Almanya’ da WISO isimli tüketici dergisi tarafından yapılan bir araştırmada 15 papatya çayının 10’ unda “prolizidin alkoloitleri” adı verilen kanserojen kimyasalların bulunduğu tespit edildi.
Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü (Bundesamt für Risikobe
wertung) bu kimyasalların vücut için zararlı olduğunu, uzun süreli ve yüksek dozların karaciğer kanserine yol açabileceğini bildiriyor.
Prolizidin alkoloitleri çocukların vücudundan hemen atılmadığı ve biriktiği için tehlike küçük çocuklar, anne sütü içenler ve emziren anneler için erişkinlere göre yüz misli daha fazla.
Tüketici dergisinin araştırmasında çeşitli market ve eczanelerden alınan 15 çeşit papatya çayı ile 15 çeşit rezene çayı bağımsız bir laboratuarda test edildi.
Kanuni bir sınır yok
Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü, 201 senesinde çeşitli çaylarda yüksek miktarda prolizidin alkoloitleri bulunduğunu açıklamıştı.
Dünya Sağlık Örgütü de uzun zamandan beri bu kimyasalların düşük miktarlarda bile tehlikeli olduğunu bildiriyor ama bunlar için belirlenmiş sınır değerleri de bulunmuyor.
Prolizidin alkoloitleri bitkisel çaylarda değil onların arasında üreyen kanarya otu gibi yabani otlarda bulunuyor ve bitki toplanırken bunlar da içine karışabiliyor.
Gelelim neticeye
BİR: Bitkisel çay denince çay dışındaki bitkilerden hazırlanan sıcak içecekler anlaşılıyor.
Çay da bir bitki, dolayısıyla o da bir bitkisel çay ama bu bir galat-ı meşhur yani herkesin bildiği bir yanlış olarak dilimize yerleşmiş bulunuyor.
İKİ: Bitkisel çaylar sağlığımız için önemli içecekler. Ateş, hazımsızlık, şişkinlik, bulantı, ishal, kabızlık ve daha birçok hastalık belirtisini ilaca gerek kalmadan bunlarla iyileştirmek mümkün.
Papatya çayı da özellikle öksürük için faydalı bir içecek.
ÜÇ: Elbette bitkiler hakkında bilgisi olanların, bunlara ulaşma imkânına sahip bulunanların çayları için gerekli bitkileri kendilerinin toplaması veya hatta kendilerinin yetiştirmeleri en iyisi.
DÖRT: Bu haber, gıda denetimlerinin ne kadar önemli olduğu bir kere daha ortaya koyuyor.
