adresi bellidir. İslam kapısından girmeyenin ve bu dine sımsıkı sarılmayanın, arzuladığı huzuru bulması mümkün değildir. Zira gerçek huzur İslam’dadır.

Son yıllarda toplumumuzda ahlakî anlamda büyük bozulmalar görülmektedir. Küçükler büyüklerine saygı duymamakta, büyükler ise küçüklerden sevgisini esirgemektedir. Güven mefhumu nerdeyse tükenmiştir. “Batı, Batı” diyerek batma noktasına gelmiş bulunmaktayız. Toplum böyle olunca, onun yöneticileri nasıl olur? Sonuçta aynı cemiyetin mensuplarıyız. Benzer kaynaklardan dolduruyoruz tasımızı. Durum böyle olunca yönetilenler, yönetenlerden müştekî oluyorlar. Oysa bu gibi serzenişlere hiç de hakkımız yoktur. Çünkü iş bu noktaya gelene kadar ahvali görmezden gelenler bizleriz. Ne ektiysek onu biçiyoruz şimdi.

İslam’da İdarecilerin Seçimi
İnsanı en iyi tanıyan, onun ihtiyaçlarını en iyi bilen ve gideren, şüphesiz ki bizi yoktan var eden Allah’tır. Bizler bu gerçeği görmezden geldiğimizde ve her şeyimizle Rabbimize teslim olmadığımızda ciddi sorunlar baş gösterir. Ruh dünyamızdaki çelişkiler bir yumak hâlini alır. Her konuda olduğu gibi, bizi yönetecek kişilerin seçiminde de Kur’an ve sünnetten hareket etmeliyiz. Zira Rabbimizin ve Resul-i Ekrem’in bu hususta ciddi uyarıları vardır.

Bazı insanlar yüce kitabımızın hükümlerinin bu çağın ihtiyaçlarını hakkıyla karşılayamayacağını söylerler. Oysa Kur’an-ı Kerim, bütün zamanı ve mekânı kuşatan, evrensel hükümleri olan bir kitaptır. Hiç kimse onun ahkâmını değiştiremez. Kur’an bize uyacak değil, bizler hâl ve hareketlerimizde Kur’an’a uyacağız. Bu her konuda geçerli bir kuraldır. Devleti yönetenleri belirlemede de Kur’an’ın hükümlerinden yola çıkmalıyız.

Yüce dinimiz İslamiyet, idarecilerin seçimi konusuna çok önem vermiştir. Bu hususta müşahhas ilkeler ortaya koymuştur. Bu konuda öncelikle esas olan şey, müminleri idare edecek kişilerin mümin olma şartıdır. Bundan sonraki belirleyici diğer bir unsur da amel olmaktadır. İnsanları birbiriyle eşit yaratan Allah, söz konusu takva olunca onlardan birini diğerlerine üstün kılabilmektedir. Bu da “Üstünlük takvadadır” hadisiyle dile getirilmektedir.

İdareciler öncelikle ve özellikle salih, adil, takva sahibi kişiler olmalıdır. Bu özelliklere sahip insanlar varken gidip de fasıkları idareci olarak seçmek dinen caiz değildir. Mümin, sorumluluk duygusu içerisinde olan insandır. Bu yüzden, seçtiği yöneticilerin ne gibi icraatlar yaptıklarını takip etmek, eksiklikler veya yanlışlıklar gördüğünde de münasip dille onları eleştirmek zorundadır. Zira idareci, vatandaşın reyiyle yönetim kademesine gelmiştir. Onun hatalarında, Allah katında, bir seçmen olarak bizim de sorumluluğumuz vardır.
Müminin en büyük ölçüleri Kur’an ve hadistir. İdarecilerin icraatlarını değerlendirirken de asıl bunlar ölçü alınmalıdır. Yapılan işlerde Hakk’ın emirlerine uyulmalı, yasaklarından mutlaka kaçınılmalıdır. Buna riayet etmeyen yönetici eleştiril- meye müstehaktır.

İmame kopunca bütün tespih dağılır…
Bozulma fertlerden başlar, oradan toplumun yekûnuna sirayet eder. Hâl böyle olunca, devleti ve kurumları idare edenler de bu bozulmadan paylarını alırlar. Düzelme de fertten başlar; kişiler düzelince toplum da doğal olarak düzelir. Duygu ve düşünceleri, hâl ve hareketleri düzgün bir toplumun başına, kötü idarecilerin gelmesi mümkün değildir. Kötü idareciler böyle bir toplumun başına bir şekilde gelmiş olsalar da, onların orada kalıcı olmaları beklenemez. Toplumun bünyesi bunu kaldır(a)maz. Zira temizlerin yanında kirliler hemen dikkat çeker. Bizler daima temizlerin yanında, kirlilerin karşısında olmalıyız.

Eğer başımızdaki kişiler hak ve hakikatten ayrılmışsa, bu kötü durum bizim de yolumuzun sorgulanması gereğini beraberinde getirir. Zira “Üzüm üzüme baka baka kararır.”, “Körle yatan şaşı kalkar” gibi atasözleri, insanların birbirini kolayca etkileyebileceğini vurgulamaktadır. Eğer idareci olanlar haktan ayrılmışsa, onları seçip oralara gönderen bizler de çamura saplanmışız demektir. Çünkü bizler de aynı mekanizmanın benzer dişlileriyiz.

Toplumda kötülerin yanında, iyiler de vardır. “Mademki bozulma kötülerin çirkin davranışların- dan kaynaklanıyor, o zaman iyiler niçin onlar yüzünden cezalandırılıyor?” diye bir soru akla geliyor. Aslında bunun cevabı zor değil. İyiler, kötülerin çirkin davranışlarını eliyle veya diliyle düzeltme gayreti içerisinde olsaydı, onlar da topluma kazandırılabilirdi. Enfâl Sûresi’nin “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, masumları da yakar” ayeti bu gerçeği ne kadar da manidar dile getirmektedir.
İslam bir cemiyet dinidir. Bu dine mensup olanlar, hayata ferdiyetçi bir anlayışla bakamazlar. Atasözleri- mizin içine sokulan “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” ifadesi İslam inancıyla çelişmektedir. Müslüman, kendisini düşündüğü kadar, mümin kardeşlerini de düşünmek zorundadır. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek mümin olamazsınız.”(Müslim: İman-93) hadisi İslam’da dayanışmayı zorunlu kılmaktadır. “Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek iman etmiş olamaz” hadisi İslam kardeşliğinin nelere kadir olduğunu anlatmaktadır.

Memnuniyetsizlik dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak…
Halkın, idarecilerden memnuniyetsizliği insanoğlunun var oluşundan bugüne kadar hep vardır, bundan sonra da olacaktır. Bir idareci herkesi memnun edemez. Birini memnun eden bir uygulama, bir başkasını rahatsız edebilir. Bu hususta daha çok menfaatler belirleyici olmaktadır. Oysa mühim olan şey, doğruların şahsileştirilmemesidir. Doğru, insanlara faydalı olduğu için doğrudur; yanlış da insanları mağdur ettiği için yanlıştır. Bu genel kaideyi şahsîleştirerek doğal mecrasından koparmak insanlıkla ve hakkaniyetle asla bağdaşmaz.
Tanzimat Edebiyatının “Vatan Şairi” olarak nitelendirilen güçlü isimlerinden Namık Kemal “Hürriyet Kasidesi” adlı meşhur şiirinde zamanın yöneticilerinden şikâyet eder. Bunu şu dizelerinde veciz bir biçimde dile getirir: “Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten/ Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten”(Çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.)

Osmanlı adalet temeli üzerine kurulu olduğu için çok yaşadı…
Osmanlı Devletinde temel unsur insandı. İnsan merkezli bir devletti Osmanlı. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyetinde dile getirdiği “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü, insan merkezli bir hayat ve yönetim anlayışının veciz ifadesidir. Osmanlı Devleti, insana bu açıdan baktığı için çok uzun ömürlü olmuştur. Bu cihan devleti Batılıların bin bir hileleri sonucunda parçalandığında bile saygınlığını kaybetmemiştir. Hep hayırla yâd edilmiştir.

Osmanlı padişahlarına baktığımızda, birkaç istisna dışında, hepsinin koltuğunun hakkını veren liyakatli, adaletli ve şerefli insanlar olduğunu görürüz. Osmanlı tarihi bunun şanlı örnekleriyle doludur. Bu noktada şu örnek olay mühimdir: Ünlü vezir İshak Paşa’nın ehil olmayan bir kişiyi önemli bir göreve atadığını tespit eden Fatih Sultan Mehmet Han, ona: “Paşa, bu hatayı ikinci kez işlersen sadece vezirliği değil, başını da alırım! Devlet-i Âl-i Osmanî ancak dürüst, liyakatli ve bilgili kişilerin omuzlarında yükselebilir.” demiştir. İstanbul’u fethederek Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan Fatih’e de bu davranış yakışır.

Temsili Demokrasi ve Aynadan Yansıyanlar…
Demokrasi bir aynadır. Bu aynadan milletin çoğunluğunun sureti yansır. Yani demokrasiyle yönetilen ülkelerde idareciler nasılsa, milletin kahır ekseriyeti de öyledir. Zira demokraside esas olan, milleti oluşturan fertlerin kanaatleridir. Bu kanaatler seçim zamanlarında sandığa yansır ve ülkeyi idare edecek beyin takımı böylece belli olur. Bu aşamalardan sonra kalkıp da idarecileri şiddetle eleştirmek fazla bir şey ifade etmez. Gelinen noktadaki mevcut tablo, mevcut nüfusun hayata bakış açısını ve arzuladığı yönetim anlayışını yansıtır. Çağımızda dünyanın birçok ülkesi böyle, temsilî demokrasiyle idare edilmektedir.

Devleti idare edenler, içimizden çıkan insanlar- dır. Biz nasılsak onlar da bizim gibidir. Zira onlar da bizim gibi bu toplumda yetişti. Onlardaki kusurlar, bizim kusurlarımıza çok benzer. İdareciler ailelerinden, okuldan ve toplumdan öğrendikleriyle şahsiyetlerini şekillendirmişlerdir. Onların karakte- rindeki güzellikler de, çirkinlikler de bu toplumu meydana getiren fertlerin birikimlerinin yansımaları- dır. Onlar aynadan yansıyan suretlerdir.

Unutulmamalıdır ki toplum ve onu meydana getiren fertler iyi olursa idareciler de iyi olur. Yönetim kademelerindeki kötüler, iyilerden daha fazlaysa bu durum o toplumun çürümüşlüğünü de gösterir. Demek ki o toplumda kötü davranışlar zaman içinde görmezlikten gelinmiş, bu vurdumduymaz tavır ve davranışlar zamanla yönetim mekanizmasına sirayet etmiştir. Bu durumda öncelikle kendimizi suçlama- mız, düzeltmeye de kendimizden başlamamız gerekir. Zira herkes evinin kapısını süpürürse sokaklar tertemiz olmaz mı?
İnsanlar bu dünyaya mal mülk biriktirmek; kat, yat, araba ve çocuk sahibi olmak için değil; imtihan edilmek için gönderilmiştir. İmtihan çeşitli şekillerde tezahür etmektedir. Bazen Rabbimiz, kötü yöneticileri başımıza musallat ederek de bizi imtihan edebilir.

Demem o ki; iyileri iyiler, kötüleri de kötüler idare eder. “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129) ayeti bu durumu ne kadar da veciz açıklıyor. Eğer başımızdaki yöneticiler kötüyse hatayı kendimizde aramalıyız.

Beyhaki, Ka’b’ın şöyle dediğini nakleder: “Allah her dönemin hükümdarını halkın kalbine göre gönderir. Onları düzeltmek isterse salih birini, helak etmek isterse kötü birini hükümdar olarak gönderir.” Fazla söze, laf-ı güzafa hacet yok. Aslında bütün melese budur.

