Heyecanlı başladı Ağustos ayı, siyasi gelişmelerle hararet tavan yapacak, görünen o ki etkisi Eylül’ü de saracak. AKP Kongresi, CHP Kurultayı, yeni kabine derken günler siyasi gelişmelerin odağında geçiyor. Sokaktaki insana bakıyorsunuz, asgari ücretle,
1500-2000 TL maaşla nasıl geçineceğini değil, yeni başbakanın kim olacağını, Başkanlık sistemini konuşuyor. Bir yönüyle güzel, bunaltan gündemleri merak duygusuyla bastırıyoruz. Hani bazı riskler kapıda olmasa, milyonlar geçim derdiğini dert etmese de olur!!
Ancak siyasete bu kadar dalıp gitmişken, ekonomideki sinyaller kırmızılaşıyor. Yalnızca siyasi değil, ekonomik bazı kritik gelişmelerin de bizi beklediğini görmek gerekiyor.
İKİ KRİTİK TOPLANTI
Ekonomide bu ay Türkiye’nin kaderini 2 tarih belirleyecek. Amerikan Merkez Bankası FED’in Jackson Deliği toplantısı ve Türk Merkez Bankası’nın PPK toplantısı. ‘Jackson Deliği’ toplantısı ne demek? 1978 yılından beri dünya genelindeki MB yöneticilerini bir araya getiren Jackson Hole toplantıları dünyadaki parasal genişlemenin seyrini ortaya koyuyor.
Tüm finans çevrelerinin gözü kulağı, ABD’nin Wyoming eyaletindeki toplantılarda. Ülkelerin ‘Merkez Bankası Başkanları’na izlenecek stratejiler ve uyarılar aktarılıyor.
Alınacak kararlar özellikle bizim gibi ekonomisini, ‘carry trade’ sıcak paranın sırtına yaslamış ülkeler için hayati önemde. Ancak sonucu şimdiden herkes biliyor. Parasal genişlemede büyük daralmaya gidilecek.
Yani Amerika ‘para basmayacağım, başınızın çaresine bakın’ diyor.
FED’in Ekim ayında QE’den çıkışla varlık alımlarını sonlandırma planı toplantıda dünyaya aktarılacak.
SİNYALLERE DİKKAT
Süreç Türkiye’de zor bir tablonun üzerine geliyor. Haziran ayında altın dışı cari açıkta yeniden dengelenme durdu. Elektrik zammının gecikmesi yüzünden yüzü aşkın yeni santral projesi kadük, enerji arzı sıkıntı yaratacak ve enflasyona ek yük getirecek. Dış ticaretin iki önemli kalesi, Irak ve Suriye’ye yapılan dış ticaret de bitme noktasına gelmek üzere…
Tüm bunlar özellikle son yıllarda ekonomiyi sıcak para girişleri ile sübvanse eden Türkiye açısından o tatlı günler bitiyor demek.
İkinci kritik tarih ise 27 Ağustos.
O gün hem AKP’nin yeni genel başkanı ve başbakanımızı, hem de Merkez Bankası (MB) Plan Para Kurulu’ndan çıkacak faiz kararını öğreneceğiz. Bakalım çıkacak isim piyasada satış getirecek mi?
‘Faizi düşür’ baskıları altında MB bunalmış durumda. Şimdiye kadar faiz indirimleri fırsatçı para tarafından alım fırsatı olarak kullanıldı.
Ama o oyun Fitch ve S&P’den gelen uyarılarla bitti. Düşen faizin hem enflasyon, hem de cari açıkta patlamaya yol açma riski zavallı MB’nın omuzlarında.
Eğer TL gibi yüksek riskli para birimlerinden çıkış başlar, bir de MB hızlı faiz indirme hatası yaparsa tarihi bir viraj önümüzde belirir.
Özetle ‘Carry-trade’ yani ucuz para döneminin sona ermesi ve bu süreçte yapılacak politik hatalar siyasetin gölgesinde kalamayacak konular.
Nacizane tavsiyem, şimdilik piyasalarda risk almamak ve tasarruflara özen göstermek, şimdilik bu en iyisi…
