AKP iktidarı, medyaya hakim olmanın, yürütülen yoğun beyin yıkama kampanyalarının, yok edilen fikir, ifade, inanç hürriyetlerinin, politize edilen yargı düzeninin, camileri parti şubesi haline getirmenin verdiği pervasızlıkla, gerçekleri unutturacağını zannetmektedir. Devamlı olarak gerçekleri saptırmaya çalışmaktadır.
1– Tayyip Erdoğan, hiç tatil yapmamış? Peki, kayıtlar ne demektedir? Aksini söylemektedir? Kaldı ki, 15 Temmuz sırasında neredeydiniz? Antalya’daki süper lüks Rixos Oteli’nde yapılan tatiller yok muydu? Esad ailesi ile yat gezileri yapılmamış mıydı? (Yoksa bunların hepsi görev tanımına mı girmektedir?) Marmaris’teki israf sarayı niçin yapıldı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı (İBB) tenkit etmek uğruna gerçekleri saptırmanın ne gereği vardır? Kaldı ki ülkemizin bu kadar çok ve önemli derdi varken, ille de kavga etmek doğru mudur? İç işleri Bakanı hangi hakla bu kadar agresif davranmaktadır?
2– AKP’nin terör örgütü ile hiç dirsek teması olmamış? Yani, Oslo görüşmelerini, İmralı ile temaslar, (Ülkeyi kaosa sürükleyen, çok sayıda evladımızın hayatına mal olan) Çözüm sürecini, yüz kızartıcı Nevruz kutlamalarını, Habur rezaletini, Dolmabahçe mutabakatını, (mahalli seçimlerde) bebek katilinden ve kardeşinden medet umulmasını, Diyarbakır ziyaretinde AKP adayının Kürtçe konuşmasını vb. onlarca vahim olayı unuttuk mu? Kaldı ki 17 yıldır terörü önleyemeyen, (ABD ve İsrail’in güdümü ile) ülkemizi Suriye bataklığına sürükleyen kimdir? Şimdi muhalefeti terör destekçiliği ile suçlamaya hakları var mıdır?
3– Karşı fikir sahibi herkese, hemen “Fetöcü) yaftası yapıştırılıyor, baskılar başlıyor. Peki ama, devletin tüm kurumlarını bu gruba teslim eden kimdir? Hala da tüm tayinlerde ve ihalelerde cemaatlerin hakimiyeti devam etmektedir. Hiçbir denetim yapılmamaktadır. Kamu kaynakları bunlara aktarılmaktadır. Üç beş oy uğruna, her türlü taviz verilmektedir. Liyakat sistemi tamamen yok edilmiştir.
4– Nedir bu bir saatte biten Askeri Şura? Bugüne kadar orgenerallerin görev yaptığı makamlara korgenerallerin atandığını, ilk defa gördük. Niçin hala askeri liselerin ve harp okullarının kapalı olmasının doğuracağı büyük boşluk, zafiyet ve tehlike idrak edilmemektedir? Silahlı kuvvetlerimizin güçlendirilmesi zarureti varken, zaafa uğratılmaktadır. Bağımsızlığımız tehlikeye atılmaktadır. Adalarımıza, bile sahip çıkılamamaktadır. Bücür Yunanistan bile bize kafa tutabilmektedir.
5– Ahmet Davutoğlu, İdris Naim Şahin ve Necdet Özel, ortaya bir takım iddiaları attılar ve gerisini getirmediler?
Vatan sevgisi, sorumluluk duygusu ve dürüstlük hasleti, tüm gerçekleri (en ince detayına kadar) açıklamaları gerektirmez mi? Şahsen, şehit evlatlarımızın vebali kimin sırtındadır, bilmek istiyorum. Ne tür oyunlar oynanmıştır? Oy uğruna, ne provokasyonlar yapılmıştır? Hangi ihanetler sergilenmiştir? Bunları öğrenmek, tüm toplumun, özellikle de şehit ve gazi yakınlarının hakkı değil midir? Suçlu olanlar varsa, yaptıkları yanlarına kar mı kalacaktır?
6– AKP’li eski belediye başkanlarının rezaletleri, birer birer ortaya dökülüyor. İsraf, saltanat, yağma, çevre katliamı, yolsuzluklar, hortumlama, yandaşlara kaynakları aktarma ve kamu mallarını peşkeş çekme vb. icraatlar gün yüzüne çıkıyor. Ama bakıyoruz ki iktidar devamlı olarak, muhalefet belediye başkanlarını tehdit ediyor. İnsanda birazcık pişmanlık duygusu ve demokrasi saygısı olmalıdır. (Mesele nedir bu İBB Başkanı’na ait makam odası manyaklığı.)
7– 17 yıldır, ara vermeden konuşan, devamlı bağırıp çağıran, herkesi tehdit eden, hakaretleri, iftiraları, yalanları, dışlamaları, baskıları mubah sayan, devamlı gerilim politikası uygulayan, gurur ve kibir abidesi, hukuk ve demokrasiye hiç saygısı olmayan, insanların emeği ve haysiyeti ile fütursuzca oynayan, yüz binlerce aileyi mağdur eden, her konunun tek bir kişinin keyfine ve iradesine bağlandığı, yoksulluk, yasaklar ve yolsuzlukların zirve yaptığı, çevre katliamlarının olağan hale geldiği, her şeyin rant hesabına dayandırıldığı, fevkalade başarısız bir dönemin çilesini çekiyoruz. Huzura ve mutluluğa hasret kaldık. Ruhumuz kirlendi, vücut kimyamız bozuldu. Bıktık, usandık, perişan olduk, yorulduk.
Yar Rabbin (cc) bu mübarek Muharrem (Aşure) ayında, Hz. Adem’e, Hz. İdris’e, Hz. Nuh’a, Hz. İbrahim’e, Hz. Yakub’a, Hz. Musa’ya, Hz. Yunus’a, Hz. İsa’ya ve Hz. Eyüb’e yardımlarını lütfettin. Bu garip milletime de lütuflarını esirgeme. Tek sığınağımız SENSİN. Mağdurların, mazlumların yardımcısı ol. Ahretini, dünyevi çıkarlar uğruna satanlara, pervasızca haram, şirk ve kul hakkı günahlarını intikab edenlere, din ticareti yapanlara, Türk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarına fırsat verme. Halkımıza, idrak, güzel ahlak, samimi iman, basiret, feraset ve fazilet ver.