Saray yönetimi, destekçileri ve özellikle de (bağırıp çağırarak, el kol hareketleri yaparak, devamlı tehdit ve hakaretler savurarak) canhıraş bir şekilde avukatlık yapan Devlet Bahçeli ne kadar inkar ederse etsin; Tek adam rejimi, bir yıl içinde çökmüştür. Türkiye’yi de batırmıştır.
1– Sarayın Damadı, pembe tablolar çizse de;
a) Başta; tarım, hayvancılık ve sanayi olmak üzere, ülkemizin tüm ekonomisi;
b) Ülkemizin sosyal ve ahlaki yapısı;
c) Eğitim sistemi (İlkokuldan, üniversiteler dahil);
d) Hukuk sistemi ve yargı bağımsızlığı, Anayasal düzeni;
e) Fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri ile mal ve can güvenliği;
f) Dış politikası ve dış itibarı;
g) Tüm; milli, dini ve ahlaki değerleri; Kültür ve sanat düzeyi;
h) Tüm mali yapısı;
i) Liyakat sisteminin tamamen devre dışı bırakılması ile tüm bürokratik yapısı;
j) Askeri, polisi, jandarması ile tüm güvenlik birimleri;
k) Tüm demokratik yapısı; ÇÖKMÜŞTÜR…
2– Şu anda, Ülkemiz, tam anlamı ile bir kabus dönemi yaşamaktadır. Bir ateş çemberi ile çevrilmiştir. Dünyada yalnızlığa mahkum edilmiştir. Hiç dostu ve destekçisi kalmamıştır. NATO’su ve BM’leri dahil, tüm kurumlar da düşmanca tutum içindedir. (Zaten; ABD-İsrail ve AB’nin, haince tavırları ortadadır.) Hepsi, terör destekçisi durumundadır.
3– Başta Suriyeliler olmak üzere, mülteci istilası, ayrı bir vahim tablodur. İktidarın, Türk ve TC düşmanlığı; Ülkemizi Araplaştırma politikası, çok tehlikeli bir tutumdur. Bu mülteciler, şimdiden problem olmaya, şımarık tavırlar sergilemeye, suç işlemeye, çeteleşmeye, husumet doğurmaya, başlamışlardır. Bunların, çok acilen geri gönderilmesi zaruret arz ederken, iktidarın umursadığı yoktur.
4– Kurtuluş reçetesi; Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin iktidardan gönderilmesidir. Nitekim mahalli idare seçimlerinde, vatandaş bu arzusunu, açıkça belli etmiştir. Ne yazık ki, Saray ve danışman ordusu, bunu anlamamakta ısrar etmekte, galibiyet masalları anlatmaktadır. Hala demokratik düzene dönmekte, TBMM’ni devre dışı bırakmakta, inat etmektedirler. Hiçbir anlamı ve yararı olmayan tedbir ve paketlerle, halkı uyutmaya çalışmaktadırlar. Politik gücü ve rant kaynaklarını terk etmeye yanaşmamaktadırlar. Halkın şikayetlerine, sıkıntılarına, tenkitlerine, kulak tıkamaktadırlar. Devamlı olarak, suçu başkalarının üzerine atmaktadırlar. Bu arada, koyu bir baskı rejimi uygulamakta, muhalif sesleri susturmaktadırlar. Kendileri, herkese hakaret etmekte, tehditler savurmakta; ancak en küçük bir tenkide bile tahammül etmemekte, sayısız davalar ve tutuklamaları, devreye sokmaktadırlar.
5– Neymiş? Daha 4 yıl süreleri varmış? Peki, bu referandumun sağlıklı olduğunu, YSK’nın hukuka aykırı tavrı ile kazanılmadığını, iddia edebilir misiniz? Mühürsüz oylar devreye sokulmasa, O makama gelebilir miydiniz? Kendinize güveniyor, halkın size gerçekten destek vereceğine inanıyorsanız, yeni bir referanduma gitme cesaretini gösterin ve boyunuzun ölçüsünü alın. Eninde sonunda, sandığa gömüleceksiniz. Ancak; Ülkeye, tamiri çok zor zararlar vereceksiniz. Tarih, hakkınızda hiç iyi şeyler yazmayacak…