Bin dokuz yüz yetmişli yılların Fatsa’sını anlatacağım.
Yetmişli yıllar benim çocukluk ya da delikanlılık yıllarıma denk gelen yıllardı. O günkü Fatsa ile bugünkü Fatsa arasındaki farklılıkları şöyle düşündüğümde o günkü Fatsa bugünkü Fatsa’dan çok daha güzeldi
Önce kültür açısından dünkü ve bugünkü Fatsa’nın aradaki var olan uçurumu paylaşmak istiyorum.
Dünkü, Fatsa da hiç kimse birbirinden uzak durmaz, herkes birbirine selam verirdi. En az şehrin yüzde ellisi birbirini tanırdı.
Tam tersi olması gerekir gibi görülmesine rağmen aslında bugünden daha medeni olduğumuzu şuanda fark ediyorum
O dönemde Fatsa’da kültür olarak bakarsak, Fatsa Atatürk Parkı’nda canlı müzik yapılardı, insanlar ailecek gelir orada oturur, müzik dinler; ne gürültü olur ne kavga olur ne laf atma çoluk çocuk orada olmasına rağmen hiç kimse çocuğuma acaba bir şey oldumu diye düşünmedi.
Fatsa’da benim bildiğim beş tane sinema var. Kadın, erkek, aileler bu sinemalara giderdi, bazen de erkekler matinesi ve kadınlar matinesi diye iki ayrı gösterimlerde olurdu.
Bu anlattıklarım işin kültürel tarafı.
Birde eski Fatsa’nın ticari tarafı var.
O zamanki Fatsa’da sanayileşme diyelim bugünkü adıyla şuanda Fatsa’mızda bulunan bir organize sanayimiz var tabiî ki, çok çok güzel birçok il ve ilçede olmayan bir sanayi, ve bu yanında iki küçük sanayi sitesinin de varlığını hiç unutmamalı.
Ama yetmişli yıllardaki Fatsa’ya baktığımızda hiçte küçümsenmeyecek kadar sanayimizin varlığını görüyoruz
Örneğin o günlerde Fatsa’da 10 – 11 tane fındık fabrikası, iki tane balık işleme tesisi vardı, bu fabrikalarda da çok sayıda işçi istihdam edilirdi.
Birde doğal yapımıza bakarsak
O zamanlar ne ırmaklarımız ne denizimiz kirliydi, her tarafta yüzebilir diğer tarafta gezebilirdik.
Ama bugüne baktığımızda, denize girebilecek yerleri seçerek arıyoruz, kirlettiğimiz doğada temiz bir yer bulamıyoruz.
Bu doğayı Biz kirlettik yine biz temizlemeliyiz, ama dünkü Fatsa’yla bugünkü Fatsa arasında kıyaslama yaptığımızda böyle büyük bir fark görüyoruz.
Kültür ve sanayi olarak her iki açıdan bakıyorum ve kendime soruyorum. Dünkü Fatsa mı bugünkü Fatsa mı?Dünkü Fatsa daha güzelmiş.
Hiç unutmam şuandaki mevcut belediye binasının olduğu yerde kapalı bir pazar vardı, adı takıl pazarıydı. İnsanlar köylerden gelip orada ürettiklerini satardı ve şehirdeki yaşayan insanların köyden getiremediği, köyde yaşayanların ürettiklerini sattığı insanların alışveriş yaptığı yerdi. Kırsalla merkez arasındaki çok ciddi bir bağdı, hatta ben kendimde orada köyden, sonbaharda incir, toplar getirir orada pazarda satar harçlık yapardım. İncirimiz satar satmaz da ilk işimiz önce karşıda bisikletçi vardı, oradan bisiklet kiralardık ve başlardık şehir turu yapmaya…
Sonra yine aynı arkadaşlarımızla doğru sinemaya hangi sinemada hangi film varsa, topluca karar alır o sinemaya giderdik.
Sinemadaki en büyük zevkimiz de kısa bir ara olurdu o ara içinden simit yemek ve gazoz içmek çok büyük bir lükstü.
Şunu da hiç unutamam oda ekmek içi köfte, Fatsa’nın meşhur köftecileri vardı. Küçük parkın hemen yanında oraya gider köfte ekmek yerdik, oda ayrı bir zevkti bizim için. Ailelerimiz hiç tereddüt etmezdi. Çünkü bu günkü gibi değildi o gün yanlış yapan insan yoktu.
Dilerim yine bu memleket bizim dilerim bu memleket yine eski günlerine gelir.