Malum dört senede bir yapılan olimpiyatlara ülke olarak biz de müracaat ettik. Daha önce dört müracaatımız gibi beşincisi de istediğimiz gibi olmadı. Bence olamazdı da.
Dünyada birçok şeyde olduğu gibi olimpiyatların yapılacağı şehirlerin seçiminde uluslar arası politika ön plana çıkmaktadır. Ancak her defasında “batı” diye tutturan ülke yöneticileri kendini bir türlü kabul ettiremediler. Bu yöneticiler ülkenin kuruluşundan günümüze kadar olan tamamı. Şu veya bu şeklinde bir ayırım yapmıyorum.
Bu zamana kadar Yunanistan ve İngiltere üç; ABD dört defa olimpiyatları yapma şansına sahip olmuş. Avustralya, Almanya, Fransa ve Japonya ikinci defa ev sahibi oldular. Kısaca Altı ülkede 16 defa yapıldı.
Biz “Batı” karşısında yerimizi biliyor muyuz? En azından onlar bizim için ne düşünüyor? Sanırım bu soruların cevabı sadece bizde değil. Bu zamana kadar katılan ülkeler istisnalar hariç başkentleri ile müracaat etmiş. Peki biz?
Ülkede sonuçlardan sonra bir polemik başladı. Kimisi olimpiyatların alınmayışını Taksim olayını yapanlara çıkarırken, kimisi de Taksim olaylarındaki kişilere polis müdahalesini gerekçe gösteriyor. Aslına bakarsanız bir birine tersmiş gibi duran iki marazi görüş bunlar.
Temeli politik yani. O kadar basit mi bu işler?
Bu ülkede bakanlık yapmış koskoca “adamlar” bile “Bizim tarihimiz 1920’de başlıyor” derse ve geçmişe “redd-i miras” gözüyle bakarsa dışarısı bakmaz mı? Siz tutun Osmanlının başkenti olan şehirle müracaatta bulunun, sonra da batıya dönüp biz de talibiz deyin. Demezler mi adama bula bula Osmanlının başkentini mi buldunuz diye. Sizin başkentiniz de niye olmuyor sorusuna nasıl cevap vereceksiniz?
Biz illa olimpiyat almak istiyoruz diyorsa Türkiye; ya Ankara ile müracaatta bulunsun ya da İzmir ile. Hem ülke tanıtım kliplerinde de zorlanmazlar. İzmir ülkenin en batısında bulunan en gelişmiş il. Üstelik denizi de var. İç kesimleri Anadolu kültürüne sahip. Ankara’yı demeye bile lüzum yok. Piyangodan çıkan başkent. Malum İstanbul’a alternatif yani.
Yok, Ankara veya İzmir’in dışında bir yer istiyorsanız o da var. Ancak kazanma şansı sıfır ama itibar şansı yüksek. Bir defa denemede fayda var. Şart değil ya olimpiyatlara ev sahipliği yapmak. Alın size şehir: Bilecik-Söğüt Olimpiyatları. Nasıl? Batının kulağına hoş gelmez değil mi? Gelmez tabi, Osmanlının neşv ü nema bulduğu belde. Madem öyle, ben de burayla müracaat ediyorum dersiniz olur biter. İster kabul etsinler ister etmesinler.
Kısaca biz kendimize kimlik bulamazsak, elin oğlu bize bir kimlik bulur. Bırakın olimpiyatlara ağlamayı da; biz daha müracaat etmiyoruz deyin bakalım beşinizden koşmuyorlar mı?
