Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazartesi, Aralık 15, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Arzu KÖK

Parayı Veren Düdüğü Çalar

Arzu KÖK Yazar Arzu KÖK
05 Kasım 2013
Arzu KÖK
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Küreselleşmenin en önemli sonuçlarından birisi de toplumların üstyapı öğelerinden olan kültür ve sanatın dünya ölçeğinde standartlaştırılmasıdır. Bu çalışmalar ise genel olarak çok uluslu şirketler aracılığıyla ve sponsorluk sistemi işletilerek yürütülüyor. Sponsorluk, “ Bir girişimi destekleyen veya finansmanını yapan, garantör” olarak tanımlanıyor. Latince sponsor: Kefil, rehin/ spondere, spons: mukavele yapmak, ant içmek, kefil olmak, söz kesmek ve töre gereğini yapmak anlamlarına geliyor. Bir de sponsor bir başka anlamıyla da “vaftiz babası” olarak geçiyor.

Öyle basit biçimde söylendiği gibi, şirketlerin halkla ilişkiler, kendini tanıtma, imaj oluşturma veya var olan imajını olumlamak için giriştiği bir etkinlik değil sponsorluk. Bunlar işin hep yüzeysel kısmı. Ülke içinde iktidar, uluslar arası alanda da küreselleşmeyi yönlendiren hegemonyacı güçler için siyasal hedeflerine yönelik derinlemesine etkili bir araçtır sponsorluk.

Artık her şeyin bir sponsoru var: futbol takımlarının, olimpiyatların, televizyon dizilerinin, sivil toplum örgütlerinin, sanat-kültür dergilerinin, bilimsel konferansların, arkeolojik kazıların, kültür-sanat festivallerinin, etkinliklerinin, hatta belki inanmayacaksınız ama NATO’nun bile.
Ekonomik sömürü ve siyasal erk artık yetmiyor sermayeye. Bunun içinde yukarıda tanımlarını verdiğim sponsorluk kavramını soktular yaşantımıza. Sponsorluk aracılığıyla, kültüre, sanata, bilime, sportif faaliyetlere, dayanışma mekanizmalarına, kısacası toplumsal dokunun derinliklerine nüfuz ediyorlar. Gözetimleri ve destekleri olmadan adım atamaz hale getiriyorlar sizi.

Zaten vergiden düşecekleri birkaç kuruş sponsor şirketler için mali bir külfet de oluşturmuyor. Ama ya getirileri? Sponsorluğun firmaya sağladığı reklam bir yana, şirketin kazandığı “hayırsever, sanatsever, bilimsever, kültürsever, vb” gibi sunumlarla rakibini zora sokmanın zaferini değişirler mi bir şeye?
Perdeniz bir şirketin maddi desteği olmadan açılamayacaksa, derginiz basılamayacaksa, kazınız tamamlanamayacaksa, laboratuar malzemeleriniz yenilenemeyecekse, istihdam ettiğiniz araştırmacıların iaşeleri ödenemeyecekse… o zaman işte sanatsal- kültürel- bilimsel ya da toplumsal aktiviteniz ister istemez “zengin adam”ın güdümüne girer. Sınırları sponsorunuz çizmeye başlar.

Ignacio Ramonet; “Ortaya çıkan ekonomik ve teknolojik gelişmeler nedeniyle iletişim alanı haberleşmeyi ve kültürü kendi içine alıp eritme, böylelikle de küresel ve evrensel tek olan yaratma eğiliminde; Bu Amerikan esinli, tüm gezegen ölçeğinde bir tür kitlesel iletişim kültürüdür. Ve her çağda, her egemen eğilimin yaptığı gibi bugün de içinde yaşadığımız dönemin vazgeçilmez, kaçınılmaz, mutlak ve değişmez olduğu konusunda yoğun bir propaganda yapılıyor. Oysa ki ekonomik, siyasal ve toplumsal bağlamlarda küreselleşme sürecinin kıyameti tüm alametleri, kapitalizmin bu son safhasının doğrudan ürünü olan kitle iletişim kültürünün ve pazarlama ağırlıklı sanat üretiminin de kendi içinde giderek yükselen alarm zilleri çaldığını söylemek mümkün.” diye betimliyor. Zaten sanatın sanat olmaktan çıkarılıp pazarın gereksinimleri doğrultusunda biçimlenmeye başlanması bir çıkmaz sokaktır artık.

