Yazımın başlığını görüp de, ‘ne oluyor ya?’ demeyin! Onlar, 3Y’nin kısaltılmış hali! Yani, Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar… AKP İktidara gelirken, bunlarla mücadele edeceğini programlarında belirtmişti.
Kimisi ona, Birleşik İslam Mağazaları, kimisi de Birleşik Mağazalar zinciri adını verdi. 1995 yılında 21 mağaza ile başlayan BİM, Maşallah öylesine hızlı yürü kulum diyerek bugün reklamlarında izlediğiniz gibi 7 bin mağazayı geçmiş bulunmakta ve hâlâ da büyümekte… En büyük hissedarı, Mustafa Latif Topbaş, Genelde aile hissedarları var. Ama Abdullah El Kherizi de sanırım Arap iş adamlarından olsa gerek!
Önceleri A101 ismi garip gelirdi bana. Bu mağaza zinciri de 2008 yılında kurulmuş. %79,21 hissesinin en büyüğü Aydın Ailesi’nde. Bu ailenin, daha birçok yan şirketleri var. Yönetim Kurulu Başkanları Turgut Aydın, 15 Temmuz sonrası bir ara FETÖ’den yakalama kararı çıkartılıp, ayrıca şirketlerinde de arama yapılmıştı. A101’inde BİM gibi Türkiye’nin her il ve ilçesinde 7 binleri aşan mağazaları var! Maşallah iki şirket birbiriyle şube açma yarışındalar!
Bu iki şirketin şimdi iki ortak noktaları var. İkisi de Sırbistan’dan ithal edilen 5 bin tonluk etleri müşterilerine ucuz satmakla mükellefler. (Etler helal kesim mi, bilemiyoruz. Belki de hükumet, anlaşma yaparken, bunu şart koşmuş olabilir!)
İhale nasıl yapıldı?
Et ve Süt Endüstrisi Kurumu (ESK) Kıymayı 29, Kuşbaşı Eti ise 31 Tl’sından satmak isteyen 8 firma arasında yapılan değerlendirmede kritere uygun bulduğu (Hükumet 81 ilde mağaza şartı aramıştı.) BİM ve A101’le sözleşme imzaladılar. Diğer 7 şirket, kuzu gibi baka kaldılar! Ama onlar da durmadı, kasaplarla birlikte bu ihalenin rekabet koşullarına uygun olmadığını belirterek yasal hakları için hukuka başvurdular. Bu arada belirteyim. Son yıllarda hukuka olan güvenimiz, Yargıtay Başkanı Cirit’in de söylediği gibi %70’lerden %30’lara düştü. Sizce bu davayı kazanma şansları var mı?
Gülümseyip, yazıma devam edeyim!
Daha önceleri ülkemizde bol olan, hatta yurtdışına ihraç ettiğimiz birçok tarım ürününü ne yazık ki, artık ithal ediyoruz! Halkın en önemli besin kaynağı olan ete yaklaşmak özellikle ücretli kesime cesaret ister! Bu ucuz et furyası sürekli devam eder mi bilinmez ama ithalat kesildiğinde, bir miktar ucuzlaşan ete alışan halk daha sonra ne yapacak? Hem psikolojik hem de protein eksikliği ile hastalanmazlar mı?
ŞOK! ŞOK! ŞOK!
Durun, durun! hemen Şok dediysek, bu mağazaya, ‘ucuz et var’ diye, koşmayın! Onlarda yok! Yalnızca, ‘Merak etmeyin’, diyecektim! Hastalandığınızda tıpkı köprülerde olduğu gibi hasta garantisi verilen şehir hastaneleri var! Oraya gider tedavi olursunuz!
Gelelim Sayıştay Raporlarına, yani AKP’nin Yolsuzlukla mücadele edeceğiz, dediği konulara!
Sayıştay hazırladığı usulsüzlükler gündemde. İsterseniz bir kaçından örnekler vereyim,
- BELTUR’un işlettiği Tarihi Köşkün 18 yıldır mevzuata aykırı bir biçimde kiralandığını,
- Çukurova Üniversitesi’nde 1,2 milyon TL’lık usulsüzlüğün bulunduğunu,
- Adrese teslim ihaleler yanı sıra, şartları taşımamasına rağmen vergi ve harçlardan muaf tutulan, yurtdışına satılan ancak Türkiye’de devlet desteğinden yararlanan, devlete borcunu ödemeyip teşvik almayı sürdüren şirketlerin (ismi açıklanmayan) olduğunun tespit edildiği,
- Devletin birçok Kamu Kurumu’nda yine usulsüzlüklerin tespit edildiği, bunlardan Karayollarında taşınmazların kayıt altına alınmadığı, Bir Bakanın 2 milyarlık ödeneğinin 35 milyara çıkartılması, MEB’lığının yanlış planlama yaptığı ve %32,85’i gerçekleşmeyen bu planlamaya ayrılan 500 milyon liranın akıbetinin sorulduğu,
- Darbe girişimi sonrası, 40,3 milyar TL değirindeki 879 şirkete el koyan TMSF’nin mevzuata aykırı para transferi yaptığı,
- TÜİK’e tahsis edilen 11 taşınmazın kayıt altına alınmadığı,
Ve daha neler neler!
Hepimiz genelde her alanda yerine göre aç kalma pahasına da olsa kuzu kuzu vergilerimizi ödüyoruz. Vergilerini dürüstçe ödeyen vatandaşlar, hiç iyi halden kamuya olan borcunuz silindi mi? Ben görmedim, ama GSM operatörlerinin devlete olan 5 milyar borcu bir çırpıda siliniverdi!
Hangimiz, verdiğimiz vergilerin nasıl harcandığı konusunda hükümeti sorgulayabiliyoruz? Eline para verip alışverişe gönderdiğiniz çocuğunuza dönüşte, “Neler harcadın, ver bakalım şu fişi bir kontrol edeyim.” derken, aynı hassasiyeti, hükumete sorabiliyor musunuz?
Yoksulluk konusuna gelince, TÜİK’e göre 21 milyon olan yoksulluk rakamı 29 milyon kişiye yükselmiş! Şimdi, bunun gerekçesini sorabildiniz mi?
Gelelim, yasaklara!..
Onu da bir düşünün bakalım. Sokağa çıkıp, terörist damgası yemeden, fişlenmeden özgürce hükümeti protesto edebiliyor musunuz?
Ne dersiniz?
Ertuğrul Erdoğan
yirmibirkasımikibinonyedi.