Umut Veren Başkan ve Sıcak Gelişmeler Halktan Yana Yönetici ve lider dediğin böyle olur. Türkiye coğrafi ve strateji bakımından bulunduğu bölge dikkate alındığı zaman sahip olduğu konum gereği her güç dengesinin ayrıca üzerinde söz sahibi olmayı istediği ve projelerini de bu yönde hayata geçirdiği bir ülkedir. Maalesef Osmanlı imparatorluğundan sonraki dönemde devletin başına gelen siyasi iradelerin birçoğu bu bölge ve ülkeyi layıkı ile yönetecek kadrolara ve bilgi, birikim, donanım ve yeteneğe sahip değillerdi.
Ta ki 2002 yılında sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bey ve partisinin ülke yönetimine gelmesine kadar durum böyle idi. Hatta Ak parti ülkeyi devir aldığı zaman içerde ve dışarıda borç batağında olan bir durum söz konusu idi.
Prestiji içerde ve dışarıda ayrı ayrı zedelenmiş ve akşam ki ekonomik parametreler ile sabah uyanılan parametrelerin birbiri ile uyuşmadığı ve sürekli tüm ürünlerin zamlandığı ve zamlara rağmen krizlerin dur durak bilmeden devam edip gitmesi ve bunun önünün alınamaması da ayrı bir dertti. İşte tüm bu ahval içinde Ak partinin yönetime gelmesi ve şimdiki ülkenin geldiği noktaya bakıldığı zaman nerede ise IMF ve dünya bankası kapısında borç almak için nöbet tutan Türkiye, şimdilerde bu bankalara borç para verecek kadar istikrarlı bir konuma gelmesinin yanı sıra, içerde ve dışarıda prestiji ve büyüklüğü kabul edilen ve o nispette uluslar arası arenada sözü geçen ülke konumuna geldi.
Tüm bunların yanı sıra dikkatlerinizi belli başlı bazı noktalara çekmek istiyorum; ülkeyi bu sözü geçen konuma ve güç sahibi eden parti olan Ak partiye 17 aralık 2013’te yolsuzluk oyunu ve projesi uygulanmak ve geçmişlerde olduğu gibi dünyanın güç dengeleri Türkiye’nin bu atıl ve güçlü halini hazmedemediler ve hazmedemedikleri bu halin üstesinden gelmek için bazı düzmece belgeler ve senaryolar uyarladılar. Ama ne Ak parti eskilerin partileri gibi idi, nede halk geçmişte Menderes ve Özal’da düştüğü hataya düşmek isteyen halk idi. Halk her halükarda kendi devlet başkanına ve liderine kendisini yokluktan ve yoksulluktan varlığa ve iyi günlere kavuşturan lidere her anlamda sahip çıktı.
Sayın cumhurbaşkanı batı ve Amerikancı olan sermaye ve oyun odaklarının tehlike ve arz ettikleri sıkıntıları görmüş olacaktı ki batının ülkeyi yeri geldiği zaman felakete sürükleyen emperyal sermayesine karşı doğuda kendi kültüründen ve ortak tarihe sahip oldukları devletler ile ilişkilerini daha sıcak tutmuş, bununla kalmamış ticari ilişkileri de bu devletler ile çok iyi yerlere taşımıştı. Aslında 17 aralık sözde yolsuzluk operasyonu
Türkiye Cumhuriyeti’nin İran İslam Cumhuriyeti ile yaptığı ihracatın büyük ölçeklerde olması ve bunun ülke ekonomisine kattığı katkı ve cari açık sıkıntısının kapatılması gibi sorunlara çare olması idi.
Tüm bu olan bitenler çare olmadı oyun tutmadı ve oyun oynamak isteyenlerin kucağında patladı. Buna karşın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında yapılan görüşmeler sonucunda İran ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin 2015 yılında 30 milyar dolara çıkarılması konusunda mutabık kalınan görüşmeler yapıldı.
Bu bağlamda Ekonomi bakanımız sayın Nihat ZEYBEKÇİ başkanlığındaki Türkiye heyeti bu çerçevede temaslarda bulunmak üzere 30 aralık 2014 yılında İran’a gitti. İran’a giden 10 kişilik Türkiye heyetinde Ekonomi bakanlığı tarafından Van esnaf ve sanatkarlar odaları birliği(VESOB) başkanı ve Türkiye şoförler ve otomobilciler federasyonu(TŞOF) kurulu üyesi Faruk ALPASLAN’da davet edildi.
İşte tamda burası hem Van ve Vanlı hem de bölge adına çok önemli ve anlamlıdır. Bilindiği gibi 2 dönemdir yerel seçimlerde Ak parti Van belediyesini kazanamıyor. Belediyenin BDP ye geçmesi ve birçok iş, görev ve sorumluluğun layıkı ile yerine getirilememesinin yanı sıra Van halkı tamamen bir akıl tutulmasına da yakalanmış bulunuyor. Halkımız kendini düşünen bir aklı selime sahip ve sağduyu sahibi olsa idi elbette ki yerel anlamda belediyecilikte oyunu iktidardan yana kullanırdı ki bu kendisine deyim yerinde ise yol, su ve elektrik olarak geri dönsün, ama halkımız yol, su ve elektrik gibi temel ihtiyaçlarını geri planda sayarak tercihini daha başka bir mana ve anamda kullanmıştır.
Ve söz konusu bu iki dönem içinde Van’da iş, aş, istihdam nerede ise eskiye oranla yarının çeyreğine inmiş bir durumda seyir halindedir. Yani herkes ileri doğru hareketle yol alırken biz geriye doğru gerilemekle seyir halindeyiz.
Maalesef yerel seçimlerin iktidar partisi adına kayıp edilmesinde belli başlı sebeplerin içinde il teşkilatlarının aile şirketi ve kafa kol, ahbap çavuş ilişkisi içinde olması ve yönetim ile halkın birbirinden uzak olmasının yanı sıra belediyeyi devir eden sayın Burhan Yenigünün’ün Van’a ettiği hizmetleri yeteri kadar halka indirgemeyip halka mal edememiş olması da başka bir etken iken, bu işin bir başka kayıp faktörü de ilden seçilen vekillerin halktan uzak olmaları ve halka yeterince eğilmedikleri ve halkın sorunları ile yeterince ilgilenmedikleri hatta halkın vekillerini doğru düzgün tanımamaları da apayrı bir derttir.
İşte tüm bu sorunlar karşısında VESOB başkanı sayın Faruk ALPASLAN hem başında bulunduğu odaları temsilen hem de kendisinin görev ve sorumlulukları içinde yer almamasına karşın sırf Van halkı ve Vanlı kazansın diye Ekonomi bakanının Van’ın Tuşba ilçesi olağan kongresine katılması münasebetiyle verilen kahvaltıda bakan beye eşlik ederek Van ve Van halkının temel sorunlarının içinde yer aldığı bir dosyayı sayın bakana sunarak Van’a yapılması öncelikli ve elzem olan iş kolları ve çalışma alanları bir bir anlatılmıştır.
Sayın bakan dosyayı inceleyip durumu yerinde değerlendirerek sayın Cumhurbaşkanının İran İslam Cumhuriyeti ile yapmayı kararlaştırdığı 30 milyon dolarlık ticaret hacminin Van’ın İran’a yakın olması ve üzerinde biraz çalışılınca Kapıköy sınır kapısının da faaliyete girmesi ile Van’ın bu yapılacak ticaret hacmine katkısının daha fazla olacağına kanaat vuku bulmuş ve İran’a yapılan heyetler arası temas heyetine sayın Faruk ALPASLAN da dahil edilmiştir.
VESOB başkanı sayın Faruk ALPASLAN’ın bölgede yapılacak yatırımlara yönelik alınan kararlarda Van’a öncelik verilerek tercih konusu edilmesinde büyük katkı ve kazanımı olmuştur. Faruk ALPASLAN bu kapsamda; Türk, İran iş konseylerinin daha yoğun faaliyet içinde olmaları gerektiğini dile getirmiş, Türkiye ve İran işbirliği içinde Van ve İran’ın Hoy kentlerinde etkin şekilde kültür, turizm ve ticaret fuarlarının düzenlenmesini dile getirmiştir.
Türkiye ile İran arasında kara, hava ve demiryolu ulaşım imanlarının en üst düzeyde olması gerektiği, Kapıköy başta olmak üzere sınır kapılarının modernize edilmesi ve ticaret hacimlerinin arttırılması gerektiğini, Türkiye ve İran serbest bölgesi ve ortak organize sanayi bölgesinin Van’da kurulması gerektiğini, iki ülke arasında öğrenci ve öğretim üyesi değişimi, ortak sportif ve kültürel faaliyetlerin artırılması yüksek öğrenimde denklik sorunlarının çözülmesini, İranlı yatırımcı ve iş adamı, tüccarların işlemlerinde kolaylık sağlamak üzere Van’da İran Konsolosluğunun açılması gibi somut ve Van halkının büyük kazanımlar elde edeceği konularda fikirlerini her iki heyet üyelerine dile getirmiştir.
İşte tüm bu fikir ve görüşler sonunda Türkiye ile İran arasında ortak sanayi bölgesi çalışması ve olabilirliği konusunda teknik heyetlerin karşılıklı olarak inceleme ve çalışmalar yapacağı kararına varılmıştır. Yine bu heyetlerin karşılıklı görüşmesinden sonra serbest ticaret anlaşması kapsamında Türkiye ile İran arasında tarımda karşılıklı olarak ilk kez imtiyaz tanındığına dikkat çeken Başkan Faruk ALPASLAN,’’Cumhuriyet tarihinde ilk kez 125 kalem tarım ürününün ithalatına ve 140 kalem tarım ürününün de ihracatına karşılıklı olarak imtiyaz tanındı diyerek Van ve Van halkının kazançlarına hizmet edecek çalışmaları ile kendine düşen görev ve sorumlulukların da ötesinde bir görev ve sorumluluk anlayışı ile büyük katkılar ve kazanımlara imza atan mimar olmuştur.
Yine başında temsilen bulunduğu VESOB’un büyük girişim ve gayretleri sonucu Türkiye’de örneğine ender rastlanan bir saray mahiyetinde inşanın ve yapının da mimari babası olmuştur. Başkan Faruk ALPASLAN gayretli ve azimli, kararlı ve tutarlı olmanın yanı sıra tuttuğunu koparan bir karaktere sahiptir. Gönül ister ki Van halkımız bu çaba ve gayretleri yerinde görür ve kendinden olan bu güzide insanı önümüzdeki dönem kendi sorunlarının çözümü noktasında daha büyük söz sahibi olacağı milletin temsilcisi ve vekili olma sıfatını kendisine vererek namzet olan bu münevver insanı hak ettiği değer ile müşerref eder. Faruk başkana hak ettiği yeri vermek Van halkı adına büyük bir kazanımdır.
Dilerim halk bu konuda sağduyulu duyarlı ve tutarlı davranır da kendisini temsil edecek kişiler konusunda gerekli hassasiyeti gösterir. Aynı zamanda Ak parti de tercihini Faruk beyden yana kullanırsa halkta büyük bir karşılığı olan ve nerede ise başında yönetici bulunduğu odalar birliği gibi bir yerde olması ve halk tarafından sevilen sayılan biri olması münasebetiyle de Van gibi bir yerde adeta denge mahiyeti taşımaktadır. Ak partinin böyle halktan yana büyük karşılığı olan kişileri tercih listesinde yer vermesi parti adına da bölgede dengeyi sağlamak adına çok büyük bir önem arz eder.