Adorno; “Kültür, sanayi yüceltmez, baskı altına alır” derken, Horkheimer; “ Dünya, kültür sanayinin süzgecinden geçerek yönetiliyor” demektedir. Durum böyleyken doğal olarak kültür endüstrisi her şeyi birbirine benzetir. Her alanın kendi içerisinde ve diğerleriyle uyum içerisinde yaşamasına hizmet eder. Yani kültür sanayisi taklidi mutlak diye koyar ve herkeste buna uyar.

Egemen sistemin sunduğu standart bir paket vardır ve bu paket sayesinde kitleyi belirli standartlara sokmaya çalışırlar. Bunları tüketmelisin, bunları izlemelisin, bunları dinlemelisin, bunları okumalısın, bunları yazmalısın… vb. Adorno’nun deyişiyle, “Kültür endüstrisi, müşterileri tarafından yönlendirildiğine ve onlara kendi istedikleri şeyleri sunduğuna yeminle inandırmaya çalışır bizi. Kültür endüstrisi kasıtlı olarak tüketicileri kendisine uydururur… Böylece, kültür endüstrisi yöneltmiş olduğu milyonların bilincini ve bilinç altını yönlendiriyor olmasına rağmen kitleler birinci değil, ikinci role düşerler ve hesaplanabilir nesneler, makinenin tali parçaları olurlar. Tüketici, kültür endüstrisinin bizi ikna etmeye çalıştığı gibi hükmedici ya da özne değil, aksine nesnedir.”
Yaşantımızın tamamıyla birlikte, kültür, sanat ve edebiyat cephesinin de magazinleştirildiği ve magazinleştirilen hayatın en önemli araçlarının da pazarlama ve sansasyon olduğu koşullarda; her şey piyasa ekonomisinin tahribatından payına düşeni alıyor. Gerçek sanatçılar, edebiyatçıların isimleri dahi duyulmazken sermayenin güdümündekiler üst sıralara oturabiliyor.

Epictetos’un “Öküzlerle domuzlar konuşabilselerdi, konuları hep ot ve yem üzerine olurdu. Mideleri için yaşayan insanlar onlardan farksızdır” sözlerindeki gerçekle çevrelenmiş sponsorluk çılgınlığı babındaki karanlık, hiçbir nedenle rasyonalize edilemez. “Servet pek çok kötülüğün örtüsüdür” saptamasıyla nitelenebilir sponsorluk. “Hiç kimse, öyle olmadığı halde, kendini özgür sanan birinden daha köle değildir. Çünkü ödüllendirilmek, bir yargıcın mülkü olmaktır” der John Berger ve Ernest Renan, “Ahlakta da, sanatta olduğu gibi, hiç konuşulmaz sadece yapılır.” Yine Hegel’in deyişiyle, “Biri özü kendi için olmak olan bağımsız bilinç, diğeri ise özü bir başkası için yaşamak ya da olmak olan bağımlı bilinç; birincisi Efendi, ikincisi Köledir…”
Kültür dünyamız öyle büyük bir kuşatma altındaki, bu kargaşanın içinde büyümek, boy atmak, temiz kalmak zor. Kavramları alt üst etmeyi çok güzel becerdiler. Örneğin; şimdi ilerici olmak için geriyi savunmak gerekiyor. Solculuk artık tutuculuk oldu. Değişimden yana olduğunu söylüyorsan, liberalizmin tezlerini birbiri ardına dizecek, sınıflar meselesini unutacaksın. Açlığa, yoksulluğa burun bükecek, otomobil satışlarındaki artışla, borsayla ilgileneceksin. Kavramların böyle ters yüz edilmesi işte bu sponsorluk ile sağlandı ve devam ediyor.

