Başlığa koyduğum sözcükler birbirlerine o kadar sıkı sıkıya düğümlü ki, ayırayım deseniz ayrılmıyor.
Atlantik merkezli çözümlerin sonuna gelindiği ve artık, Atlantik dışı çözümlerin, gündem yaptığı bir döneme giriyoruz.
Atlantik çözümleri geldi. Moskova’ya 300 kilometre yakında, Ukrayna’da durdu.
Para basmanın(QE) Atlantik için artık bir çözüm olmayacağı temelden anlaşıldı. Ürettiğin kadar para basacaksın, yoksa cezayı keserler.
Sadece örgütlü sermaye sahiplerinin, karar verici olduğu bir dünyada, yoksulluğun her şeyi tehdit ettiği bir yere varıldı.
Çoğunluğu ve yoksulları yok sayarak yol almanın artık otobanı yok.
Özetle söylersek, dünya dengeleri düşündüğümüzden de hızlı değişiyor.
Amerika orta doğuda ne yapacağını şaşırmış durumda…
Suriye’de, dört yıl süren iç savaştan sonra, hala terörden medet umuyor. Eğit-Donat ile muhalifleri eğiterek, sözde kendine bağımlı bir yönetim üretmeye çalışıyor.
Ben(ABD) yukardan bombalayayım, ey muhalifler, siz de, yer harekatı yapın. Şu Suriye işini tamamlayalım.
Demek ki, Suriye, daha fazla IŞİD militanı ile boğuşacak. Ve belki de bize sıçrayacak!
Atlantik lehine artık bir sonuç çıkmaz.
Bu konularla bağlantılı, yani değişen dengelerle ilgili yeni gelişmeler oluyor.
Üç yıldır, Batıcıların ve onların içerdeki işbirlikçilerinin baskısı ile bir türlü sonuçlandırılamayan, Çin’den füze teknolojisi alma ihalesinde, sona varıldı.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çin Füzelerinin NATO’ya değil, milli sistemlere entegre edileceğini belirtti.
Konunun önemine binaen tarihi bir hatırlatmada fayda var.
Batı hiçbir zaman bize silah teknolojisi vermedi. Parasını da versek satmadı.
Getirdikleri modern silahları kendi elemanları ile beraber getirdiler, kendilerine göre, iş bitince geri götürdüler.
Sat deriz, satmazlar. Biraz teknoloji ver, vermezler. Altmış yaşında tanklar ve 45 yaşındaki uçaklara, bizi mahkum ederler. Tamir ve bakımına sıra gelince, İsrail’e git derler.
Böyle bir alış-veriş düzeni 60 sene sürdü.
Bir ülkenin teknoloji üretmesinin beşiği silah sanayisidir.
Füze teknolojisi alımına karşı duranlar ile ilgili çok önemli üç hatırlatma yapacağım.
Kılıçdaroğlu, son Amerika seyahatinde, hava alanında yaptığı konuşmasında; üç konu açıkladı. Avrupa Birliği hedeflerine bağlıyız. NATO ile ilgili anlaşmalara bağlıyız. Çin’den füze alınmasına karşıyız.
Bu konuda, Cumhuriyet Gazetesinde, Nilgün Cerrahoğlu beş kez, Çin’den füze alınmasına karşı yazı yazdı.
Vatan Gazetesinde çıkan bir haberde, ABD’li diplomat (adı yok) Çin’den alınacak füzeler için, projede yer alacak Türk şirketlerine yaptırım uygulanır. Dedi.
Yani tehdit ettiler.
En son, Mecliste, Atlantik’ten kopma endişesi içinde olan, bir CHP Milletvekili soru önergesi verdi.
Batıyla batmak işte böyle bir şeydir. Bu kafanın varacağı yer Mandacılıktır. Biraz daha açarsak; Tanzimatçılıktan, Batıcılığa, Batıcılıktan da mandacılığa kadar yolu var.
Peki, siyasi iktidar neden böyle bir kararda ısrar etti?
Değişen dengeleri yakalayan siyasi iktidarın başı, sen(ABD), benim(RTE) üzerimi çisersen, bende teknoloji alır kendim yaparım.
20.2.2015, bulentesinoglu@gmail.com
