– Alo buyurun!
– İyi günler, bakanlık özel kalem müdürlüğü. Randevu talebiniz var mıydı?
– Hayır… Ama olabilir…
– Var mı, yok mu? İstiyor musunuz?
– Olur, olur, çok iyi olur… Düşünüyorduk ama çekiniyorduk.
– Çekinecek ne var ki… Bakanlığımız, her devlet kapısı gibi görüşmelere açıktır.
– Yani, ama…
– Bakanımızı tanımıyorsunuz. Net, açık tavırlı ve sorunlara çözümcüdür.
– Tabii, tabii… Çok takdir ediyoruz, izliyoruz…
– Gelelim konumuza. Randevu talebinizi hangi tarihte düşünüyorsunuz.
– Yarın olur, hafta başı olabilir… Takdirinize.
– Pekâlâ, ben sizi arayacağım. İsmim (…….). Başka birisiyle bağlantı kurmayın, karışabilir.
– Çok çok teşekkürler… Sağ olun. Beyefendiye hürmetler.
* *
Senaryo, herhalde böyle.
İş azıya almış; çaresiz, umut arayan, derde dermanı devlet kapısında bekleyenler çoğalmış ki, piyasayı “korsan özel kalemler” sarmış.
Olay öyle gelişmiş ki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı resmen duyuru yapıyor:
“ Sahte özel kalemlere dikkat…”
* *
Bakanlık tespitine göre, ya çok uyanık olduklarından veya bir şeyler bildiklerinden bu kişi/kişiler dört bir yanda faaliyet gösteriyor.
Bakan Bey ile randevu ayarlama ayağına…
Kendisini özel kalem olarak tanıtıyor.
Artık nasibi neyse tokatlıyor.
* *
Bakanlık, suç duyurusunda bulundu.
Savcılık araştıracak.
Sağlam yöntem; teknik takip yapılacak.
Konuşmalar dinlenecek, laflar kaydedilecek.
Birileri izlemeye alınacak.
* *
“Bakan Bey’in can kuşuyum…”
“işim Bakan’ın önünde…”
“Bakanlık bugün-yarın beni arar” havası atanlara…
Önemle duyurulur.
Bakan derken, takana yakalanmayın.