Sponsorluk sistemi sanat ve edebiyatta kalitenin düşmesi adına çalışıyor adeta. Kalitesiz olana verilen prim bunun en güzel göstergesi değil midir? Pop kültür diyorlar, kendi başına, kendi sığ sularında belki çekilir bir şey, ama edebiyatın, sanatın bütün alanlarına üstelik de çok renkli, çok alaca bulaca ideolojik renkleriyle sızınca iş karışıyor. Öylesine bulaşıcı ki, bakıyorsun, en ustaları bile kendi kolaycılığına çekiveriyor. Birinci tür “halkın anladığı gibi olmak” sloganının peşine düşüyor, zaten halkın da pek bir şey anlamayacağına inanıyor. İkinci tür, halkla farklı, ilişkisiz, abuk sabuk, üretmeye değil, bir araya getirmeye, montaja, rastgeleliğe dayanan tuhaf işler sunmakta. Tabii her iki türün de sponsorları ve bu desteğin, ortaya çıkan işlerde görünmeyen, yapılan işlerde ise kendini net gösteren nedenselliği var.

Aslında durum böyle olsa da sanatın ve edebiyatın kendi gelişme çizgisine, kalitenin eninde sonunda galip geleceğine inanıyorum. Hiçbir akım, kendini gerçeklerle sınamaktan kurtaramamıştır. Gerçek de bu akımlarla sınar kendini zaten. Bir düşünün bakalım savaşa gözünü kapatabilecek bir edebiyat, sanat olabilir mi? Olmaz tabii ki. Ancak yazar inatçı olmalı. Sadece sadece iyi eserler vermeye odaklanmalıdır. Zira bir gün gerçek galip geldiğinde onlar asıl olmaları gereken yere gelecek, diğerleri çöpe atılacaktır.

Hayatımız hiç bu kadar tehdit altında olmamıştı. Acılar, açlıklar, zorluklar, sıcak, soğuk, işkence, ölüm… aslında insanlık açısından düşünüldüğünde o kadar da üstesinden gelinemeyecek şeyler değillerdir. Neyle savaşacağın, neyle nasıl karşılık vereceğin belli gibidir. Ama şimdi karşılaştığımız tehlike, doğrudan beyinlerimize yöneliyor. Ruhumuzu başka yerde aramaya gerek var mı bilmiyorum, şimdi tehdit altında olan ruhumuzdur. Ve onu satalım diye yüksek ücretler öneriyorlar bize. Ama ne yapıp edip kurtarmalıyız ruhlarımızı. Yoksa çıkamayacağız yarınlara. Hele insan içine hiç çıkamayacağız.
Arzu Kök

Paylaş
Etiketler: DüdüKparaveren
Önceki Yazı

Yaylacık (Nüzumla) köyü Türkiye İçin Güzel Bir Modeldir.

Sonraki Yazı

Evinizde Radon Gazı Var mı?

Arzu KÖK

Arzu KÖK

İlişkili Yazılar

Arzu KÖK

Kökleri Unutmak.

07 Aralık 2021
5k
Anı / Günce

Kökleri Unutmak…

11 Eylül 2021
5k
Arzu KÖK

Gençlerden Mesaj!

18 Mayıs 2021
5k
Arzu KÖK

Şaşırmak…

09 Mayıs 2021
5k
Sonraki Yazı

Evinizde Radon Gazı Var mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Aksekili Hayriye Ana

Aksekili Hayriye Ana

15 Aralık 2025
Milli Eğitimde Reform Hemen Şimdi

Eğitimi Ayağından Vurmak

15 Aralık 2025
Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

Konkordato Sürecinde Takas Hakkının Sınırlandırılması

15 Aralık 2025
Mezarlıktaki Dilenci

Mezarlıktaki Dilenci

15 Aralık 2025
Birlik Olalım

Birlik Olalım

15 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lV)

15 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap