Ben herkesin özgürce dolaşabildiği bir ülke, özgürce konuşabileceği, hakça üreten, hakça üleşen bir düzen ıstiyorum. Ya sen…?
Vurgunsuz, talansız yalansız… Herkesin can ve mal güvenliğinin korunduğu bir düzen istiyorum!. Ya sen?
Adil, yandaşsız, yalakasız aydınlık, şeffaf….
Görgülü, bilgili, hoşgörülü erdemli halkıyla özdeş… bir yönetim benim talebim!. Ya senin?
Korkutan, yıldıran sindiren düzene isyan ediyorum. Var mısın sen de bu isyanda?
Sömürüyü varlığının gereği sayan düzenle savaşım var!. Ya senin savaşın kiminle?
*
Yalanı, siyasetinin gereği gören düzene!…
Cehaleti yandaş yaratmanın gereği gören düzene!…
İktidarı yandaşlığın arpalığı gören düzene!… düşmanım dedim!.
Ben hak bildim bu düşmanlığı!… Ya sen?
*
Yurtseverliğin gereği; böylesi bir düzene karşı olmak değilse nedir!?.
Sorum bu!. Cevabın ne!?…
Cephe büyük, geniş ve zorlu!. Bunu savaşın öncülerinden biliyorum.
Tarihler en zorlu savaşları yazarken çıkar savaşlarına öncelikli sayar. Zira hukuk yoktur çıkarın kitabında!.. Soygun vardır, vurgun vardır, talan vardır. Kitabına uydurulmuş yasalar vardır.
Hukuk ihlale uğramışsa orada istila vardır. Bu benim inandığım gerçeğim!. Ya senin ki?
Demokrasi de yoktur çıkarın kitabında!. Dikta vardır!. Ferman vardır, kanun hükmünde kararname vardır!. Dayatma vardır diyorum ben!. Ya senin fikrin?
Parmaklar sandık gücünün tescilidir ama bu tek başına demokrasi değildir. Parmak eşit mahkemedir denildiğinde, “parmak eşit hırsızı aklamaya, rüşvetçiyi paklamaya da malzemedir” demektir ki, bu da savaşımın bir diğer cephesidir. Her zaman, her yerde ve her durumda “hukuk” derim ben! Ya sen?,
Daha da ötesi, yere batası bu düzmece sistemin adı “iler demokrasi(!)” olmuşsa ne kalmıştır geriye “demokrasi” adına konuşacak?
“İleri demokrasi”nin verdiği lütuf, gaspettiği hak olmuşsa, kurulu sistem hakça bir düzen midir?!. Rızan var mıdır göz göre göre hak’kın gaspına?
Sarayının ihtişamı, yüceliğinin, ölçütü olarak algılanır hale gelmişse, tüm dünyanın da aynı pencereden baktığına inandırabilir misin alemi? Yandaşlar varsın inansın bir süre daha. Sen de buna inananlardan mı olursun, karşı mı durursun?.
*
“Onuru, erdemi, vicdanı, izanı bilmese de her konuda “derin(!) bilgisi vardır adamın” yargısı bence aptal adam yargısıdır. Ya sence?
Kin, nefret, öfke dolu nutuklar çekip ortalığı germeyi siyasetin gereği bilirse..
Bakmazsa siyasetin sayesinde ve himatesinde kirlenmişliğine… adını da şeref bilirse!.
Sorsanız Şeref siz misiniz?
Alacağınız cevap baştan bellidir derim ben. Ya sen?!.
– ……
BEN KOYDUM ORTAYA… “NE İSTEMİYORUM!…”
YA SEN? SEN NE İSTEMİYORSUN SEVGİLİ ARKADAŞIM!?
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