Emaneti Ehline Vermek…
Yönetmek apayrı bir meziyet gerektirir. İdareciler seçilirken çok titiz davranmak lazım. Zira bu çok önemli bir sorumluluktur. Çünkü seçtiklerimizin hayırlı işlerinden veya kötü icraatlarından bize de pay çıkarılacaktır. Yöneticiler tayin edilirken işi ehline vermek gerekir. Bugüne kadar başımıza ne geldiyse, işi ehline vermeyişimiz yüzünden gelmedi mi?
İşi ehline vermek… Aslında bu, sadece idarecileri seçmede değil, her konuda mutlak bir ölçü olmalıdır. İşi ehline verince sorumluluğu da üzerimizden atmış oluruz. Ehil idarecilerin meyvelerini milletçe toplarız. Aksi takdirde kıyametin kopacağı o korkunç günü bekleriz. Zira bir zamanlar Peygamber Efendimize soruldu: “Ey Allah’ın Peygamberi! Kıyamet ne zaman kopacak?” Efendimiz bu soruya şu cevabı vermiştir: “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Buharî, İlim 2)
Günümüzde idarecilerin atanmasında en büyük tartışma konusu, adam kayırma meselesidir. Bu aslında sadece günümüzde değil, dünümüzde de en çok konuşulan ve yakınılan bir sorundu. Oysa Allah’a ve Peygamberimize hakkıyla teslim olanlar, böyle kayırmacı bir anlayışla hareket etmezler. Onlar için en büyük belirleyici unsur liyakat, takva ve adalettir. Bu özelliklere sahip olanlar; kul hakkı yemezler, görevi kötüye kullan(a)mazlar.

İslam’ın adalet timsali sayılan Hz. Ömer’in “Müslümanların başında bulunan kişi, dostluk veya akrabalık hatırına bir adamı bir işin başına getirirse Allah’a, Resulüne ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.” sözünü duyup da titremeyen müminin samimiyetinden şüphe edilir. Bu sözün ağırlığı altında kalmak, kurşunların altında kalmaktan daha çetindir.
Peygamberimizin “Emaneti ehline veriniz” hadisi, üzerinde düşünülmesi ve bizi idare edecek kişileri seçmede mutlaka dikkate alınması gereken, vazgeçilmez altın bir kuraldır. İdarecilerin ne dediği değil, ne yaptığı önemlidir. Ziya Paşa, “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” diyerek bu hakikati ne veciz ifade etmiştir.
İnsanlar vardır makamları şereflendirirler, insanlar vardır makamlarla şereflendiklerini zannederler. Ne mutlu makamlarını şereflendiren, Hakk’ı ve hakikati kendine rehber edenlere! Onlar, Peygamberi kendilerine model olarak seçmişlerdir. O adil idareciler, ortalığın yanıp kavrulduğu mahşer meydanında Resulullah’ın kutlu sancağı altında gölgeleneceklerdir.

 

Paylaş
Etiketler: adaletKur'an'ın hükümleriliyakatResûl-i Ekrem
Önceki Yazı

Oy Emanettir OYUN’a Gelmeyin Ve de, Emanete Hıyanet Etmeyin!..

Sonraki Yazı

Donuts Pudra Şekerindeki Kanserojen Kimyasalı Çıkarıyor

M.Nihat MALKOÇ

M.Nihat MALKOÇ

İlişkili Yazılar

M.Nihat MALKOÇ

Tarih Milletlerin Hafızasıdır

24 Eylül 2023
5k
Öğretmek Yetmez, Eğitmek de Gerekir
Eğitim

Öğretmek Yetmez, Eğitmek de Gerekir

17 Eylül 2023
5k
Sümela Kültür Yolu Festivaline Dair Notlar
Etkinlik

Sümela Kültür Yolu Festivaline Dair Notlar

10 Eylül 2023
5k
Genel Eğitim

Önce Ahlak ve Maneviyat

10 Eylül 2023
5k
Sonraki Yazı

Donuts Pudra Şekerindeki Kanserojen Kimyasalı Çıkarıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap