“En tehlikeli insan tipi, az anlayan, çok inanandır.” Anton Pavloviç Çehov
Anton Çehov, yukarıda ki sözü ne kadar yerinde söylemiş.Ne çok var etrafımızda… Sevgili Hayati Kaya’da geçtiğimiz günlerde; Ufuk Coşkun’un bir sözünü paylaşmıştı. Coşkun,
“İdeolojik eğitim insanın kendini bilme, insanlığını gerçekleştirme kanallarını da tıkar. Bu bakımdan insan fıtratına yapılmış ciddi bir müdahaledir. Yapay korkular üretir ve bu korkunun, nefretin ve tekçi anlayışın nesilden nesile aktarılmasında öncü rol oynar. Darbeci, devrimci geleneğini diri tutan yeni nesiller peşindedir. Vesayetçi üreten birer fabrika gibi işlev görür. Zihinleri tasnif etmeye kalkar ve bireyi belirli bir kalıba sokmaya çalışır. Bu da karmaşık ve merhametsiz bireylerin yetişmesi anlamına gelir.” **** Tüm ideolojilere inananlar, o ideolojilerini milatını olan, sorgulamayan, hem az anlayan aynı zamanda da bir dine inanır gibi çok inananlardır. Hele hele beslendikleri yerlere köpek gibi bağlı olanlardır. Yemek yedikleri kabın her türlü pisliğini korumak için, seferber olurlar… Pislik temizlemek için seferber olurlar.. Nede olsa, beslendikleri yere saldırıldığını düşünmektedirler… Görevleri bellidir… Ana dediklerini, baba dediklerini korumak için canla başla çalışırlar… İnternette yorumlar yazmak, sağa sola çamur atmak için görev almışlardır. Hatta kimilerine görev verilmese bile, görev bilirler… Yaranmanın sınırı yoktur… Nede olsa birgün ödüllendirileceklerini düşünürler… Kimileri haberler gönderirler, yaverliğe talip olduklarını duyururlar nede olsa karınlarını doyuracaklardır, ödüllendirilmek için her türlü göreve hazırdırlar… **** Hatta kimileri öylesine bunu sahiplenirler ki, sahiplendiklerine bile zarar vermeye başlarlar… Nede olsa, sahiplerine zarar geldiğini düşünmektedirler… **** İdeolojik pencereden dünyaya bakanlar, gün gelir aynı ideolojinin içinde oldukları yoldaşları, inandıkları değerleri, şeflerini eleştirmeye başlamışsa düşman görmeye başlarlar… Nede olsa, kutsalları sorgulanmaktadır… Kutsalına saldıranlar yok edilmelidir… Kutsal bildiklerinin yanlışlarını asla görmek istemezler. O’nun her yaptığı tartışılmaz doğrudur… O’nun her yaptığı tartışılmaz kabulleridir… O’nun her hedef gösterdiği tartışmasız düşmandır ve yok edilmesi gerekir… O’nunla var olurlar, o’nunla yok olurlar… Nede olsa, ana diye baba diye bakmışlardır, velinimetlerine… **** Anlamadan inanan, az anlayıp çok inananlarla tamamıyla ilişkileri kesmek gerekir. Yalnız dünyasında bırakmak gerekir onları, fazla uğraşmaya da değmezler… Ne vaktimiz vardır onlarla uğraşmaya nede sözümüz… Keyifli bir gazetecilik için… Gazeteistanbul’u tam tamına bir yıldır çıkarıyoruz. Dün, üç ortakla beraber yürümeye karar verdiğimiz gazetemizi sizlere ulaştırdık. Övücü sözleriniz bizi cesaretlendiriyor. Alışılmışın dışında şeyler yapmak her zaman birilerini ürkütür. Zordur alışkanlıkları terk etmek, var olanı değiştirmek… **** Yeni birşey denerken ürkmediğimizi, ‘acaba’ sorusunu sormadığımızı sakın ha düşenmeyin… Ürküyorum, tereddütlerim var, sorularım çok… Ancak, sorulara verceğimiz yanıtlarla, sorunlarla karşılaştığımızda üreteceğimiz çözümlerle yol yürümeye devam edeceğiz. Hergün yeni manşetlerimizle, bölgeyi sarsacak, konuşulacak haberlerimizle emin adımlarla yürüyeceğiz. Siyasetçilere bağlı kalmadan, belediye başkanlarına teslim olmadan, kendi öz kaynaklarını yaratarak gazetecilik yapmanın keyfini çıkartacağız. **** Bizi izlemeye devam edin… Bizler az düşünen, az anlayan, kayıtsız inananlardan, dünyaya ideolojik pencerelerden bakan, nefretin ve tekçiliğin takipçiliğini yapanlardan değiliz. Sevdiğimiz mesleğimizin hakkını vermeye çalışanlarız. Bizden kimse, birilerinin kapısında sakın ha yaverlik beklemesin… Gazeteistanbul’da gazetecilik yapmaya devam edeceğiz… Hem de eskisinden daha güçlü ve daha etkili olarak…
