Doğal afetler, hayati öneme sahip ekonomik kaynakları kısıtlayarak,toplumu ve dolayısıyla, yerel yönetimleri sıkıntıya sürükleyebilir. Örneğin kuraklık, beraberinde gelen tarımsal ürün eksikliği nedeniyle, ülkede yalnız gıdaya erişimi zora sokmakla kalmaz, aşırı bir gelir dağılım dengesizliğine neden olur. Karaborsa, kaçakçılık, yağma gibi, sosyal yapıyı yıprandıran eylemler kaçınılmaz hale gelebilir. İşin çok daha vahimi, bu durumların bazı yöneticilerce fırsata dönüştürülme riskinin doğmasıdır.
“Proceedings of the National Academy of Sciences” de, özellikle Türkiye’yi de ilgilendiren bir rapor hazırlandı. Söz konusu yayın, Suriye olaylarının iklim değişikliği ile ilişkisine ait bir araştırma sonuçlarına dayanmaktadır. Rapora göre, sırası ile 1988-1993, 1998-2000 ve 2005-2010 dönemlerinde, kuraklığın neden olduğu kırsaldan şehirlere milyonlarca göç, sadece üretici sayısı azaltmakla kalmamış, göçler sonucu şehirlerde artan işsiz ordusu da potansiyel bir sorun doğurmuştur.
Tarımsal üretimdeki düşüşler, işsiz ve fakirin gıdaya ulaşımdaki zorluklar da eklenince, ülkede, 2011 yılında olaylar patlak vermiştir. Ve şu sırada 3,9 milyonu yurt dışına olmak üzere (resim), 11 milyon Suriyeli yerinden yurdundan olmuştur[1]. Kriz öncesi orta gelir gurubuna giren bu ülkede, şu anda nüfusun yarısı açlık sınırı altında yaşamaktadır.
Araştırmada yüzyıllık iklim verilerinden yararlanarak, sıcaklıklardaki artışı ve yağışlardaki düşüşler grafize edilmiştir (Şekil). Rapörterlere göre küresel ısınma, tamamen antroponik[2], yani insanlığın neden olduğu kaynaklıdır. Artan sera gazının neden olduğu kuraklık, yalnız ülke tarımına değil, tüm diğer sektörleri etkilemiş ve bugünkü krizin ana faktörlerinden biri olmuştur. Ülkede tarımsal üretim, 2014 yılında, son iki yıla oranla %30 daha da düşük oluştur.
Araştırıcılar, aynı olayın Afrika’da da yaşandığını belirtirken, bir “science”[3] yayınına dayanarak, incelenen 60 araştırmanın da aynı görüşü paylaştıklarını öne sürmektedirler. İşin ilginç tarafı, geleceğe yönelik iklim tahminlerine göre, Suriye’de durumun hiç de iyi olmayacağı yönündedir. Hatta bu kapsamda, önümüzdeki yıllarda, potada Türkiye’nin de bulunduğu Lübnan, İsrail ve Ürdün gurubu doğu Akdeniz ülkelerinin söz konusu kuraklıktan etkileneceği dile getirilmiştir.
Suriye krizinin tek nedeni kuraklıktır denemez. Özellikle bölgede hüküm süren mezhepler arası çekişmelerin, ARAP baharının toplumdaki sosyo-politk etkilerin, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin, ülkenin ekonomik durumu gibi onlarca faktörün, söz konusu krizde rolleri yadsınamaz. Bu etkilerin uzun vadedeki birikimleri üzerine gelen son kuraklığın, fitili ateşlemedeki rolü hiç de göz ardı edilemez.
Raportörlerden birinin savına göre, sağlıksız su yönetimi de, kuraklık nedenlerinden birini oluşturmuştur. Taban suyunun takip edilmeyişi, su tüketimi fazla olan bitkilere geçişe engel olunmama gibi (pamuk tarımı!), üst yönetimlerin tasarrufu konular, adeta devreye sokulmamıştır. İlginçtir, su kullanım plan ve projeleri olan bazı ülkeler, gerekli tedbirleri çoktan almıştı. Nitekim Suudi Arabistan 2013 yılında, 2016’dan itibaren, ülke su varlığını tasarruf amacı ile, buğday tarımının yasaklama kararını getirdiğini duyurmuştu. (Açıkgöz1913: KÜRESEL ISINMANIN TARIMDA İLK ÇAN SESİ: S. ARABİSTAN’DA BUĞDAY TARIMINA SON).
