Sizi bilmiyorum ama ben bundan sonra Kürtlerle ilgili hiçbir konuda taraf olmayacağım.
Kürt olanların da kendileri üzerinden adına siyaset dedikleri hergeleliği yapanlarla benimle aynı tarafta olması ihtimaline inanmayacağım.
Kürtlerin ne düşündüğünü, neye kızıp neye sevindiklerini anlamaya çalışmayacağım.
Diyarbekir cezaevinde dışkı yemelerinden, işkencelere maruz bırakılmalarından dolayı yaşadığım empatiyi yeniden gözden geçireceğim.
Ölülerine saygı duymayıp onların acısının sürmesini engellemenin en basit mantığını bile hayata geçiremeyenlerin ikiyüzlülüklerini, konuştuğum her mekanda her ortamda her zamanda haykırabildiğim kadar haykırmayı sürdüreceğim.
14 santimetrelik bir alan daraltılmasını, yirmi milyonun yaşadıkları topraklardaki kanlı ve pusulu alanların ortadan kalkmasından daha önemli görerek, sokakları kana ve kine bulayanlara Kürt bile demeyeceğim.
Kürtler bundan sonra yaşadıkları acıları artık kendilerine bile anlatamayacaklar.
Kafatasçı Türklerle aynı potaya giren siyasetçilerinin ne yaptıklarını nasıl böyle bir cinayete ortak olduklarını izah edemeyecekler.
Neden bahsettiğimi biliyorsunuz.
Kürt siyasilerin parti kapatılmasını engelleyecek anayasa maddesinde ortaya koyamadıkları iradeden bahsediyorum.
“Ergenekon Ergenekon…” diye diyerek bölgelerinde siyaset devşirirken, Ankara’da Ergenekon’un değirmenine su taşıyan politik liderlerinden bahsediyorum.
Bir şiirimde bahsettiğim gibi ben kandan bahsediyorum.
Onların bu tavırlarıyla öptükleri yılandan bahsediyorum.
Bu korkak ve kıblesi belli tapınmanın daha çok terör olacağını hesaplayacak ufak bir zihin kırıntısından dahi haberdar olmadıklarından bahsediyorum.
Siyasetin bir diyalog ve konuşma zemininde yapılması gereğinden yola çıkarak ,aldıkları talimatı bir vahiy edasıyla dini bir ritüel haline getiren kanlı teröristin müritlerinden bahsediyorum.
Onları geçtim de eğer büyük bir şantaj ihtimali ile karşı karşıya değilsen ,bir gün evvel söylediğinin bile arkasında duramayarak, oy verme zamanında ortadan kaybolan Ufuk Uras, senden bahsediyorum.
Ve diyorum ki…
Bir tarikat şuuru ile yaşayıp, İmralıyı kıblegah Apo’yu tanrı gören bir Kürt siyaseti 8.maddenin düşmesi ile yıkılıp düşerek ayağını sakatlayan yaralı bir ata dönmüştür.
O yaralı ata El Fatiha diyerek, müritlerinin tanrılarına huşu içindeki bağlılıklarına amenna ediyorum.