Amerikan Başkanı Trump ilk yurt dışı çalışma ziyaretini Suudi Arabistan’a yaptı. 110 milyar dolarlık silah, toplam 280 milyar dolarlık mukavele imzalandı.
Yazımın başlığını koyarken şu başlıklar aklıma geldi.
-Trump, İran’a teslim ol çağrıları yaptı.
-Amerika Riyad üzerinden operasyon çekiyor.
-Siyonizm ve Vahabizm Şii İran ‘a karşı.
-55 İslam Ülkesi İran’a karşı birleşti. Çavuşoğlu dahil.
-ABD gözetimi ve denetiminde Arap NATO’su, İslam NATO’su.
-ABD/İran çatışmasında yeni dönem.
-Kabe işgal altında.
-Terörizm sat, iş bağlantılarına devem et.
-Amerika yeni bir cephe oluşturma peşinde.
-Bölgeyi ABD’nin cephaneliği yapmak.
Hangi başlığı beğenirseniz beğenin ama hiç birisi bölge insanı için iyi bir gelecek vaat etmiyor. İran tehdit ediliyor gibi olsa da, sonraki hedefin Türkiye olduğunu görmemiz gerekir.
Trump’ın bölgeye getirdiği silahlar dahil, bir silah envanteri çıkaralım.
Amerika güneyimizde Kürtleri silahlandırıyor. İngilizler bu bölgede askeri eğitim veriyor. O da silah getiriyor.
Suudi Arabistan, yılda, 6-10 milyar dolarlık silah alımı yapıyordu. Şimdi tek kalemde 110 milyar dolarlık silah almış oldu.
Bölgede İran, Suriye’ye ve Hizbullah’a silah veriyor.
Rusya büyük bir silah gücü ile Suriye’de bulunuyor.
İsrail zaten Amerika’nın silah deposu görevini görüyor.
Türkiye Cerablus’ta 10 bin ÖSO militanını eğitiyor.
Bölgemiz, yani Doğu Akdeniz büyük bir cephaneliğe dönüştü.
Putin’in bölge için bir sözü var. “Duvarda asılı duran silah piyesin sonunda patlar.”
Amerika’nın bölge gerilimini artıracak, patlamaya hazır bomba haline getirecek eylem ve söylemleri, İran’a baskı yapmanın ötesinde bir amaç taşıdığını gösterir durumdadır.
Şöyle düşünmek son derece yanlıştır. Trump kendi ülkesinde yeterince iktidar olamadı ki, böyle büyük bir savaşı göze alsın!
Gerilemekte olan imparatorlukların, son yöneticilerin deli veya deliye yakın önderlerden oluştuğunu unutmayalım.
Trump’ın Riyad’da 55 Sünni İslam ülkesine hitap ederken, Sn Çavuşoğlu’nun orada bulunması Trump’ın planlarına destek anlamını taşır.
Bölge ülkeleriyle Amerikan saldırısına karşı olmak yerine Amerika’nın organize ettiği yerlerde bulunmak taktik değil stratejik hatadır.
1100-1200’lü yılarda, Haçlılar kendi Hristiyan nüfuz içinden derlediği savaşçılarla orta doğuda savaşırlardı.
Şimdilerde, İsrail Suudi dayanışmasıyla, Müslüman Müslüman’a kırdırma savaşları(terör) yürütülüyor.
Emperyalizmin keşfettiği en önemli silahın; Sünni Şii çatışması olduğunu söyleyebiliriz. Laikliğin en önemli panzehir olduğunu da buradan çıkarabiliriz.
Emperyalizmin Müslümanlar içinde oynadığı oyun bu kadar açık ve felaket getirici olduğunu bile bile, İran bölge de nüfuzunu artırıyor diyebiliyoruz.
Elin Hristiyan’ı 12 bin mil öteden gelmiş, Siyonist Vahabi birlikteliğini örgütlüyor. Biz hala gerçekleri, Sünni Şii düşmanlığı penceresinden okuyoruz.
Aklımızın başına gelmesi için bir 15 Temmuz daha mı gerekiyor?
ABD, petro dolar çıkarlarını sadece terör ve kaos üzerinden yürütebiliyor.
Çözüm bölge ülkeleri kendi aralarındaki ayrıcalıkları bir taraf bırakacak, bölgeye saldıran Haçlı emperyalizmine karşı birleşecektir.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com