12 bin yıl evvel, tarım ve hayvancılığın başladığı bu ülkelerde, sıcaklık artışı ve kuraklığın sona ereceği de beklenemez. O nedenle sürdürülebilir bir su kullanım sisteminin oturtulması kaçınılmaz görünüyor.
Rapor yazarları, krizin çıkmasında tek nedenin, küresel ısınma ve kuraklık olarak kabul edilemeyeceğini de dile getirirken, söz konusu faktörün, en azından, sebepler zincirinin bir halkası, ama birinci halkası olduğunu vurguluyorlar.
Rapordan bizlerin alacağı çok önemli bir ders var. Yukarıda da belirtildiği gibi ülkemiz, geleceğe yönelik iklim tahminlerine göre kuraklık potasında. O zaman sürdürülebilir su kullanım projelerine daha ciddi sarılmak zorundayız. Rantabl bir sulama sistemi için, sulanabilir alanların artırılması yanında, arazi birleştirmeleri, suyun en etkili kullanılabileceği agroteknik bilgi birikiminin sağlanması gerekmektedir. Fakat tüm dünyada, kurağa ve sıcağa dayanıklı kültür bitki çeşitleri hızla geliştiriledururken, acil olarak bizim de tüm tarımsal araştırma olanaklarını (Bakanlık, Üniversiteler, TÜBİTAK ve Özel sektör vs.) bir şemsiye altına alan, büyük bir proje başlatmamız gerekmektedir. Unutmayalım ki yüzlerce kültür bitkimizin, çok sayıda seçeneklerine (yazlık, kışlık vs) binlerce yeni genotiplere?çeşitlere ihtiyacı olacaktır[4].
1964 yılında Ankara Üniversitesi'nden mezun olan Nazimi Açıkgöz, 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi'nde doktora derecesini aldı. 1972-1973 yılları arasında TÜBİTAK'ta çalıştıktan sonra Ege Üniversitesi'ne katıldı ve 2009 yılında emekli oluncaya kadar orada çalıştı.
Çeltik ıslah çalışmaları CENTO, NATO, IAEA ve TÜBİTAK tarafından desteklendi ve sonunda bir çeltik çeşidi “TOAG92” tescil edildi.
Tarımda bilgisayar kullanımı üzerine çalışmaları tohum veritabanı yönetim sistemi ile biyoistatistik üzerine yoğunlaşmış ve TARIST (Agrostatistics) paketi geliştirilmiştir. Bu uygulama hala bu alandaki tek Türk yazılımıdır.
1996-2016 yılları arasında, aylık elektronik haber dergisi “agbiyotek” in de (http://agbiyotek.com/) yöneticiliğini yapmıştır.
1998-2004 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı Ege Üniversitesi'nde “Tohum Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurucularından biridir.
Düzenlediği bilimsel etkinliklerden bazıları:
CENTO'nun desteğiyle Güncel Pirinç Yetiştirme Tekniği ve Yeni Çeşitlerin Yetiştirilmesi (1978 - İZMİR)
Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu 1994-İZMİR,
ITAFE'03 - Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilişim Teknolojileri Kongresi 7-10 Ekim 2003, İzmir
Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar sempozyumu 14-15 / 12/06 İzmir (www.enerjibitkileri06.ege.edu.tr)
2005-2007 yılları arasında FAO, GEF, UNDP, UNEP, UNESCO, Dünya Bankası ve DSÖ tarafından yürütülen "Uluslararası Tarımda Bilim ve Teknolojik Gelişmeler" projesinde yazar olarak yer aldı. (http://www.agassessment.org/)
Serbest yazar olarak tohum ve tohum teknolojisi, tohum stratejisi, agrobiyoteknoloji, iklim değişikliği ve tarım ile ilgili pek çok portalda yayın yapıyor:
http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim
https://nazimiacikgoz.wordpress.com
https://geneticliteracyproject.org/
https://nacikgoz.blogactiv.eu/
Ayrıca IPCC İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporunda (2019) İnceleme Editörü olarak görev almıştır (https://www.ipcc.ch/srccl/).
Halen haftalık bir e-dergi yayınlamaktadır: "Haftalık Bitki Islahı" (https://paper.li/e-1578347400#/)
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.