İnsanoğlunun harcamalarının başında gıda gelmektedir. Aç birey düşünemeyeceğimize göre, harcamalarımızda önceliği gıdaya vereceğimiz açıktır. Fakat geriye kalan paranın insanı özgür yaşama kavuşturma, kültürel gelişme ve yaşam standartlarını yükseltme açısından ne kadar etkili olabildiğini yakın çevremizde sürekli olarak izlemekteyiz. Toplumda aşırı uçlar, insan kaynaklarına ulaşmada, maddi sıkıntı içinde olan katmanlarla yola çıkmaktadırlar. İnsan, gelişmiş kültürü ile madalyonun iki tarafına bakmayı öğrenmiştir. Demek ki bütçemizden gıda için ne kadar az para ayırabiliyorsak, o kadar fazla meblağı yaşam standardımızı yükseltmek için kullanabiliyoruz.
Ülkelerin gıdaya ayırdıkları bütçelerini karşılaştırdığımızda, onların gelişmişliklerini, vatandaşlarının yaşam kalitelerinin karşılaştırmalı resimlerini görebilmekteyiz. “Euromonitor” verilerinden yola çıkılarak elde edilen sağdaki grafikte, bazı ülkelerde aile bütçelerindeki gıda harcama oranları karşılaştırılmaktadır. Restoran harcamalarının göz önünde tutulmadığı bu grafikten de anlaşılacağı gibi, ABD aileleri bütçelerinin ancak %7’sini gıda için harcamakta, Türkiye’de bu oran %22’ye, Pakistan’da % 41’e ve Nijerya’da %57’lere çıkmaktadır. Aslında bir Amerikan vatandaşının yıllık gıda harcaması 2390 US$, Nijerya’lının 1343 US$’ından fazladır. Ne var ki yıllık kişi başına düşen gelirlerde uçurum farkı gözlenmektedir. Buradan bazı sosyal ve ekonomik noktaları öne çıkartabiliriz:
• Zengin ülke vatandaşlarının bütçelerinde gıda harcamaları daha az yer tutmaktadır. Ülkelerin zenginleşme sürecinde gıda harcamaları azalmaktadır. Örneğin Güney Kore’nin gıda harcamaları 1975’lerde %66’larda iken günümüzde bu oran %13’lere inmiştir. Tüketim alışkanlığı, devlet desteği gibi faktörlerle söz konusu saptamanın tersi de gözlenebilir. Güney Koreli ailenin, kendisinden daha zengin Japon’dan daha az oranda gıda harcama yapması gibi.
• Bazı ülkelerde tarım değişik biçimlerde desteklenmektedir. Endüstriyel tarımla gelen düşük maliyetlerin de katkısıyla, söz konusu ülke fertleri gıda için daha az para harcamaktadırlar. Nitekim bir Amerikan vatandaşı, değinilen nedenlerle, gıda için yılda 2390 US$ harcarken, Norveç vatandaşı 4454 US$’ı harcamaktadır.
• Gıda harcama oranlarının yüksek olduğu ülkelerde beslenme bozukluklarının topluma maliyeti de göz önünde tutulursa, sosyoekonomik yansımaların gıda krizlerine ve ülke içi, hatta ülke dışı çatışmalara varabileceğini gözlemeye çoktan başladık.
Beslenme bozukluğunun -sosyal maliyetinin ötesinde- üretkenlikteki düşüş ve tedavi harcamaları ile birlikte yıllık dünya gayrisafi hâsılsının %5’i olan 3,5 trilyon US$’lık (kişi başına 500 US$) bir maddi bedeli vardır.
Gıda harcamalarının yüksek oluşunun ana nedenlerinden biri de, ülkenin yeterli miktarda tarımsal üretimlerinin olmamasıdır. Geri kalmış ülkelerde gözlenen, yönetimlerin yeteri titizlikte konuya eğilemeyişi, çarpıcı olarak Suriye örneğinde öne çıkmaktadır. Kuraklığın kol gezdiği bu ülkede, taban suyunun dahi takip edilmeyişi, su tüketimi fazla olan bitkilere geçişe engel olunmaması (pamuk tarımı!) gibi, üst yönetimleri ilgilendiren önemli konulara eğilinmemiştir. İlginçtir, su kullanım plan ve projeleri olan bazı ülkeler, gerekli tedbirleri çoktan almıştı. Nitekim Suudi Arabistan 2013 yılında, 2016’dan itibaren, ülke su varlığını tasarruf amacı ile buğday tarımını yasaklama kararı getirdiğini duyurmuştu (Açıkgöz 2013) .
Toplumların kişi başına gıda harcamalarını azaltmak kalkınma ile sağlanır. Gelişmekte olan ülkelerin bazıları endüstriyel ve tarımsal kalkınmayı birlikte sağlamıştır. Peki, tarımsal ilerleme nasıl gerçekleştirilmiştir? Bu konuda Brezilya çarpıcı bir örnektir. “The Economist”, ülkenin ithalatçı konumundan ihracat liderleri arasına girebilmesini, “bilimden yararlanma, yeni girdilere başvurabilme ve ulusal stratejiler geliştirebilme” üçlüsünün kombinasyonuna bağlamaktadır (Brezilya’nın Tarımsal mucizesi). Ülkenin 2001 yılında 17 milyar US$’lık tarımsal ürün ihracatının 2011’de 97 milyar US$’a ulaşması gerçekten bir mucizedir. Bu konuda tüm yazar ve analiz uzmanlarının birleştiği bir nokta öne çıkmakta: Yenilikçilik ve araştırma. Asidik savanaların toprak ıslahı ile başlatılan atılımları, her ekoloji için yeni çayır ve mera bitkisi çeşitlerinin ıslahı takip etti. Afrika’nın SAKALLI DARIsından geliştirilen yeni çeşitlerle öyle yüksek verimliliğe ulaşıldı ki, açık alan sığırcılığında dört yıl olan kesim ağırlığına ulaşım 20 aya düşürüldü; Hindistan’nın zebu ırkından geliştirilen nelore sığır sürüleri ile dünya kırmızı et piyasalarında söz sahibi oldu. Ilıman Uzak doğunun soyasını, tropik Brazilya’ya adapte edilmesi ülkeyi soya pazarında dünya liderleri arasına yükseltmiştir. Burada Brezilyanın yeni bitki ve hayvan türlerinin ülke koşullarına adaptasyonunu nasıl sağladığı, yani diğer ülkelerin genetik kaynaklarından nasıl akıllıca yararlandığı dikkat çekmektedir. Bunu sağlayan bir kamu kuruluşu EMBRAPA’dır (Brasileira de Pesquisa Agropecuaria – Brezilya Tarımsal Araştırma Organizasyonu). Devletten yarı bağımsız bir statüyle kurulan bu kurum, kurulduğu 1973 yılından beri, Üniversitelerin insan kaynakları dâhil, tüm özel sektör ve kamu AR-GE kaynaklarını koordine ederek ülke tarımında değinilen ilerlemeyi sağlamıştır. Sonuçta Brezilya vatandaşlarına Avrupa ülkeleri seviyelerindeki kadar düşük bir oranda (%15) gıda harcama olanağı sağlamıştır.
Nazimi Açıkgöz
1964 yılında Ankara Üniversitesi'nden mezun olan Nazimi Açıkgöz, 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi'nde doktora derecesini aldı. 1972-1973 yılları arasında TÜBİTAK'ta çalıştıktan sonra Ege Üniversitesi'ne katıldı ve 2009 yılında emekli oluncaya kadar orada çalıştı.
Çeltik ıslah çalışmaları CENTO, NATO, IAEA ve TÜBİTAK tarafından desteklendi ve sonunda bir çeltik çeşidi “TOAG92” tescil edildi.
Tarımda bilgisayar kullanımı üzerine çalışmaları tohum veritabanı yönetim sistemi ile biyoistatistik üzerine yoğunlaşmış ve TARIST (Agrostatistics) paketi geliştirilmiştir. Bu uygulama hala bu alandaki tek Türk yazılımıdır.
1996-2016 yılları arasında, aylık elektronik haber dergisi “agbiyotek” in de (http://agbiyotek.com/) yöneticiliğini yapmıştır.
1998-2004 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı Ege Üniversitesi'nde “Tohum Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurucularından biridir.
Düzenlediği bilimsel etkinliklerden bazıları:
CENTO'nun desteğiyle Güncel Pirinç Yetiştirme Tekniği ve Yeni Çeşitlerin Yetiştirilmesi (1978 - İZMİR)
Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu 1994-İZMİR,
ITAFE'03 - Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilişim Teknolojileri Kongresi 7-10 Ekim 2003, İzmir
Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar sempozyumu 14-15 / 12/06 İzmir (www.enerjibitkileri06.ege.edu.tr)
2005-2007 yılları arasında FAO, GEF, UNDP, UNEP, UNESCO, Dünya Bankası ve DSÖ tarafından yürütülen "Uluslararası Tarımda Bilim ve Teknolojik Gelişmeler" projesinde yazar olarak yer aldı. (http://www.agassessment.org/)
Serbest yazar olarak tohum ve tohum teknolojisi, tohum stratejisi, agrobiyoteknoloji, iklim değişikliği ve tarım ile ilgili pek çok portalda yayın yapıyor:
http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim
https://nazimiacikgoz.wordpress.com
https://geneticliteracyproject.org/
https://nacikgoz.blogactiv.eu/
Ayrıca IPCC İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporunda (2019) İnceleme Editörü olarak görev almıştır (https://www.ipcc.ch/srccl/).
Halen haftalık bir e-dergi yayınlamaktadır: "Haftalık Bitki Islahı" (https://paper.li/e-1578347400#/)
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.